Yeşiltaş ailesinden Zümrüt, kara topraklı mavi göklü dünyamızı yeşile boyamaktır işi, bıkmaz usanmaz, serttir sert olmasına ama gönlü pamuktur, içi dışı birdir, eski insanlar yağmurun Zümrüt sayesinde yağdığına inanırlardı ki doğrudur, akmasına sebep olduğu mutluluk gözyaşları sayesinde dünyayı sel götürür…
Kastamonu hazinesidir Zümrüt.
Dağı tepesi, mimarisi tarihi, havası suyuyla elbet eşsiz bir hazinedir Kastamonu, ancak asıl kıymeti insan hazinesidir…
Zümrüt Yeşiltaş, Kastamonu’yu Kastamonu yapan değerlerden biri.
Kadim Mahkemealtı’nın Yeşiltaş ailesinden…
Gazipaşa ilkokulu, Merkez Orta Okulu, Abdurrahman Paşa Lisesi mezunu. 1992 yılında İ.T.Ü. Türk Müziği Devlet Konservatuarı’nı bitirdi, özel okullarda müzik öğretmeni olarak başladığı meslek kariyerini 1995 yılından bu yana yönetici olarak sürdürüyor. Ülkemizin saygın bir eğitim kurumunda 2006 yılından itibaren yöneticilik görevine devam ediyor. Müzik, sanat ve edebiyat değişmez tutkusu olmuş. Akgün Akova, Mario Levi ve Murat Gülsoy gibi değerli isimlerle çalışma şansı yakalamış. Şiir, deneme ve öyküler yazıyor.
Hayat boyu öğrenenlerden, aldığı uluslararası eğitim sertifikaları bir dünya, özellikle eğitim yöneticiliği, eğitim felsefesi, eğitim psikolojisi, eğitim iletişimi, eğitim teknolojileri dallarında aldığı eğitimle öyle görünüyor ki resmen umman…
Ömrü okumakla geçti.
Müzik yanına şiiri ekledi…
Şair.
Zümrüt Yeşiltaş’ı seneler önce tanıdım, görev yaptığı eğitim kurumunun ilimize gönderdiği, bir kamyon dolusu eğitim malzemesini köy okullarına dağıtmıştı…
Bir dünya anı bıraktı o yolculuk bana.
Müzik öğretmeni olmayan köy okulunda harikulade gitar çalan ilkokul öğrencisini yazmıştım bu sayfalarda, sayısız toplantıda yüzlerce insana anlatmıştım, insanlar ağlayarak okumuşlar ve dinlemişlerdi, Zümrüt Yeşiltaş sayesinde mutluluk gözyaşları yağmur olmuştu… Doğruydu eski insanların batıl inanışları, Zümrüt sayesinde yağmıştı yağmur.
“Kastamonu için elimden ne gelirse yapmak istiyorum” dedi Zümrüt Yeşiltaş, “enerjimi kadınlar, gençler ve çocuklar için harcamak istiyorum” diyerek sözlerine devam etti…
Yemyeşil bir aydınlık.
Zümrüt Yeşiltaş’ı sık sık duyacağız, izleyeceğiz, omuz omuza vererek kadınlar ve çocuklar için nice projelere birlikte imza atacağız…
Kastamonu kadın korosu yeni bir ses kazandı.
Yeşiltaş’lardan Zümrüt…
Kastamonu hazinesi.
********************************************
Ateşli bir Kastamonuspor 1966 “seyircisiyim”
Hesap makinesinde hesap ettim tamı tamına 35 yıl olmuş Kastamonuspor virüsünü kapalı, hastasıyım resmen, dönem dönem kriz, çoğu zaman tedavi altında normal seyrinde akan bir hastalık bu, pişman mıyım, şükür başa gelene…
Barcelona göz etse gider miyim, külliyen haşa, mevzu şöhret değil, yerliye meftunum.
35 yılın herhalde son 10 küsur yılı da yollarına mürekkep dökmekle geçti, yaz babam yazdım bu sayfalarda, doğrusu yanlışına denk gelmiştir umarım…
Sevda başa bela, kağıt kalem canavarı resmen.
Hastalığımın zaman içinde ateşli bir “seyirci” haletiruhiyesine dönüşme tarihidir bu geride kalan 35 yıl bir bakıma da…
Nasıl ve ne ara olduğunu pek anlayamadım açıkçası, bir baktım ki “seyircilik” ateşi bacayı sarıvermiş.
Her ne kadar profesyonel spor kulüplerinin arayıp da bulamadığı “seyirci” tipi olsam da şu halimle, kendimi daha da geliştiriyorum şüphesiz, daha “seyirci” olmalıyım…
Kolay iş değil ne var ki.
Maç izle, alkışla veya yuhala, sevin veya üzül, “merak etme sen”, kurcalama, güven…
Ateşli bir “seyirci” ol.