“Aynaya bakmalı, kendimizle yüzleşmeliyiz”
Kastamonu Üniversitesi, İl Sağlık Müdürlüğü, İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü ile 26. Bölge Kastamonu Ecza Odası tarafından ilki düzenlenen “Afetlerde Sağlık Hizmetleri Sempozyumu”nda konuşan Belediye Başkanı Galip Vidinlioğlu, çarpıcı ifadeler içeren konuşmasında, Bozkurt’ta yaşanan sel felaketinin afet değil tedbirsizlik olduğunu vurguladı.
Vidinlioğlu, “İnsanoğlu kendisini mutlaka çek etmeli. ‘Ben nerede hata yapıyorum da bütün bunlar oluyor’ diye sorgulaması lazım. Ecdat bin yıl önce demiş ki, ‘Suya yakın durmayın, yerleşim yerlerinizi ona göre ayarlayın…’ Biz inadına suyun dibine evlerimizi kurmuşuz. Başımıza gelen olaydan sonra bunun adına afet diyoruz, bunun adı afet değil aslında bunun adı tedbirsizlik. […) Bu konuda mutlaka aynaya bakmalıyız ve kendimizle yüzleşmeliyiz” dedi.
Kastamonu Üniversitesi, İl Sağlık Müdürlüğü, İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü ile 26. Bölge Kastamonu Ecza Odası tarafından ilki düzenlenen “Afetlerde Sağlık Hizmetleri Sempozyumu” (ASAS) dün Kastamonu Üniversitesi Bilgehan Bilgili Merkez Kütüphanesi’nde gerçekleştirildi.
Sempozyumun birinci Oturumunda triaj nedir, UMKE nedir, afetlerde teknolojinin rolü nedir konuları, ikinci oturumunda da afetlerde ilaç yönetimi, hastane, afet ve acil durum planı, afetlerde acil servis yönetimi konuları ele alındı.
Düzenlenen sempozyum kapsamında Bilgehan Bilgili Merkez Kütüphanesi girişine resim sergisi ve bahçeye de Kastamonu İl Sağlık Müdürlüğü, Kastamonu İl AFET VE Acil Durum Müdürlüğü, UMKE’ye ait stantlar açıldı, katılımcılara uygulamalı bilgi verildi, açıklamalarda bulunuldu.
Sempozyuma; Vali Avni Çakır, Rektör Prof. Dr. Ahmet Hamdi Topal, Belediye Başkanı Opr. Dr. Rahmi Galip Vidinlioğlu, İl Sağlık Müdürü Dr. Yüksek Kutlu, AFAD İl Müdürü Ekrem Küçükbayram, KEAH Başhekimi Prof. Dr. Zafer Ergül, 26. Bölge Kastamonu Ecza Odası Başkanı Şule Tüfekçi, Türk Eczacılar Birliği 2. Başkanı İhsan Orkun Yılmaz, çeşitli kurum müdür ve amirleri ile öğrenciler katıldı.
Yüksel Kutlu
İl Sağlık Müdürü Dr. Yüksek Kutlusempozyumda yaptığı açılış konuşmasında, Türkiye’nin doğal afetler konusunda coğrafi ve jeolojik olarak risk altında olduğunu işaret ederek şunları söyledi:
“1999 depremi acil yardım ve afetler konusunda bir dönüm noktası oldu. Devlette AFAD gibi kurumların kurulmasıafet ve acil durumlar karşısında güçlenmemizi sağladı. Küresel iklim değişikliğinin doğal afetler üzerinde etkisi ülkemizde ve dünyamızda görülmekte. Kastamonu özelinde düşünecek olursak Kastamonu ili deprem açısından Kuzey Anadolu Fay Hattı bölgesi içerisindedir. 1943 yılında Tosya’da büyük bir deprem meydana geldi ve 4 bine yakın can kaybına neden oldu. Sel, heyelan da zaten malum. 11 Ağustos 2021 Bozkurt sel felaketi yaşadık ve Sinop ve Bartın da ciddi oranda etkilendi. Burada son 65 yıldır en büyük sel felaketi yaşandı. Toplamda 83 vatandaşımız, Kastamonu’da ise 72 vatandaşımız hayatını kaybetti. Hayatını kaybedenlere rahmet diliyorum. İlimizin yüzde 70’i orman olan bir bölge ve orman yangınları açısından da riskli bir bölge. Bu konuda bir dezavantajımız var. Malum coğrafya şartlarımız, yerleşim yerlerimizin fazla olması, kırsal yerleşim yerinin merkeze uzak olması, zorlu kış şartlarının son birkaç yıldır büyük oranda ulaşımı engellemesi ve hastalara ulaşma açısından da AFAD İL Müdürlüğümüz, UMKE ekiplerimiz ile büyük bir mesai harcamaktayız. Özelinde bu duruma bakarsak Bozkurt sel felaketi benim 20 yıllık meslek hayatımda gördüğüm en büyük acil ve sağlık hizmetleri açısından yaşadığım felaketti. Burada birçok tecrübe kazandık; AFAD olarak, sağlık olarak, il ve ülke olarak. Bakanlarımız oradaydı, ilk günden son güne kadar biz ve ildeki bütün yöneticiler oradaydı. Bölgeye hatta ilk ulaşan ekiplerimiz arasında UMKE ekipleri vardı. Alt yapı bitmiş ve her yeri su basmıştı, sağlık hizmeti verecek yer yoktu. Orada bir çözüm üretmemiz gerektiği için orada bir camide sağlık hizmeti verdik. Daha sonra ikinci gün hastanede hizmet vermeye başladık. Bakanlığımızın gönderdiği araç gereçleri, laboratuvarları, röntgenlerin hepsini hizmete sunduk. Oradaki sıkıntımız sağlık personelimiz de bir afetzede olmuştu. Onların psikolojisi bozuktu. Diğer illerimizdeki UMKE ve sağlık ekiplerimiz bu yüzden orada görev aldı. UMKE ekiplerimiz tarama hizmetleri, arama- kurtarma hizmetleri verdi hatta kırsalda ulaşamadığımız vatandaş kalmasın diye köylere de gittiler. Yaklaşık 2 bin 500 kişilik bir sağlık taraması yaptılar. Hastaneleri hızlı bir biçimde ayağa kaldırdık ve bu sefer de hizmetlerin online bir biçimde yürümesini sağladık. Toplamda Kastamonu İl Sağlık Müdürlüğü olarak 178 personelimizi oraya gönderdik. İl dışından 112 ve UMKE olarak da 429 personelimiz geldi. Genel müdürlerimiz, koordinatörlerimiz de buraya geldi. Çevre sağlığı ve bulaşıcı çocuk hastalıklarından da ekipler buraya gelerek sahada incelemede bulundular. Sağlık hizmetlerini rayına oturduktan sonra bulaşıcı hastalıklar konusu üzerinde çok durduk. Çünkü afetler bulaşıcı hastalıkların için büyük bir risk oluşturmaktadır. Büyük gayret ve özveriyle bu olaylardan fazla etkilenmeden kurtulduk. Şu anki sempozyumda ise afet konusunda bir farkındalık oluşturmak ve bilgi tecrübeyi aktarmak yegane amacımızdır.”
Galip Vidinlioğlu
Belediye Başkanı Rahmi Galip Vidinlioğlu sempozyumdaki afet konusunun önemine dikkat çekerek, çarpıcı ifadeler kullandığı konuşmasında şunları söyledi:
“Hemen hemen hepimizin eksik kaldığı, elimizin ayağına dolaştığı, ne yapacağımızı bir türlü kestiremediğimiz afet durumlarında ne tarz davranacağımızı hesap edemediğimiz bir konu bu. Dolayısıyla bu seminerin çok faydalı olacağını umuyorum.
Afet dediğiniz zaman bunun içine hemen hemen her şey giriyor. Bazıları zaten gözümüzün içine baka bak ben geliyorum diye, bize ufak ufak sinyaller veriyor. Ama bazen de gerçekten hiç ummadığımız anda karşımıza çıkıyor. İki buçuk yıldır boğuştuğumuz Covid-19, hayatımızdan da yavaş yavaş izleri kaybolurken ve hayatın normal seyrine döndüğü şu günlerde hemen yeni duruma da adapte olduk.
İnsanoğlu kendisini mutlaka çek etmeli. Ben nerede hata yapıyorum da bütün bunlar oluyor diye sorgulaması lazım. Ecdat bin yıl önce demiş ki ‘Suya yakın durmayın, yerleşim yerlerinizi ona göre ayarlayın.’ biz inadına suyun dibine evlerimizi kurmuşuz. Başımıza gelen olaydan sonra bunun adına afet diyoruz, bunun adı afet değil aslında bunun adı tedbirsizlik. Çünkü biz kendimiz yapıyoruz ve insanoğlu kadar da dünyevi hırsları çok olan bir başka canlı da yoktur. Bozkurt’ta bir sürü şehit verdik, o gün orada kayıpların arkasından ağlayan çok sayıda insanımız vardı. Bazen yüzüne diyemediğimiz şeyleri içimizden de geçirmedik değil.
Bazı şeyleri çok net ifade etsek, belki de çoğu şeyin önüne geçeceğiz. Bir düşünsenize, gençsiniz, ama herkes, ‘Ben nasıl rahat yaşayabilirim?’ sorusunu öncelik sırasına koyuyor. Halbuki hayatın kolay yaşanılırlığından ve bu acının yaşanılırlığından öncelik sıramız, biz yaptığımız işlerde çok çok iyi olmalıyızı hesap etmemiz lazım, gerisi zaten bir şekilde geliyor.
O afetten bir süre önce, ‘Ben torunuma iki tane daire bıraktım, geleceği ile ilgili ona şunları hazırladım.’ diyen dede, nine birkaç gün sonra torununa geleceğini değil de mezar yerini hazırlamış. Bu konuda mutlaka aynaya bakmalıyız ve kendimizle yüzleşmeliyiz.”
İlimizin deprem kuşağında olduğunu hatırlatan Vidinlioğlu, şöyle devam etti:
“Depremi şu anki teknoloji ile çok yakinen takip edebilme şansımız yok ama diğerlerinin hepsi ile ilgili bir takım öngörülerde bulunabiliriz. Geçen sene yaşadığımız sel felaketi, hemen ondan önce yaşadığımız çok büyük bir yangın felaketimiz vardı, çok büyük bir alan. Olaya sadece orman yangını gözü ile bakmamak lazım, oradaki çevre dengesi bozuluyor ve bir sürü canlı yok olup gidiyor. Dengeyi bozuyorsunuz, bir dikkatsizlik orayı hemen tutuşturuveriyor. Bunların hepsi önlenebilir şeyler.
Sağlık ordusu hem pandemi ile hem de Bozkurt’ta yaşanan felakette futboldaki bir tabirle aynı tekmeye kafa atar gibiydi. Hepsine teşekkür ediyorum, hepimiz kendilerine minnettarız. Biz de Kastamonu Belediyesi olarak, ben de sağlıkçı olmam sebebiyle her iki konuda da çoğu yerden başarılı olduğumuzu düşünüyorum, elbette ki bunun takdirini sizler vereceksiniz. Fakat pandemi de özellikle Türkiye’de vakanın görülmesi 11 Mart iken biz 26 Şubat’ta sahadaydık. Hem dezenfeksiyon anlamında hem de sosyal belediye anlayışında zabıtayı, yaşlı bakımı konusunda çok başarılı olduğumuzu söyleyebilirim. Özellikle Bozkurt’ta sel felaketinden sonra orada bir salgın hastalık olmaması ihtimal dışıydı. Fakat çok şükür, o konuda hem sinekler, hem kemirgenler, hem de böcekler için 3 farklı ilaçla sadece Bozkurt’ta değil her tarafta bu ilaçlama çalışmalarıyla, Ağustos’un ortasında bir kişi bile salgın hastalığa maruz kalmadan dönemi atlattık. Belediyemiz çalışanlarına da çok teşekkür ediyorum. 150 kişi ve 25 tane iş makinesi ile sahadaydık. Tekrar sağlık ordumuza özellikle parantez açıp teşekkür ediyorum.”
Avni Çakır
Vali Avni Çakır ise konuşmasında, Bozkurt’taki süreçte en tepeden, en aşağıdaki vatandaşa kadar herkesin sahada olduğunu belirtti ve şunları söyledi:
“Kim vali, kim kaymakam, kim bakan, kim milletvekili, kim şoför, kim operatör hiç fark etmeyecek şekilde hepimizin kıyafeti aynıydı. Her gün sabah 8 buçukta mesaiye başladık, gece 1-2’ye kadar yoğun çaba gösterdik. Böylesi büyük bir afeti 22 gün gibi kısa bir sürede hayatı normale döndürerek, ortadan kaldırdık. Önlenseydi, bu çalışma olmasaydı daha iyiydi, giden canın hiçbir karşılığı ölçülemez.
Depremi önlemeniz mümkün, sağlıklı yapı yapabilirsiniz ama afeti önleyemezsiniz. Dünya’da afetlerin özellikle ülkemiz de sahil yapılaşması buraya çok benziyor. Yaşadığımız boyut, 530 yıldır yaşanmayan derecede olunca da alınan tedbirlerin birçoğu da yetersiz kalıyor. Ama bu afetten devlet olarak çok büyük tecrübeler çıkardık. Afetlere müdahale konusundaki tüm yapılanmamızı yeniden gözden geçirdik, hem orman yangınlarında hem de bu Kastamonu Bozkurt sel felaketinde dere kenarlarının yapılaşmasından, yıllık kontrollerden vs. yasal birtakım çalışmalar başladı. Aynı hatayı bir daha yaparsak bu hatadan ders almamış sayılırız fakat ders alırsak da uzun vadede toplumumuza faydası olacak. Bu konuda toplumsal, siyasi farkındalığımız artmış olacak.
Bu gördüğümüz sel afetiydi, salgın hastalıkla, depremle, heyelanla, orman yangını ile açlıkla, susuzlukla farklı varyasyonlarla afet karşımıza gelebilir. Bu anlarda siz organize bir şekilde müdahale ederseniz, ülkenizi, insanınızı, ekonominizi en az zararla atlatırsınız. Bu konuda organizasyonunuz, iş gücünüz, bilgilenmeniz, gönüllü ordunuz yetersiz kalırsa afetlerin sizlere etkileri çok daha derin olur. O yüzden bu semineri sonuna kadar dinlemenizi ben şahsen sizden özellikle istiyorum ve çalıştay sonrasında içinizden inşallah gönüllü arkadaşlar çıkar, sizler bizlere çok büyük güçsünüz. Ben daha önce gönüllülere teşekkür ederken onlara şunu söyledim; başta ben kendim olmak üzere, biz devletin görevlileriyiz, ben o yardıma gitmezsem suç işlerim ama AFAD gönüllüleri, hiçbir baskı olmadan tamamen insana yardım etmek güdüsüyle oraya koştular. Sizler de, inşallah ihtiyaç kalmaz, ama ihtiyaç kalırsa oradaki arkadaşlarınızla beraber, atıyorum 20 kişilik Kastamonu Üniversitesi İşletme Fakültesi hazır bilirsek biz de sizin tamamınızın bu konuda çok güzel faaliyetlerde bulunmanıza, bize destek vermenize imkan vermek isteriz. Hepinize başarılar diliyorum. Bu süreçte emeği geçen tüm kamu kurumlarımıza, STK’larımıza teşekkür ediyorum.”
Cengiz MUHZİROĞLU