Geçtiğimiz hafta Salı günü bu köşede yer alan küçük bir pasajın ceremesini engelli vatandaşlarımız çekecek, ilgili kamu kurumu yemedi içmedi aynı hafta içinde faturayı kesti…
“Yazım” kışa döndü.
Maarif müdürlüğü ülkemize örnek olan projesini “örnek” bir karar ile yeni bir safhaya taşıdı…
180 derece ters istikamet.
Maarif müdurlüğü ülkemizde ender bir işe imza atarak, her yaştan engelli vatandaşa yönelik kurs açtı HEM bünyesinde, Kadıdağı Halk Eğitim Merkezi’ndeki usta öğreticiler sayesinde becerilerini geliştirmeye başladı 60 küsur engelli vatandaşımız…
Envai kurs ve beceri.
Kadıdağı’ndaydı kurs merkezi, veliler ulaşım sıkıntısını dile getirdiler, e kolay değil Kadıdağı’na gidip gelmek…
Maarif müdürlüğü örnek bir hassasiyet daha gösterdi, kurs merkezini velilerin isteği uyarınca şehir merkezine, Honsalar’a taşıdı, veliler mutlu, ögrenciler mutlu.
Tam gün eğitim, öğle yemeği…
Örnek kamu hizmeti.
Buraya kadar bin alkış…
Üstelik maarif müdürlüğü “asli” görevi değilken bu sorumluluğu yerine getirdi.
(Ben de söz konusu yazıda bunları yazdım zaten…
Maarife teşekkür ettim, “asli” sorumluluğu olan kurumları göreve davet ettim nezaketle.)
Konuyu yazmadan bir gün önce maarif müdürü ile görüştüm, derdi anlattım, gerekçeleri dinledim…
Yazıda eleştiri konusu ettiğim maarif müdürlüğü değil, aksine bu kurum çalışanlarına biri bin para teşekkür ettim, engellilerle ilgili asıl muhatap kamu kurumlarına “taş attım”.
(“Anlama kılavuzu” koymamam yazının kenarına eksiklik…
Kabul ediyorum kusurumu.)
Yazı yayımlandı…
Maarif müdürlüğü topyekun soluğu Honsalar’da aldı, velileri topladı, öğle yemeği verilmeyeceği, bütçe olmadığı, bu nedenle tam gün olan eğitimin yarım güne indirildiği kesin bir dille ifade edildi, laf arasında yazdığım yazıya ilişkin atıf nedeniyle, veliler söz konusu kararın sebebini yazıya yordular.
Usta ögreticiler ders saati ücreti aldıkları için…
Mağdur olacaklar ayrıyeten.
İhale üstüme kaldı…
Veliler veryansın.
Maarif müdürlüğü söz konusu tasarruf kararını belki önceden aldı ancak benim yazı ile aynı vakte denk gelince ve “atıf” yapılınca toplantıda ısrarla…
Kabahatli ben oldum.
Bu ağır yükü nasıl taşıyayım…
Vicdanı tüy siklet olanlar anlamaz.
Engelli vatandaşlarımızdan, velilerinden, usta öğreticilerden özür diliyorum…
Bundan sonra yazmayayım bu mevzuları iyisi mi, memleket toz pembe kalır bu sayede.
Salı günkü köşemde yer alan yazımı, daha iyi fikir vermesi için yeniden yayımlıyorum.
(İhtiyaçtan 2. Baskı)
Engelli okulunda asansör yok
Milli Eğitim Müdürlüğü Kadıdağı Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü, Honsalar Mahallesi Gökdere muhitindeki binaya taşındı…
Her yaştan engelli vatandaşa eğitim veriliyor.
Emek veren öğretmenlere can feda…
Kıymetleri ölçülmez.
Katlı bir bina…
Asansör yok.
Tekerlekli sandalyeli engelli öğrencilerin üst kata çıkmaları mümkün değil…
Alt katta mahsurlar.
Milli Eğitim Müdürlüğü elinden geldiğince engelli vatandaşlara bu hizmeti veriyor…
Eksik ya da fazla.
Engelli sorunlarından birinci derecede sorumlu olan kamu kurumları ne yapıyor peki?…
Asansörü kim yapacak?
Gol 10 numara,
sonuç 10 numara
Sahaya konulan futbol kalitesinden çok maç bitimindeki tabelanın kayda değer olduğu haftalara girmiş bulunmaktayız, havada karada nerede bulursak bulalım 3 puanı öpüp başımıza koyalım…
Yürüyün çocuklar, kim tutar sizi.
Kırşehir Belediyespor karşısında “çorak” futbola karşın “vaha” tanıtımlarına yakışan “jenerik” gol…
Aynı kulvardaki rakipten alınan 6 puan.
Ceza alanı dışından, sol ayak “üstü-iç” karışık, City’li “Kevin De Bruyne”vari plase vuruş 10 forma numaralı Metincan’dan…
“Cicigol”.
“Efektif” futbol oynuyor GMG Kastamonuspor…
İlk 45 dakikanın son “5” dakikasına sıkışan toplam 3 gol pozisyonundan biri yetti maçı almasına, geriye kalan 85 dakika boyunca oyunu kendi yarı alanında kabul etti, konuk takım karşısında kontratak futbolu oynadı.
Kazanan taktik…
Doğru taktik.
Olağanüstü kongre belirler yolculuğun rotasını…
Güçlü yönetim 1. Lig’in kapısını açar.
MUSTAFA AFACAN