Her bilim adamının, adının hayırla anılmasını sağlayacak bir taç eser/şah eser sahibi olma umudu, amacı vardır. Söz gelimi; Prof. Dr. Mehmet Kaplan denildi mi Şiir Tahlilleri, Prof. Dr. Faruk Sümer denildi mi Oğuzlar, Prof. Dr. Bahaeddin Ögel denildi mi Türk Mitolojisi ve Orhan Şaik Gökyay denildi mi Bu Vatan Kimin? şiiriyle birlikte Dedem Korkut’un Kitabı akla gelir. Tosyalı hemşehrimiz Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç Dr. Mehmet Atâ Çatıkkaş da kanaatimce akademik hayatının taç eserini yazmış bulunmaktadır: Şiirimizin Beyitler ve Mısralar Sözlüğü, 3 Cilt, İstanbul 2008, 708+741+699 s. Sütun Yayınları. Bu dev eser TDK Kitaplığına Şubat 2017 ayında girdiğinden varlığından ne yazık ki yeni haberdar olduk.
Yrd. Doç. Dr. M. Atâ Çatıkkaş hakkında, ağabeyim Özdemir Tan’la birlikte hazırladığımız Gurur Kaynağımız Kastamonulular adlı biyografi ansiklopedimizin IX. Cildinde (Ankara 2013, s. 88) bilgi vermiştik.
1946 yılında Tosya’da doğan yazar, Kastamonu Abdurrahmanpaşa Lisesinde 2. sınıfı okuyup İstanbul Pertevniyal Lisesini bitirdi (1967). İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde yüksek öğrenimini tamamladı (1972). Suadiye ve Galatasaray Liselerinde edebiyat öğretmenliği yaparken doktora tezini hazırlayıp başarıyla savundu, Dr. unvanını aldı (1979). Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesinde Yrd. Doç. Dr. olarak ders vermeye başladı (1984). Biyografisini yayımladığımız 2013 yılında 11 kitabı yayımlanmıştı. 2013 yılında Fakültesinden yaş sınırından dolayı emekliye ayrıldıysa da istek üzerine derslerini sürdürdü.
Tanıtmaya çalıştığımız taç eserinin Ön söz’ünde Dr. Çatıkkaş, divan edebiyatımızda sıkça kullanılan kelime, tamlama ve mazmunların anlamları ile şiirlerde nasıl kullanıldığına dair hazırladığı sözlüğün önemini, yazılış güçlüklerini vurgulamıştır. Yazara göre eserin iki büyük hazırlama güçlüğü vardı. Birincisi, sözlükte kullanılacak söz varlıkları ve bunların anlamını verme güçlüğüydü. Çünkü, söz varlıklarının anlamı şiirden şiire değişebiliyordu. Diğer asıl önemli güçlük, söz varlığının en başarılı kullanıldığı beyit veya mısraları seçmekteydi. Yazar, örnekleri bulmak için acaba ne kadar divan, ne kadar şiir okumuştu, farkında mıyız? Bir söz varlığıyla ilgili beyit veya mısralar alt alta sıralandığında sayfalar doldurabilir. Bunlar içinde, en başarılı, en edebî örneği seçmek kolay bir iş değildir. Diğer yandan, şair çeşitliliği de önemlidir. Hep aynı şairlerden örnek vermek de doğru değildir. Sözlüğün başındaki Yüzyıllara Göre Beyitleri Alınan Şairler Listesi’ne (s. 24) göz attığımızda XIII-XX. yüzyıl arasında, kaç şair var biliyor musunuz? 606 şair. Bu şairler içinde; divan şiirine de aşina Âşık Ömer, Hatayî, Pir Sultan Abdal, Kul Nesimî, Dertli, Virânî, Sunullah Gaybî ve Âşık Veysel gibi bazı halk şairlerinin de bulunduğunu görmekteyiz.
Üç ciltlik sözlüğün özelliklerini ve değerini daha iyi anlatmak amacıyla birkaç örnek vermek istiyoruz (s. 257):
- bî-pervâ: Pervâsız, korkusuz, kayıtsız, kaygısız.
Dost bî
-pervâ felek bî-rahm devrân bî-sükûn
Derd çok hemderd yok, düşman kavî tâli’zebûn
Fuzûlî
Sorsalar bilmezlenir ol şûh-ı bî-pervâ beni
Bilmiş olsun öldürür âhir bu istiğna beni
Hâtemî (Azmizade)
Mest-i nâzım kim büyüttü böyle bî-pervâ seni
Kim yetiştirdi bu gûne servden bâlâ seni
Nedîm
- bî-râhat: rahatsız.
Buna bengâm-ı mükâfat denilir ey Nâbi
Halkı bî-râhat eden kimse de râhat bulmaz.
Nâbi
- Bî-rengî: renksizlik.
Bakın gözlerindeki bî-rengî-i temâşâya
Tevfik Fikret
Tosyalı hemşehrimiz Yrd. Doç. Dr. Mehmet Atâ Çatıkkaş’ı ne kadar tebrik etsek az. Bize göre yaşı çok genç sayılır. Bu taç eserini gölgede bırakacak yeni bir eser yazması mümkün. Başarısı daim, ömrü sağlıklı ve uzun olsun!