İlimizde 2020 “ah” ile “vah” ile geldi geçti, ekonomiden sosyal hayata övünebileceklerimizin yanında buhar olup uçanlar “dağ” oldu, umutlar “kırık”, mecal “taban”, sistem “virüs”…
2021 ya “tuş” yılı olacak, ya “şahlanma”.
(Evvele dair alınan o kadar “ders” var sonuçta…
Pandemi sayesinde yekûna dair tüm eksikler, bir bir listelenme olanağı buldu.)
Yaraları sarmak için öncelikle “ekonomik kalkınma” ve “sosyal gelişme” başlıklarının altı doldurulmayı bekliyor…
Hamasete kaçmadan, bilimsel bilgilerle.
Elbet evvela “tencereyi kaynatmak” elzem…
Ekonomide neyi yanlış yapıyoruz?
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Kasım ayında bin 9 teşvik belgesi düzenlendiğini, bu sayede 25,3 milyar liralık sabit yatırımın ve 33 bin 903 kişilik ilave istihdamın önünün açıldığının müjdesini verdi…
Bu, geçtiğimiz yılın “Ocak-Kasım” dönemine göre yüzde 30 üzerinde bir çizgiyi gösteriyor.
(Yüzde 57 “imalat”, yüzde 24 “hizmetler”, yüzde 11 “enerji”, yüzde 6“madencilik” ve yüzde 2 “tarım” yatırımları…
“Tarım ülkesi” olmaktan çıktığımız rakamlarla sabit.)
Bölgelere göre dağılımda en fazla yatırımı “1. Bölge” çekti…
“Ankara, Antalya, Bursa, Eskişehir, İstanbul, İzmir, Kocaeli, Muğla.”
(Kastamonu’nun kapsamında olduğu 4’üncü bölgede “hal” nicedir bilinmez, bakanlığın yayımladığı “tablo” okunmuyor çünkü, mikroskop lazım…
“Kayda değer” olmadığı büyük olasılık.)
Teşvik düzenlemesinde “en az” kamu desteği alan 1. Bölge, yatırımlarda şampiyon çıktığına göre, “Teşvik kümemiz artırılsın” feryatlarından vazgeçelim artık….
Demek ki yatırımın kamu desteği ile çok da ilintisi yok.
(Hoş, feryat ediyoruz da senelerdir, dinleyen var sanki…
Kubbede “boş” seda.)
İlimizin ekonomideki rotası “yerel potansiyel” ve “yerel kobiler” mi olmalı ilk kalemde yoksa “kıt” sanayi alanlarımıza ve “bakir” doğamıza çekmeye niyet ettiğimiz “dışarıdan” ve “büyük ölçekli” işletmeler mi?…
Tercih, rotanın şoförüdür.
(“Rota”, aslına bakarsanız “iklim” yaratmakla eş değer…
İlin yerel yönetimleri, meslek odaları, sivil toplum örgütleri öncülüğünde yaratılacak ve bu alana ilişkin bir “anayasa” görevi görecek “ekonomi iklimi”.)
Kendi içimizden ekonomik değer üretmemiz lazım…
“El ile gelen düğün bayram” olmaz.
Kendi ayaklarımızın üzerinde durmamız gerek…
Koşmanın ilk şartı bu.
MUSTAFA AFACAN