Yeniden Refah Partisi’nin Ekonomik İşler Bölge Başkanı Hüseyin Kuzu tarafından kamuoyuyla paylaşılan elektrik fiyatıyla ilgili açıklamasında, ‘Ölümü gösterilip sıtmaya razı etme’ yöntemini kullanan AK Parti iktidarı vatandaşlarımızı %125 zammı göstererek %50 zamlı elektrik kullanmaya razı olmaya zorlamaktadır” dedi ve acilen yapılması gereken şeyin elektrik zamlarının geri çekilmesi olduğunu söyledi.
Yeniden Refah Partisi Ekonomik İşler Bölge Başkanı Hüseyin Kuzu, elektrik zamları ile ilgili yazılı açıklamada bulundu.
Bölge Başkanı Hüseyin Kuzu’nun yazılı açıklaması şöyle:
“Ülkemizde son 6 ay içerisinde başta döviz kurundaki kontrol edilemeyen artışlar ve şiddetlidalgalanmalar ve hemen akabinde akaryakıt ve gıda fiyatlarında günbegün yaşanan artışlar artık hergelir grubundaki bütün vatandaşlarımızı kara kara düşündürmektedir.
Vatandaşlarımız bunlarla mücadele ederken, 1 Ocak 2022 tarihinde Enerji Piyasasını DüzenlemeKurumu vatandaşın belini doğrultamaz hale getirmiştir. Elektrik faturalarına ‘Kademeli KullanımTarifesi’adı altında çok ağır zamlar yapılmıştır.
Yeni tarifeyle; tüm ‘Mesken Tek Zamanlı Alçak Gerilim’ aboneliklerinde yürürlüğe alınan ‘Kademeli Kullanım Tarifesi’ uygulamasıyla önce 5 kilovat saatlik günlük ortalama tüketim limiti konulmuş daha sonra bu kademe 1 Şubat 2022 tarihinde EPDK kararı ile günlük 7 kilovat saate yani aylık 210 kilovat saate çıkarılmıştır. Türkiye’de bir meskenin ortalama 250 kilovat saat elektrik tükettiği bilindiği halde AK Parti iktidarı 1. Kademeyi bilinçli olarak 210 kilovat saatte tutarak herkesi çok daha pahalı elektrik kullanmaya mahkûm etmiştir.
Günlük 7 kilovat saate kadar 1. kademede elektrik fiyatlarına %52 zam, 7 kilovat saatin üstünde günlük tüketime 2. kademeye ise %125 zam yapılmıştır. Bu iki kademeye ayrılmış zam yöntemiyle iktidar sanki 7 kilovat saat üstüne zam yapılacağı algısı oluşturmaya çalışmıştır. Fakat bu yanılgı uzun sürmemiş ve gerçekler Şubat ayı içerisinde gelen ilk faturayla ortaya çıkmıştır. ‘Ölümü gösterilip sıtmaya razı etme’ yöntemini kullanan AK Parti iktidarı vatandaşlarımızı %125 zammı göstererek %50 zamlı elektrik kullanmaya razı olmaya zorlamaktadır. Meskenlerde kademeli tarifeye geçilmesine rağmen ticarethanelerde kademeli tarife olmadan doğrudan %50 ile %130 arasında zam yapılmıştır. Dar gelirli milyonların evlerinde kullandıkları elektriğe yapılan zamların ön planda olmasıyla esnaf ve sanayicilere gelen zamlar gündeme gelememiştir. Esnaflarımızın ve sanayicilerimizin ekonomik sıkıntılarda kira gideri, asgari ücret, vergi kalemleri artmışken elektrik faturalarının da bu kadar yüksek gelmesi kepenkleri kapatacak duruma getirmiştir. Böylece yüzbinlerce insan işsiz kalmakla burun buruna gelmiştir. Enerji olmadan ekonomik faaliyetlerin yapılması, üretim yapılması mümkün değildir. Elektrik fiyatlarına zam yapılması maliyetleri artırarak üretim yapılmasını zorlaştırmaktadır. Bu süreçte öncelikle üretim maliyetlerini karşılayamayan üreticiler üretimini kısacak ve Türkiye ekonomisinin büyüme hızı yavaşlayacak ve işsizlik problemi daha da derinleşecektir. Artan maliyetlere bir şekilde dayanabilen üreticiler ise elektrik zamlarını doğrudan ürün fiyatlarına yansıtacaklardır. Böylece enflasyon 2022 yılında da yüksek seyretmeye devam edecektir. Artmayadevam eden enflasyon karşısında alım gücü yeterli maaş zamlarıyla arttırılmayan tüketiciler alışverişiazaltacak ve buna bağlı olarak ürününü satamayan üreticiler mecburen kısa vadede üretimi kısacaklardır. Ve yine Türkiye’nin büyüme hızı azalacak ve işsizlik tavan yapacaktır. Sonuç olarak, elektrik zamları domino etkisiyle tüm ülke ekonomisini etkileyecek, makroekonomik göstergelerin tamamı kötüleşecek ve yakın gelecekte süreç içinden çıkılmaz bir hal alacaktır. Bu yaşananlar karşısında Ak Parti iktidarı ise tüm bu olumsuzlukların nedeninin ‘dış kaynaklı küresel enerji fiyatlarında yaşanan artış’ olduğunu hep bir ağızdan tekrar etmekte ve milletimizi ikna etmeye çalışmaktadır. Halbuki işin gerçeği çok açık ve nettir. 20 yıldır ülkeyi tek başına yöneten Ak Parti iktidarlarının yanlış politikaları nedeniyle Türkiye ekonomisi halen enerjide dışa bağımlı durumdadır.
Bugün ülkemiz elektrik ihtiyacının %33’ü doğal gaz, %17’sini hidroelektrik %15,6’sını yerli kömür, %15,2’sini ithal kömür %13,6’sı rüzgâr ve güneş santrallerinden elde etmektedir. Yani, elektrik ihtiyacımızın neredeyse %50’si ithal edilen kaynaklardan üretilmektedir. Dolayısıyla olası döviz kuru artışları Türkiye’de elektrik üretim maliyetlerini anında arttırmaktadır. Bu durum 20 yıl önce de Türkiye ekonomisi için büyük bir risk faktörüydü. Fakat 18 yıllık düşük döviz kuru döneminde Ak Parti iktidarları elektrik üretiminde dışa bağımlılıktan kurtulmak adına gerekli adımları atmadığı için bugün faturasını millet olarak çok ağır olarak ödemekteyiz. Evet küresel olarak enerji fiyatları artmaktadır ama aynı zamanda son bir yılda döviz kuru %95 arttığı için elektrik fiyatları Türkiye’de çok daha fazla artmıştır, neredeyse elektrik lüks olmak üzeredir. Bugün acilen yapılması gereken elektrik zamlarının geri çekilmesidir. 5 imtiyazlı müteahhitte sağlanan devlet desteğinin kırkta biri acilen 84 milyon vatandaşımıza verilmelidir. Bu zamlar nedeniyle elektrik faturasını ödemeyen vatandaşlarımızın kesilen elektrikleri bu kış aylarında ciddi zorluklar oluşturmaktadır. Cihaza bağlı yaşayan vatandaşlarımız da hassasiyetle göz önünde bulundurulmalıdır. Pahalı elektrik nedeniyle üretimin önünde oluşacak engeller ortadan kaldırılmalı, ‘Tarımsal Sulama Tarifeleri’ ve ‘Sanayi Tarifeleri’ devlet tarafından desteklenmelidir. Aksi takdirde, tarımsal üretim dahil olmak üzere önümüzdeki günlerde tüm ekonomik faaliyetlerde azalma başlayacaktır.
Ülkemiz en kısa sürede, savunma sanayisinde millileşme politikasına yöneldiği gibi enerji üretimi konusunda da millileşme politikasını hayata geçirmeli, su havzalarını koruma altına alarak hidroelektrik santrallerin üretimine istikrar kazandırmalı, yerli üretim ekipmanlarla güneş ve rüzgârdan daha çok elektrik elde etme konusunda çalışmaları hızlandırmalıdır. Enerjide dışa bağımlı kaldıkça sürdürülebilir büyüme hedeflerine ulaşılması mümkün değildir. Bir diğer hayati öneme sahip konu ise enerji şirketlerine devredilerek özelleştirilen sektörde denetim mekanizması daha güçlü olarak çalıştırılmasıdır. Hatırlanacağı üzere Isparta ilimizde yaşanan yoğun kar yağışı sebebi ile kentin büyük bölümüne 4 gün enerji verilememiş, milletimiz mağdur edilmiştir. Şehir merkezi 21. yüzyılda orta çağ karanlığına terk edilmiştir. Isparta genelinde yılda ortalama 1.100 elektrik arızası oluşurken yağışın yaşandığı gün 3 Şubat 2022 tarihinde bir günde 12.000 arızameydana gelmiştir. Bölgenin enerji ihtiyacını karşılayan şirketin alt yapısının ve olası afetlerdeki planlamasının ne kadar zayıf olduğu, denetim mekanizmasınında çalışmadığı ortaya çıkmıştır. Bu yaşananlar karşısında Ak Parti iktidarı sessizliğe bürünmüş bu durumun sorumluları hakkında hiçbir şey yapılmamıştır.
Özet olarak; EPDK tüm dağıtım şirketlerini şeffaf bir şekilde denetlemeli ve raporları kamuoyuyla paylaşmalıdır. Yaşanan maddi manevi mağduriyetler tam olarak telafi edilmelidir. Yapılan usulsüzlükler cezalandırılmalı ve tekrarı halinde cezalar katlanmalıdır. Elektrik altyapısı sanayileşmiş bir ülkeye yakışır seviyede ve elektrikli taşıt kullanımını destekleyebilecek şekilde güçlendirilmelidir. Elektrik üretiminde öncelik ve ağırlık, dışa bağımlılığı artıran ve ithalat faturasını yükselten doğalgaz, ithal kömür ve petrol ürünlerine değil, başta güneş ve rüzgâr olmak üzere yerli üretim ekipmanlarla yenilenebilir kaynaklara verilmelidir. Su havzaları koruma altına alınarak hidroelektrik santrallerin elektrik üretimine istikrar kazandırmalıdır. Yenilenebilir Enerji Kaynaklarını Destekleme Mekanizması (YEKDEM) kapsamında mevcut devam eden döviz endeksli uygulamalara derhal son verilmelidir. Sanayide, tarımda, ulaşımda ve binalarda enerji verimliliğini sağlamaya dönük teşvik ve adımlar hızla atılmalıdır.”