1990’lı yıllarda yapımına başlanan, ancak bir türlü bitirilemeyen; depreme dayanıksız raporu verildikten sonra akıbeti belirsiz hale gelen ve alanı Milli Eğitim’e devredilmiş durumdaki Gazi Üniversitesi Kastamonu Eğitim Fakültesi binası, “Vicdan bekçisi” bir sorumluluk abidesine teslim…
Kimsenin arayıp sormadığı, ne olacak burası demediği fakülte binası inşaatında temel atımından itibaren çalışıp emekli olan ve emekli olmasına rağmen bir kuruş para almadan hırsızlara karşı vicdan bekçiliğini yapan Yolkonak Yukarı Yuva Köyünden Mehmet Demircioğlu ile ilgilenilmeyen binanın ve gerçekten ilginç ve örnek hikayesini konuştuk.
– Mehmet Bey, kendinin ve buranın durumunu özetler misiniz?
M.D: 60 yaşındayım. Bende dert çok. Yolkonak Yukarı Yuva Köyündenim. Bu gördüğünüz fakültenin inşaatı burada başladığında ben de işçi olarak çalışmaya başladım. Burası yapılırken köylerimiz değerlenir diye civar köyler olarak çok sevindik. Süt satarız, yumurta satarız, tarlalarımız değerlenir diye düşündük. Düşündüğümüz gibi olmadı. Bidonlarla inşaata su taşıdık. Ben bu inşaatın bekçiliğini yaptım. 2014 yılında da bu inşaatın bekçisi olarak emekli oldum. Emekli oldum olmasına da inşaatı teslim edeceğim müteahhidi bulamıyorum. Ne arayan var, ne de soran. Bu zamana kadar kimse gelip de burada ne oluyor, ne gidiyor demedi.
– Nasıl olsa emekli olmuşsunuz. Bırakıp dönseydiniz köyünüze?
M.D: Nasıl döneyim? Bu binanın içinde işe yarayan çok malzeme var. Ben gidersem bir hafta içinde hırsızlar burayı tertemiz ederler. Burası olmasaydı ben emekli olamazdım. O yüzden vicdanım bırakıp gitmeme el vermiyor.
– Üniversiteden bir yetkili gelip hiç sormadı mı buranın durumunu?
M.D: Soran yok. Üniversite Milli Eğitim Müdürlüğü’ne devretmiş buranın alanını. Milli Eğitim Müdürlüğü’ne devredildiğini duyunca binayı bende teslim etmek için sevinerek müdürlüğe gittim. Müdürlük binayı değil de alanı devraldıklarını, söylediler. Bu lafları duyunca bu binanın yine benim başıma kaldığını anladım. “Ulan, etın ölümü arpadan olsun. Bekle bakalım” diye deli gönlüme teselli ettim.
– Buranın müteahhidi kim?
M.D: Bahadır Ersagün Evci. Uzun zamandır ulaşamıyorum. İki senedir para da göndermiyor. Burası benim üzerime kaldı.
– Gazi Üniversitesinden size bu bina miras kaldı yani?
M.D: Hem de babamdan miras gibi. Gözüm gibi bakıyorum.
– Buraya çok alışmış olmalısınız?
M.D: Doğru. Emekli olana kadar buraya çok alıştım. Ama artık çok bıktım. Benim burada sonum ne olacak diye düşünüyorum.
– Nasıl vakit geçiyorsunuz burada tek başına?
M.D: Kadim dostum Ertan Usta sağ olsun beni yalnız bırakmıyor. Bir ihtiyacım olduğunda onu arıyorum. Şeherden bana ihtiyaçlarımı alıp getiriyor. Arada bir mangal yakıyoruz.
– Radyonuz da başucunuzda?
M.D: Radyo da olmasa adam burada kafayı bozar. Radyoda haberleri dinliyorum. Şarkılar türküler dinliyorum. Kurda kuşu yaban hayvanlarına karşı bir de tüfeğim var.
– Peki buranın durumu ile ilgili bu zamana kadar Vali, Belediye Başkanı, milletvekilleri ya da her hangi bir yetkili gelip de buranın durumu hakkında size bir şey sordular mı?
M.D: 8 yıldır buraya gelip de bana buranın hali nedir, burada ne yapılıyor diye soran hiç kimse çıkmadı. Bu yapılan koca bina kendiliğinden çürüyüp gitti. Çürüyen bu binanın içinde milyarlarca liralık malzeme var. Hırsızlar çalmasın diye bu enkazı bekliyorum. Ben burada olmasam hırsızlar burayı çoktan talan edip bitirirlerdi.
– Hırsızlarla karşılaştınız mı?
M.D: Çok karşılaştım. Buranın etrafı ormanlık, kafa çekmeye gelenler oluyor. Birisi var mı? Yok mu? Diye önce bina camlarına taş atıyorlar. Ben dışarı çıkınca kaçıp gidiyorlar.
– Camların çoğu kırılmış?
M.D: Evet hep hırsızlar kırdı.
– Buradan kurtulmanın, tahliye olmanın yolu yok mu?
M.D: Buradan kurtulmak için müteahide noterden yeni bir ihbar mektubu çektim. Şimdi onun cevabını bekliyorum. Müteahhit 2014 yılında benim çıkışımı yapmış. Beni burada tutmak için ara sıra 200-300 lira para yatırdı. Daha sonra para yatırmayı da kesti.
– Size hiç izin de yok anlaşılan?
M.D: Kim izin verecek. İzin alacak insan yokki izin alayım. Kadim dostum Ertan Demirhan’la geçen yıl Ankara’ya gittim. Ölmeden bir kere Anıtkabir’i gördüm.
– Siz burayı bırakıp gitseniz ne olur?
M.D: Ne olur, darmadağın olur. Ben çeker giderim ama dediğim gibi vicdanım el vermiyor. Talan edilmesin diye bırakıp gidemiyorum. Bu binanın bir odasında çayımı demliyorum. Odunumu köyden getirip sobamda yakıyorum. Başka ne yapayım? Tek derdim, buranın sahipsiz kalmaması. Onun için bir türlü bırakıp gidemiyorum. Ya benim hakkımı versinler ya da buradan beni kurtarsınlar.
•••
Milli Eğitim Müdürlüğü’ne devredilen 212 dönümlük alanın üzerinde yapımı yarım kalan Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi binası göz göre göre çürütülmüş. 2014 yılında binanın bekçiliğinden emekli olmasına rağmen bu görevi karşılıksız yapmaya ve içinde bulunan malzemeleri hırsızlara karşı korumaya devam eden Mehmet Demircioğlu, sorumluluktan kurtulmak için inşaatı yapan müteahhit firmaya noter kanalıyla ihbar mektubu göndermiş. Şimdi umutla cevabın gelmesini bekliyor. Halime Çavuş heykeli ve Demircioğlu’nun nöbet tuttuğu binanın akıbeti ise merak konusu olmaya devam edecek gibi gözüküyor.
TURGUT YILMAZ