“Örtülü istila, artık neredeyse açık işgale dönüştü”
Zafer Partisi Kastamonu İl Başkanı Özcan Büyükşen, sığınmacılar konusunda yaptığı açıklamada, “Ülkemizdeki örtülü istila, artık neredeyse açık işgale dönüştü” dedi; yaşanan son olaylara işaret etti ve “Ülkemizde bizi tehdit edip devlete, millete ve Türk siyasetine meydan okuyanlar haddini bilsin! Türk Milleti Zafer Partisi ‘ne yetki verdiğinde bir numaralı Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle seçimden sonra derhal hepsini göndereceğiz” dedi.
Kastamonu’da 18 bin sığınmacı bulunduğunu ifade eden Büyükşen, “Bu insanların gelecekte diğer illerimizde yarattıkları sosyokültürel, demografik ve ekonomik problemleri Kastamonu’da yaşamayacağımızı düşünüp bu büyük soruna duyarsız kalamayız. Ülke genelinde 13 milyon il merkezimizde 18 bin olan bu sığınmacıların ülkemiz için bir varlık tehdidi olduğunu biliyoruz” diye konuştu.
Zafer Partisi Kastamonu İl Başkanı Özcan Büyükşen, parti olarak hassasiyet taşıdıkları sığınmacılar konusunda yaptığı açıklamada, ülkede örtülü istila yaşandığını, bu durumun artık neredeyse açık işgale dönüştüğünü belirtti “Her birini ülkelerine gönderene dek mücadelemiz Millet adına sürecektir” dedi.
Büyükşen’in yazılı açıklaması şöyle:
“Değerli Kastamonulu Hemşerilerim,
Ülkemizdeki örtülü istila, artık neredeyse açık işgale dönüştü. Geçtiğimiz günlerde sığınmacı kampında isyan ederek konteyner yakan sığınmacılar şimdi de açıkça tehditlere başladılar. Suriye’nin kuzeyinde bayrağımızı yaktılar.
Türkiye’de öldürülen bir Suriyelinin cenazesi sonrası ‘Biz de kan dökeceğiz’ diye kin kusan paylaşımlarda bulunuyorlar. Bu vatan kaçkınlarının gerçek yüzleri gün geçtikçe daha net ortaya çıkıyor.
Son olarak istilaya karşı çıkan Zafer Partisi Genel Başkanı Sayın Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın tutuklanması çağrısı yapıyorlar. 12-17 Eylül arası için Türkiye’de çalıştıkları yerlerde iş bırakma tehdidinde bulundular!
Aziz Türk Milleti bilmelidir ki, bu hainler Saray kurumlarının ve Türk düşmanlarının Genel Başkanımız Ümit Özdağ’a olan nefretinden cüret buluyorlar! Bilinmesini isteriz ki, her birini ülkelerine gönderene dek mücadelemiz Millet adına sürecektir!
Ülkemizde bizi tehdit edip devlete, millete ve Türk siyasetine meydan okuyanlar haddini bilsin! Hiç kimse Türk düşmanı satılık kalemlere ve yolun sonundaki iktidara güvenmesin!
Millet gereğini sandıkta yapacak. Zafer Partisi sandıkla, bu çığırından çıkan ihaneti sonlandıracak!
Değerli hemşerilerim;
İş bırakma, grev; demokrasilerde çalışma koşullarının iyileştirilmesi talebidir. Anayasal haktır! Anayasa’ya ve Türk Hukuku’na aykırı olarak vatanımıza çöreklenenler ise siyasi taleplerle, vatanseverleri hedef alarak işverenleri tehdit ediyorlar. Türk Milleti’nin iradesine meydan okuyorlar. Siyasetimizi dizayn etmeye kalkıyorlar! Hadlerini hukuk içinde bildireceğiz.
Türk Milleti Zafer Partisi ‘ne yetki verdiğinde bir numaralı Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle seçimden sonra derhal hepsini göndereceğiz.
Bunları ucuz iş gücü olarak görüp Türk işçisi yerine işe alanlara sesleniyoruz!
Bu tehdidin sadece bir başlangıç olduğunu görün! İşyerlerinizle ve ticaretinizle ilgili en kritik zamanlarda bu vatansızlar hak, hukuk, ahde vefa tanımayacaklardır. Şartlar oluşunca iş bırakmanın çok ötesinde zararlar görürsünüz!
Türk vatandaşlarını çalıştırın. Kendiniz biraz daha fazla çalışın…
Fakat bilinmelidir ki biz Suriyelilerin, Afganların emek sömürüsü ile insanlık dışı koşullarda çalıştırılmalarına da karşıyız. Biz milyonlarca Suriyeli, Afgan, Pakistanlı vatanlarına insani koşullarda dönsünler istiyoruz.
Öte yandan hem ülke kaynaklarımızı kurutup hem de Türk Siyasetine, Türk Devletine, Türk Milletine, Türk İşverenine rest çekenlere ‘canınız cehenneme’ diyeceğiz.
İnsan hakları anlayışımız gereği açlık grevlerine karşıyız. Üstelik toplu açlık grevleri terör propagandası eylemidir. PKK’dan, DHKP-C’den biliriz. Buna rağmen işverenlerini, kamuoyunu tehdit eden vatansızlar illaki grev peşindeyse iş bırakma grevi değil açlık grevi öneriyoruz.
Şayet devlet ve millet düşmanları açlık grevi yaparsa bu bizim destekleyeceğimiz tek eylemleri olur!
Fakat çocuklarını, az sayıdaki baskı altındaki kadınlarını buna alet etmesinler. Çocuklarının canına, sağlığına bir zarar gelirse bu durumdan da bu alçakları sorumlu tutarız!
Suriye iç savaşının çıkış noktası ufak bir eylem olmuştu. Bir kıvılcım ateş topuna ve yangına dönüştü. Suriyeli toplumu, çok çabuk provoke olabilen kontrolsüz bir toplum. Türkiye için bugün Suriye iç savaşı koşullarından çok daha büyük bir tehdit var.
Bunu AKP görmek istemese de biz biliyoruz ve izin vermeyeceğiz.
Saygıdeğer Hemşerilerim;
Sığınmacı istilası ile karşı karşıya bırakılan ülkemizde aldığı sığınmacı göçü bakımından İstanbul, Konya, Adana, Mersin, Hatay gibi illere göre daha az sayıda sığınmacı barındıran ilimizde 18 bin olan nüfusları ile (ilçelerimizde çoban görünümünde kaçak bulunan Afganlar bu sayıya dahil değildir) bu insanların gelecekte diğer illerimizde yarattıkları sosyokültürel, demografik ve ekonomik problemleri Kastamonu’da yaşamayacağımızı düşünüp bu büyük soruna duyarsız kalamayız.
Ülke genelinde 13 milyon il merkezimizde 18 bin olan bu sığınmacıların ülkemiz için bir varlık tehdidi olduğunu biliyoruz. Onları göndermek için projeler ortaya koyan ve bu konuda samimi bir duruş ve çaba gösteren Zafer Partisi’ni seçim öncesinde ve seçimde desteklemek çocuklarımıza daha güvenli bir ülke bırakmanın yoludur.
Bilinsin ve unutulmasın ki Zafer Partisi Türk Milleti’nin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin son savunma hattıdır.
Zafer Partisi gelecek.
Türk’ü tehdit edenlerle birlikte bu aymaz iktidar da gidecek…”