Yufka/sığ akılla derin düşüncelere dalınır mı? Dalınmaz tabii ki…
Deneyimli insanlar karar verecekleri zaman önce kendi akıl ölçekleriyle konuyu tartıp sonra uygulamaya geçerler. Hatta kimi zaman bikarar olurlarsa çevrelerindeki akıldaşlarına sorar ona göre karar verirler.
Şimdilerde acaba çok mu yufka/sığ akıllı olduk diye düşünüyorum.
Bakıyorum, bir çok kurumda/işletmede/işyerinde “mihenk taşı” olur diye, CEO diye anılan akıl insanı istihdam ediliyor.
Kariyer ne?
O her zaman aranmıyor. Bakıyorsunuz, bir kişi “kart hamili” olarak bir yerlerden çıkageliyor. Al sana “danışman!..” Akıl insanı…
Şimdi moda oldu, -eski deriz de beğenmeyiz ama- eskilerimizin “ucuz etin yahnisi karın ağrıtır” derler ya; yönetimsel hataların da bu ucuzluklardan kaynaklandığını bir düşünebilsek…
O zaman ne verilen kararlarda hata yapılıp dönüş yolu aranır, ne de karar üzerinde tornistan, patinaj, falan filan yapılır.
Meramımı açıklayayım…
Bundan yıllar önce bir “aklı evvel” ya da bir danışman -belli ki elleri hamurlu bile değilken- hiç konudan anlamazken ve de konunun özünü, eğitimdeki önemini bilmezken ilkokullarda çocuklarımızın her sabah söyledikleri “Andımız”ın okunmasını yasaklattı.
Gerekçesi şuydu, buydu diye tartışılmadı bile…
Eğitim çevreleri, sosyologlar, psikologlar sus pus!..
Veliler zaten dut yemiş bülbül…
“Ulul Emre itaat…” Emir büyük yerden…
Nice yıl var; Türkiye “gündem yaratma hastalığı”na yakalandı ya, Suudi gazeteci olayının ardından gündeme dayanaksız/gerekçesiz ve de şaşkın bir kararla gündeme getirilip ilkokullarda topluca söylenmesi yasaklanan “Andımız” haklı olarak geldi yine…
“Dön hacı baba dön…”işi…
Böyle durumlarda hep usuma/aklıma; Rahmetli İsmet Paşa’nın kimi zaman yaz mevsimlerinde İstanbul’a gelip denize girerken ünlü “çivileme”sini yapışı gelir.
Paşa, yaşamış, görmüş, denemiş bir birikimle hiç sığ/yufka denize çivileme yapar mı?
Yapsaydı…
Bu konuyu bugünün akıl erbabına/ehline sormam ben…
Eğitimde yavrularımıza andımızı söyletmeyen, kaldıran/yasaklayan anlayış, dönüp dolaşıp şimdi Danıştay’ın verdiği “Okutulsun!..” kararına da itiraz ediyor.
İnsanın aklına -şaka da olsa- böyle akıllıların Danıştay’ı da kaldırası geliyor mu acaba?
Ya bu ne cehalet… Yapıyorsun bir yanlış, ulusça ses çıkarılmıyor, içi yansa da susuyor herkes… Veliler…
Sağolsun, birileri ülkenin ve yetişen kuşakların geleceğini düşünüp yanlışın düzeltilmesini yasal yollardan istiyor.
Getirilen yasağın yanlış olduğuna Danıştay karar verdi ya, birileri kimliklerini cilalar kanısıyla hemen itirazlarını yükselttiler.
Hukuk tanımamazlığı buna denir.
Bir de; çivileme atladığı denizin sığlığını, sığ aklıyla görememek buna denir.