Kastamonu Ziraat Odası seçimlerinde mevcut başkan Mehmet Butur 97 oyla yeniden başkan seçilirken, eski başkanlardan Nahit İğdirli ise 71 oy aldı. Tansiyonun zaman zaman yükseldiği genel kurulda Belediye Başkanı Tahsin Babaş, Kırık Barajı’ndaki çalışmaların tüm hızıyla sürdüğünü ve bir sorunun yaşanmadığını söyledi.
CHP Milletvekili Hasan Baltacı ise odanın kendir başta olmak üzere bir çok konuda fikrini yüksek sesle dile getirmemesini eleştirdi ve “Seçim geliyor birden Özel Uğurlu Hastanesi açılıveriyor, seçim geliyor birden doğalgaz fışkırıyor. Kendir konusun da böyle olmasın istiyoruz. Saf tutacaksanız üreticinin yanında saf tutun, kendi partim de dahil olmak üzere hiçbir partinin arka bahçesi olmayın” dedi.
AK Parti Milletvekili Metin Çelik de eleştirilerin aksine Şeker Fabrikası’nın hiçbir zaman kapatılması gibi bir tasarrufun olmadığını söyledi. Çelik, kendirle ilgili ise “Kastamonu’nun kendir ile ilgili alt yapısını hazırladık. Cumhurbaşkanımız halen kendir üretimi devam ettiği için Vezirköprü’nün ismini zikretti. AK Parti hiçbir zaman seçim olduğu için çalışma yapmamıştır. Bunu bize söylemek yapılabilecek herhalde son şey olmalıdır” diye konuştu.
Kastamonu Ziraat Odası’nın 8. Olağan Genel Kurulu hafta sonunda yapıldı. Genel Kurul’da, dört yıl süreyle oda başkanlığını yapan Mehmet Butur kanadının listesi ile bir önceki başkan Nahit İğdirli kanadının listesi yarıştı. Mehmet Butur kanadının listesi 97 oy alarak seçimden galip ayrılan taraf oldu. Nahit İğdirli kanadının listesi ise 71 oyda kaldı.
Mehmet Butur, yaptığı konuşma da 2015 yılından bu yana Kastamonu çiftçisini her alanda başarıyla temsil ettiklerini ifade ederek, “Ziraat Odamızı devraldığımız 2015 yılından bu yana Kastamonu tarımı ve çiftçisini her alanda elimizden geldiği kadarıyla temsil ve müdafaa etmekten geri durmadık. 2018 yılındaki döviz kurlarındaki anormal artışlardan tüm sektörler gibi tarım sektörü de etkilenmiştir. Döviz fiyatlarının gerilemesine rağmen tarımsal girdi oranları geri gelmemiştir. Tarım Bakanlığımızca tarımsal ödemelerde destekler yapılmış olmasına rağmen hala üretim maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle tarımsal gelirler istenen seviyeye ulaşmadığı görülmektedir” dedi.
Ziraat Odası’nı halkın odası yaptıklarını kaydeden Butur, CHP Milletvekili Hasan Baltacı’nın sinevizyon eleştirisini de yanıtladı. Butur, “Sinevizyon da odamıza gelenlerin fotoğrafları ve faaliyetlerimiz yer alıyor. Sayın vekilde randevu talep edip odamıza gelseydi bu sinevizyon da yer alırdı. Odamızın kapısı herkese açıktır” dedi.
Mehmet Butur, konuşmasında, “Aldığımız makam aracı konuşuluyor. İlçe Ziraat Odalarımız da bile makam aracı varken, biz de olmaması zaten ayıp olurdu. Sayın İğdirli makam aracı bile almadım diyor. Kendi aracınızın mazotunu nereden aldınız, bunu açıklayın?” şeklindeki konuşması üzerine Nahit İğdirli ayağa kalktı ve tepkisini gösterdi. Butur’u yalan konuşmakla suçlayan İğdirli, katılımcıların durumu sakinleştirmesiyle yerine geçti.
TAHSİN BABAŞ
Kongrede konuşan Belediye Başkanı Tahsin Babaş ise Kırık Barajı ile ilgili açıklamalarda bulundu. Başkan Babaş, “Çalışmalar falan da durmadı, gayet güzel bir şekilde ilerliyor. Hem Kastamonu’nun en az 50 yıllık içme suyunu karşılayacak hem de 92 dekar alan üzerinde tarımsal sulama yapabilen bir baraj. Şu anda ihale sürecine uygun bir şekilde devam ediyor. Kırık Barajı Kastamonu için çok önemli bir projedir. Hem insanlarımızın memba su içmeleri için hem de tarımsal sulama için” şeklinde konuştu.
HASAN BALTACI
Genel kurulda konuşan CHP Milletvekili Hasan Baltacı ise Ziraat Odası’nın mevcut yönetiminin çalışmalarını eleştirdi ve odanın siyasete alet edildiğini söyledi.
Yaklaşan seçim öncesinde kendirin siyasi malzeme olarak kalmaması gerektiğini de ifade eden Baltacı, “Seçim geliyor birden Özel Uğurlu Hastanesi açılıveriyor, seçim geliyor birden doğalgaz fışkırıyor. Kendir konusunda da böyle olmasın istiyoruz” dedi.
Kastamonu Ziraat Odası yönetiminin kendir ve diğer konularda fikrini yüksek sesle dile getirmemesinden dolayı eleştiren Hasan Baltacı, şunları söyledi:
“Genel kuruldakmi sinevizyonu izlediğimde üzüldüm. Bu şehrin milletvekili, değerli ağabeyimiz Sayın Hakkı Köylü’nün açıklamalarına yer verilmiş, değerli arkadaşım Metin Çelik’in açıklamalarına yer verilmiş, ama CHP Milletvekili’nin açıklamalarına yer verilmemiş. Sizler meslek odaları olarak birlikteliği sağlamak istiyorsanız birilerini yok saymamalısınız. Birilerini, özellikle bizim emeğimizi yok saymamalısınız. Bizimle aynı fikirde olmayabilirsiniz, siyaseten bizimle aynı yerde olmayabilirsiniz, fakat bir dolu felaketi yaşandığında, bu felaketi meclise taşımışsa, bunun takipçisi olmuşsa onu yok saymak Kastamonu’ya haksızlık olur düşüncesindeyim. Bu konuyu sizlerin vicdanına emanet ediyorum.
Türkiye’de ilk defa şunu gördüm. Mazot fiyatının, benzin fiyatını geçtiğini gördüm. Tarlasını sürecek çiftçi için bunun önemi çok büyüktür. Köylümüz üretime küsmüş, motivasyonu düşmüş, ekim alanlarımız gittikçe daralıyor. Önümüzdeki dönem şayet biz bu krizi aşamaz, üreticimize gereken desteği veremezsek çok açık söylüyorum önümüzdeki yıl Türkiye bir gıda kriziyle karşı karşıya gelebiliriz. Hepimiz şapkamızı önümüze koyacağız. İyi olanları alkışlayacağız, ancak nerede zorluk yaşıyorsak onu da bu kürsüden dile getireceğiz
Ziraat Odaları siyaset yapmaz mı evet yapar, siyaset yapmalı mı evet yapmalı. Mesela ne zaman siyaset yapmalı, Şeker Fabrikası kapatılacağı zaman Ziraat Odası siyaset yapmalıdır. Herhangi bir siyasi partinin yanında saf tutsun demiyorum, Şeker Fabrikası’nın yanında saf tutmalıydı. Ben o günlerde Kastamonu Ziraat Odası’nı üretici köylünün ve fabrikanın yanında görmedim. Başkan olabilirsiniz, yönetici olabilirsiniz ancak gerçek siyaseti fabrikanın önünde, pancar çiftçisinin yanında yapmalıydınız. Bu odalar görüşleriyle, tavırlarıyla siyaseti besleyecek. Mesela bu yıl Kastamonu’da yaklaşık 6 bin dönüm siyez ekildi. Yattık siyez dedik, kalktık siyez dedik. Köylü 6 bin dönüm de siyez ekti, çünkü köylü aç. Bütün hayatını tarlasından kazanmış evet ekecek. Siyezler ekildi ve şu anda elde kaldı. Ziraat Odası ne yapmalıydı, siyez ile ilgili gerçekçi bir politika üretip siyasilerin önüne koymalıydı. Ekin demek kolay fakat kaça satacağız, kime satacağız, taban fiyatı ne olacak diye siyasileri sıkıştırmalıydı.
Kendir üzerine bir politika geliştirilecek ise Kastamonu’nun hakkı Kastamonu’ya teslim edilmelidir dedik. Biz bunu söylediğimiz de Ziraat Odası da şunu söyleyecek; ister katılır görüşlerimize ister katılmaz. Kendir’in merkez üssü Cumhurbaşkanımız Vezirköprü dedi orası olsun veya evet doğru söylüyorsunuz birlikte mücadele edelim de diyebilirdi. Bu tür konulardaki fikirlerinizi yüksek sesle söylemek zorundasınız. Saf tutacaksanız üreticinin yanında saf tutun, kendi partim de dahil olmak üzere hiçbir partinin arka bahçesi olmayın.
Bu odalar, mensuplarının örgütlü gücüdür. Türkiye’de bu örgütlü güçler ne kadar sesini yükseltirse demokratikleşmemiz o kadar kolay olur, o kadar daha çok yol alırız diyorum.”
METİN ÇELİK
AK Parti Kastamonu Milletvekili Metin Çelik de hükümetleri döneminde tarım alanında yapılan çalışmalardan söz etti.
Türkiye’de tarımsal desteklerin 8 katına çıktığını ifade eden Milletvekili Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çiftçilik, hayvancılık ve tarım iyiye mi gitti, yoksa kötüye mi gitti. Muhalefet diyor ki çiftçi battı. Biz diyoruz ki çiftçinin batması gibi bir durum söz konusu değil. Türkiye’de tarımsal destekler 8 katına çıktı. 2002 yılında 7 bin traktör satılıyordu, 2017 yılında 70 bin traktör satıldı. Hayvancılıkta ciddi işletmeler kuruldu. Köylerimizdeki işletmelerimiz gelişti. İlimizden ciddi firmalar süt alıyorlar. Kaliteli süt üretmek çok önemli. Bu konuya bizim eğilmemiz gerekiyor. Ne kadar fazla destek alacağımız bizim yapacağımız çalışmalara bağlı.
Kastamonu Şeker Fabrikası kapatılacak mıydı? Hayır. Hükümetimizin şeker fabrikasını kapatmak gibi bir tasarrufu yoktur. Özelleştirmeden dolayı kapatılan bir tane şeker fabrikası gösterin diyorum, gösterilemiyor. Tabi bazı şeker fabrikaları özelleştirme ile gelişti, büyüdü. Biz o süreci en iyi şekilde takip ettik. Birileri bunu seçim dönemine denk geldiği için siyasi olarak çıkar elde etmek istediler. Biz olaya şeker fabrikasından çiftçimizin en iyi şekilde yararlanması için çalıştık. NBŞ kotası yüzde 2,5’a düşürüldü. Son dönem de dünyada yaşanan iklim değişiklikleri bizi zaman zaman tarımsal üretimde sıkıntıya sokabiliyor. TARSİM, Tarım Bakanlığımız tarafından sigortası yapıldığında yüzde 50’si devletimiz tarafından karşılanıyor. Bunu mutlaka yapmamız gerekiyor.
1990’lı yıllardın sonuna doğru kendirin hammadde olarak kullanıldığı alanlarda daha ucuz hammaddelerin kullanılması ile kendir bitme noktasına gelmişti. Bu AK Parti döneminde şöyle oldu, böyle oldu denilecek bir mesele değildir. Dünya da bir süreç yaşandı. Bu süreç şuanda tersine dönüyor. Çevre bilincinin yeniden gelişmesi ile birlite sayın Cumhurbaşkanımızda özellike naylondan ve doğal ortamda yok olması çok uzun yıllara ulaşan naylondan kurtulmamız gerektiğini toplumsal yaşamda ne kadar az kullanılırsa o kadar iyi olacağını söyledi. Bunun ardından kendiri hiç bilmeyen arkadaşlar yorum yapmaya başladı. Bu kelimeleri sarf ederek insanların duygularına hitap ederek gerçekten uzak politika yapmak doğru değildir. Bizim reklamla işimiz olmaz. İlimize ne kazandırabiliriz onun derdindeyiz. Sanayi Bakanımıza gittik. Bu konuda bir dosya hazırladık. Kastamonu’nun kendir ile ilgili alt yapısını hazırladık. Bakanımızda bu konuda bir çalışma yapıp sonucunu bize bildireceğini söyledi. Vezirköprü’nün isminin zikredilmesinin sebebi şudur. Hala kendir üretimini devam ettiren bölge orasıdır. Türkiye’de ki tohumun tek bulunduğu yer Vezirköprü’dür. Bunun için söyledi. Yoksa orta Karadeniz Bölgesi’nde kendi yoğun bir şekilde üretilirdi. Bu söz sadece kendir üretiminin Vezirköprü’de yapılacağı anlamına gelmiyor. Seçim var diye böyle bir algı oluşturmaya çalışıyorsun değil mi? AK Parti hiçbir zaman seçim olduğu için çalışma yapmamıştır. Bunu bize söylemek yapılabilecek herhalde son şey olmalıdır.”