Mine Akçakoca Özgür
“Ah, kimselerin vakti yok
Durup ince şeyleri anlamaya
Kalın fırçalarını kullanarak geçiyorlar
Evler, çocuklar, mezarlar çizerek dünyaya”
Gülten Akın’ın bu dizeleri düşüyor aklıma.
Süregelen savaşlar, açlık, yoksulluk; en çok da çocukları minik yüreğinden vuruyor.
Yetişkinlerin kavgası, savaşı ve her şeyi tüketme çılgınlığında bilinçsizce sürüklenmenin değil, erdemli olmanın baş tacı edildiği bir dünyada, umut toplamalı tüm çocuklar…
Televizyonda izlediğimiz, gazetelerde okuduğumuz, sosyal medyada rastladığımız üzücü olaylara duyarsız kalmamız olanaksız. Ancak çalışmak, çabalamak zorundayız. Üstelik yalnızca kendimiz için değil, gelecek nesiller ve tüm çocuklar için…
Daha iyi bir Dünya, daha güzel bir Türkiye ve refah seviyesi daha yüksek bir Kastamonu için ne yapabiliriz? En yakınımızdan, yani şehrimizden yola çıkarsak; Turizm, bu saklı kente umut olabilir mi?
Nadir, endemik bitkiler ile hayvanlar açısından çok zengin olan ormanları, kanyon, mağara, şelale ve yaylaları ile dört mevsim doğanın tüm renklerini ve dokusunu yaşayabileceğimiz Kastamonu’da; herkesin öncelikle kendi bahçesini işlemesi gerekiyor.
Saçları dağlarda savrulurken, ayaklarına dalgalar vuran beldede; yeşilin arasından süzülen yollardan ulaşılıyor, denize.
Mavinin her tonunu barındıran Karadeniz, ufuk çizgisiyle birleştiği yerde sonsuzluğu çağrıştırıyor. Serin sularıyla yüzenlere özgürlüğü hissettiren deniz, içinde sakladığı, barındırdığı canlılarla kocaman bir dünya.
Yaşamın can damarı, doğanın olmazsa olmazı su, yurdumuzun kıyılarında mavi bir şerit gibi uzanıyor.
Cide, Doğanyurt, İnebolu, Abana, Bozkurt ve Çatalzeytin ilçelerinde doğal plaj, liman ve dalış alanları bulunuyor.
Gideros koyu çarpıcı güzelliğinin yanı sıra arkeolojik sit alanı olmasıyla, İnebolu ise plajlarıyla olduğu kadar, aşı boyalı evleriyle renklenen kendine özgü iki bin yıllık kent kültürüne sahip yapısıyla dikkat çekiyor.
Ilgaz ve Küre Dağları milli parkları, kış ve yaz sporları olanağı sunuyor. Antik dönemde Olgassys olarak adlandırılan Ilgaz Dağı ile ilgili Amasyalı coğrafyacı Strabon, dağın her tarafının Paflagonyalılar’a ait tapınaklarla dolu olduğundan söz ediyor.
Bitki zenginliği bakımından Türkiye’de yetişen 9250 türün 1/10’u Ilgaz Dağı’nda yer alırken, yaban hayatı açısından da önemli türleri barındırıyor. Uzun süre karla kaplı olan Ilgaz Dağı’nda, kışın kayak sporu yapılabildiği gibi, bahar ve yaz aylarında da doğa yürüyüşleri düzenleniyor.
Kastamonu – Bartın Küre Dağları Milli Parkı, Dünya Doğa’yı Koruma Vakfı tarafından Avrupa’da korunması gereken en sıcak 20 nokta arasında gösteriliyor.
Çevresinde delişmen rüzgarların dolaştığı Valla, Horma kanyonları ve Ilgarini mağarası Kastamonu’nun el değmemiş doğasını keşfe davet ediyor.
Sonbaharın dolu dizgin havası, kenti renkten renge sürüklerken, ahşap evlerin üstünü kapatan kiremitler bile ışıldıyor. Ahşap konaklara sinmiş ağaç kokusunu, geçmişten süzülen anıların izlerini taşıyan, büyük ailelerin tadını duyumsatan Kastamonu’da kent dokusu da öne çıkıyor.
Kastamonulu anaların, bacıların Kurtuluş Savaşı’ndaki destanlaşan öyküsünü anımsıyorum. İnebolu’dan cephane taşıyan kahraman kadınlar, barış zamanında ise el dokumaları, taş baskılar, yazmalar, çarşaf bağları ile emekleri ve yürekleri ile üretime katılmışlar.
Kastamonu; neolitik dönemden günümüze farklı medeniyetler ve devletlere ev sahipliği yapmış zengin tarihi geçmişi olan bir şehir.
Kasaba Köyü Mahmut Bey Camii, UNESCO Dünya Miras Listesi’ne girmesiyle dikkat çekerken, Selçuklu, Çobanoğulları (Atabeyler), Candaroğulları ve Osmanlı dönemlerine ait pek çok cami, mescit ve külliye yer alıyor. Tüm bunlar, şehrin inanç turizmi yönüyle zengin bir potansiyelinin olmasını sağlıyor.
Medreseleri, camileri, külliyeleri ve konakları ile Kastamonu, 135 km sahilinin yanı sıra doğa sporları, kültür ve din turizmi açısından bütünsel bir turizm potansiyeline sahip.
Bağrından sular akan ve hala su değirmenlerinde buğday öğütülen otantik ilçeleriyle, beş bin yılın anılarını biriktirmiş Kastamonu ile ilgili söyleyecek çok söz var.
Yaşlı ama yorgun değil bu kent. Göz ucuyla bakıp geçmek, soluk soluğa gezmek haksızlık olur.
Kastamonu’nun her noktasında; birbirinden farklı, rengârenk bir yaşam, konuklarını bekliyor.