Bunu “z kuşağı” yapıyor olamaz. Çünkü, bu kuşak siyasi yönetime, teknoloji yönetimine tam anlamıyla egemen değil. Kültür ve sanat zevklerinin de anlatacağım olaylardaki kadar etkileneceklerini hiç sanmıyorum. Torunum, “z kuşağı”. Onun ve tanıyabildiği arkadaşlarının daha zevklerinin sahibi, sağlam güzellik, estetik anlayışına sahip olduklarını görüyor ve mutlu oluyorum. Evet, sürekli değişimden yanalar, olağanüstülüklerden, kurgu filmlerinden hoşlanıyorlar ama doğallığa, gerçekliğe daha bağlılar, saygılılar. Cep telefonu ve tabletlerinde çektikleri portreler üzerinde oynayıp garip hareketler yaptırıp insanları güldürebiliyorlar. Zayıfı şişman, şişmanı zayıf, yaşlıyı genç, genci yaşlı gösterebiliyorlar. Bu mizah anlayışı kalıcı değil geçici. Bir süre sonra, o moda şov geride kalıyor.
Teknoloji onların elinde oyuncak. Yapay zekânın getirdikleri, sanal sanat, hologramla dünyanın öteki ucuna gitme, telekonferans toplantıları, her şey güzel. Babaannelerini, dedelerini oturdukları yerden New York’a götürüp gezdirebiliyorlar. Bu daha da güzel. Gelelim asıl konuya.
Eskiden, söz gelimi geçen yıl azdı. Son altı ayda, 2022’de diyebiliriz ekrandaki yerli dizilerin neredeyse tamamında ve reklam filmlerinde büyük bir değişim gözümüze çarpıyor. Kadın oyuncuların tamamında, erkek oyuncuların ise çoğunda “porselen makyaj” denen bir sistem uygulanmakta. Yüzdeki bütün çizgiler yok edilmekte, parlayan cilalı ciltler göze batmakta. Mimiklerin tamamı neredeyse yok olmuş. Ekranda sadece oyuncuların ağızları oynuyor, gözleri açıp kapanıyor. Kız oyuncuların çoğu birbirine benziyor. Erkekler, sakalları dolayısıyla porselen makyajdan bir dereceye kadar kendilerini kurtarıyorlar. 60 yaşında, torun sahibi bir kadını, 18’lik ciltle ekranda gördüğümüzde, ben sıkılıyorum. Doğa ve doğal olan her şey daha güzel görünüyor gözüme. “Z kuşağı”nın da komedi ve kurgu filmler dışında böyle düşündüğünü görüyorum. Çünkü, onlar bizden daha akıllılar. Dünya, genel ağla avuçlarının içinde.
Porselen makyajın uzantısı yazılı basına da başka şekilde yansıyor. Çekilen fotoğraflar basılmadan önce foto-şop denilen teknikle yeniden yoğruluyor. Özellikle kadınların yüzleri güzelleştiriliyor, boyları uzatılıyor, kiloları azaltılıyor. Erkeklerin ise göbekleri, kaşla göz arasında düzleşiyor, kas ekleniyor.Yine kadınların kol ve bacaklarındakiselilütleri yok ediliyor.
Yazılı basına fotoğraf hazırlanırken filtre uygulaması da fotoshop gibi. Sosyal medyada, fotoğraf paylaşanların çok sık uyguladıkları bir yol. Cep telefonunuzda fotoğrafa filtre uygulayıp kendinizi ve yanınızdaki kişiyi 20 yıl öncesine götürebliyorsunuz. “Sahnedeki şarkıcı, cep telefonundan resimlerini çekenleri uyarıyor: “Filtresiz resim istemiyorum. Bilesiniz.”
Artık ünlü oyuncuların iki şeklini yayımlayan, az sayıda magazin yazısına da rastlıyoruz. Makyajlı hâli, makyajsız hâli. İki resmin arasında Ağrı Dağı-Everest Dağı farkı var.
TV’deki barbi bebek görünümlü kadın oyuncular, gecekondu mahallelerinde de boy gösteriyorlar artık. Yerli dizi izlemeyi terk edip çoğu zaman TRT Müzik kanalında ve Ilıcalı’nn yarışma programlarındayız çoğu zaman.
Yalancı dünya teknolojisi tarihî dizilere de sirayet etmiş. Özellikle kıyafetler gerçeklikten çok uzaklıkta. Osmanlı’nın, Selçuklu’nun kullandığı kıyafetlerden bir bölümü çok şükür günümüze ulaşmış. Bu hepsi yeni dikilmiş, sentetik kumaşlardan, derilerden üretilmişdefile elbiseli Osmanlı Beyliği yönetici, memur ve askerleri de gerçeklikten çok uzakta intibası verdiklerinden tarihî dizileri izlemeyi de bıraktık. Yapımcıların; “İyi ama bizim hem tarihçi hem de giyim uzmanı, üniversitelerde görevli danışmanlarımız var. Onların tavsiyelerini uyguluyoruz. Dünyadaki savaş filmleri teknolojisini izliyoruz. Herkes filmlerimize bayılıyor. Birçok ülkeye satıyoruz. İzlenme rekorları kırıyoruz.” Doğrudur. Söylediklerine hiçbir itirazım yok. Hayırlı kazanç ve daha çok izleyici diliyorum Allah’tan. Tarihi gençlere sevdiriyorlar. Teşekkürler… Ancak, ben yine söylüyorum. Bu sentetik kumaşlı,derili merasim üniformalı Kayı/Osmanlı Beyliği halkını dijital, sanal, gerçek dışı buluyorum. Bu da keyfimi kaçırıyor. Dizi izleme zevkime limon sıkıyor…Eleştirenlere hep söylediğiniz gibi yapıyorum; “Kanal değiştiriyorum!…”
NAİL TAN