Birleşmiş Milletler Uluslararası Eğitim Bilim ve Kültür Kuruluşu/UNESCO’nun 2021 yılında Türkiye’den üç önemli şahsiyetin üye devletlerde anılmasını kararlaştırdığını yıl başındaki iki köşe yazımızda duyurmuştuk. Bu şahsiyetlerden biri mutasavvıf şair Yunus Emre’dir (1241-1321). Ölümünün 700. yıl dönümü dolayısıyla UNESCO Ünlüler Takvimi’ne alınmıştır. Yunus Emre ölümünün 650. yıl dönümü dolayısıyla 1971 ve doğumunun 750. yıl dönümü dolayısıyla da 1991 yılında yine UNESCO Ünlüler Takvimi’nde kendine onurlu bir yer bulmuştu.
UNESCO, her tanınmış şair, sanatçıya Ünlüler Takvimi’nde yer vermez. Kuruluşun amacı; dünyada eğitim, bilim ve kültür yoluyla savaş düşüncesini ortadan kaldırmak olduğundan, eserleri titizlikle değerlendirmektedir. Yunus Emre, şiirlerinde hangi dinden olursa olsun bütün insanlar arasında sevgi ve saygıyı telkin ettiğinden UNESCO’nun değerlendirmesinden başarıyla çıkmıştır. Nisan ayında Kastamonu gazetesinde yayımladığımız köşe yazımızda onun evrensel değerde bir şiirini yayımlayarak bu görüşümüzün kanıtlarından birini sunmuştuk.
1970/Aralık ayının son günlerinde MEB Millî Folklor Enstitüsünde Müdür Yardımcısı ve Araştırmacı olarak göreve başladığımızda Kastamonu’daki sahaf ve antikacıları sık sık dolaşıp cönk dediğimiz eski şairlerin şiirlerinin bulunduğu yazma eserleri satın almayı bir görev bildik. Ağabeyim Özdemir Tan da bu işin takipçisiydi. Satın aldığımız cönklerdeki Yunus mahlaslı şiirleri Arap harflerini, cönk yazısını çok iyi okuyan akademisyenlere, uzmanlara okutturup sempozyumlarda dört kadar bildiri sunduk. Satın aldıklarımız arasında taşbaskı bir küçük kitapçık da vardı. Kapakta şunlar yazılıydı:
İlâhi Mecmuası, İkinci Cüz, Muharriri Kastamonulu Hafız Celalizade Ali Cemalî, Tabi ve Naşiri Kastamonu Meşrutiyet Kütüphanesi Sahibi Hamdi, 1331 (1915).
Arka kapakta ise; “ Matbaa-i Sahhafî’de tab olunmuştur. Sene 1331 (1915). Hediyesi 1 kuruştur.” yazılıdır. 23 sayfadır.
Matbaa-i Sahhafî, İstanbul’da sahafların kurdukları bir şirket matbaasıdır. Mecmuanın 1. Cüzü, ilk bölümü/fasikülü ise yine Matbaa-i Sahhafî’de 1909 yılında basılmış olup 24 sayfadır. Dostum, tanınmış yazar, editör M. Sabri Koz bu birinci cüzü İstanbul’da bulduğunu, bir makale hazırladığını iki yıl önce bildirmişti.
Bizim incelediğimiz ve 1989 (11-13 Mayıs 1989) yılında Eskişehir’de IV. Uluslararası Türk Halk Edebiyatı Semineri’nde bildiri olarak sunduğumuz ikinci cüzde Yunus mâhlaslı dört şiir bulunmaktadır. 22 ilahi içinde Şabaniyye şairlerinden Ömer’ül Fuadî ve Nasuhî’nin de birer ilâhisi vardır. Uzun bildiri için şu kaynaklara bakılabilir:
Nail Tan, “1915 Yılında Basılan Bir İlâhi Mecmuası”, Derlemeler/Makaleler, Ankara 2007, s.169-175; IV. Uluslararası Türk Halk Edebiyatı Semineri Bildirileri, Eskişehir 1989, s.327-332.
İlâhi Mecmuası’nın toplayanı, Hafız Celalizade Ali Cemâli’nin, Kastamonulu şair Celalî’nin (1861-1895) oğlu “Bektaşî Ali” lakaplı hattat, şair Celalizade Ali Efendi (ö. 1941), yayımlayan Hamdi Efendi’nin de Açıksöz gazetesi kurucularından Hamdi Çelen olduğunu söyleyebiliriz. Mecmuanın ilk ilâhisinin Pir Sultan Abdal mahlaslı olması da muharririyle ilgili görüşümüzü pekiştirmektedir.
Bir köşe yazısı oylumunu aşmamak açısından mecmuadaki dört Yunus mahlâslı ilâhiden birini yayımlayarak yazımızı sonlandırıyoruz:
Behey gönül Hakk’ı bulam mı dersin
Hakk’a yarar amel işlemeyince
Sen bu sırrın aslın duyam mı dersin
Mürşid-i kâmile bel bağlamayınca.
Gel hey kardeş sen de tevhide özen
Tevhiddir nefsin kal’asın bozan
Hiç kendi kendine kaynar mı kazan
Çevresini ateş eylemeyince.
Değme kişi gönül evin düzemez
Hakk’ın takdirini kimse bozamaz
Ummanlara dalıp çıkıp yüzemez
Aşkın deryasını boylamayınca.
Aşkım galip olur, yüreğim harlar
Aşkı olan âr ü namusu neyler
Behey Yunus sana söyleme derler
Ya ben öleyim mi söylemeyince.
Ölümünün 700. Yıl dönümünde Yunus Emre’yi ve onu daha 1915 yılında Kastamonululara tanıtmaya çalışan Celâlizâde Ali Efendi ve Hamdi Çelen’i saygıyla anıyoruz…
Not: Kitabın bir nüshası Prof. Dr. E. Akman’da bulunmaktadır.
NAİL TAN