Bu sene öyle büyük büyük markalara bırakmayacağım “Yılın Annesi” seçimini. Ben belirleyeceğim.
Bu yılın anneleri; kadın doktorlar, hemşireler, kadın eczacılar, kısacası tüm kadın sağlık çalışanları…
İnsanlara sağlık aşılamak için evinden, yuvasından, çocuklarından ayrı geçirdikleri günlerde sonuna kadar hak ettiler bu sıfatı…
“Acaba hastalık bulaştırır mıyım?” korkusuyla çocuklarına metrelerce mesafede duran kadınlar, anneler, Anneler Günü’nüz kutlu olsun!
En çok da benim annemin elbette, ne olursa olsun…
Erkek sağlıkçıları da unutmayacağız elbette. Haziran kapıda, yılın babaları şimdiden belli…
- ••
Ne kadar normalleştik?
Bu aralar bir “Normalleşme”dir gidiyor. Gidiyor gitmesine de ne kadar normalleştik?
Yahut şunu sormak daha mantıklı; ne kadar normalleşmemiz gerekiyor?
Hepimiz evlerimizde fırın ustası olduk bu dönem, berber olduk, kuaför olduk. Maskemiz olmadan dışarıya bir adım atmaya korkar olduk.
Elimizden gelen tüm tedbirleri alır olduk. Ama son günlerde sanırım “Fazlasıyla” normalleştik gibi…
Kuaförlerin açılacağını duyduk; hemen randevu aldık. Berberlerin dükkan kilitlerinin kalkacağını duyduk; hemen sıraya girdik. Alışveriş merkezlerinin işbaşı yapacağı haberini aldık, yerimizde duramadık.
İlk günkü tedbirleri beklemek elbette yanlış olur ancak yine de fazla rahata almak da bir o kadar yanlış.
Bunun en büyük sebebinin de hastalık sayılarının açıklanmaması, kulaktan kulağa dolaşan “Burada bir şey yokmuş” sözleri, “Zaten bu virüs sıcağı sevmiyor” yanılgısının olduğunu düşünüyorum.
Yol yakınken, çok da fazla açılmadan, geri evlerimize kapanıp aldığımız tedbirlere harfiyen devam etmemiz gerektiği kanısındayım.
Zira, bu rahatlığın ve normalliğin sonunun çok da iyi bitmeyeceğini düşünüyorum.
Gözde MINIK