Avrupa’nın en prestijli müze ödülünü bu yıl Bayburt’un Beşpınar Köyü’deki “Kenan Yavuz Etnografya Müzesi” kazandı, iş insanı Kenan Yavuz’un 15 bin metrekare alana 10 yıldır ektiği “kültür” tohumu meyvesini tüm dünyaya vermiş oldu, ülkece göğsümüz kabardı…
“Kastamonu Doğa ve Kültür Köyü” geldi aklıma.
İçlendim…
Kastamonu; “kırık dökük hayaller ardiyesi”.
(Bayburtlu iş insanı Kenan Yavuz doğup büyüdüğü Beşpınar Köyü’nde etnografya müzesi kurdu, kapsamında “çeşme, tandırlık, su değirmeni, seyir terası, mescit, kütüphane, sergi salonları, çay evi, salıncak ve oyun alanı, amfitiyatro, açık sergi alanı, aşhane, beziryağı değirmeni, gecekondu, geleneksel çarşı, leylek yuvası, konak, köy evi, köy meydanı, kuş evi, Loru han”, 15 bin metrekare alan, lütfen ziyaret edin www.kenanyavuzetnografyamüzesi.org adresini, gözlerinize inanamayacaksınız…
“Avrupa Konseyi” bünyesindeki Avrupa Müze Forumu’nun (EMF) düzenlediği EMYA’nın (European Museum of the Year Award) “Silletto” büyük ödülünün Kenan Yavuz Etnografya Müzesi’ne verilmesinin gerekçesi “Yerel halkın desteği ve katılımı ile birlikte gerçekleştirdiği kültürel çalışmalar, kırsal yaşam zenginliğini temel alarak sosyal ve ekonomik hayatın canlanmasında çok başarılı ve örnek projelere imza atmak, son yüzyılda dramatik sosyo-ekonomik dönüşümler nedeniyle yaşanan göç sorununu gündeme taşımak, yerel halkın yaşamını ve hikâyelerini kurumsal bir kimlik ile tanıtmak, bölgenin tarihi ve kültürel mirasını örneklendirerek dünyaya taşımak ve sosyo-ekonomik yaşamına katkı koymak” olarak açıklandı.
Dünya kültür birikimine ülkemizden katkı…
Onur duyduk.)
Ve vizyonu hep “buz” tutan Kastamonu’da, Vali Enis Yeter 2000’li yılların hemen başında, o dönem akranlarının fersah fersah önünde koşan bir “açık hava müzesi” yapımına girişti, 80 bin metrekare alan, “İnebolu evi, Tosya bağ evi, serender, Cide’den ahşap cami, Azdavay evi, Daday’dan ahır ve ağıl” gibi ilin her köşesinden kültür figürlerini içeren, ziyaretçileri lokantada ağırlayacak kapsamlı bir kültür projesi…
Vali Enis Yeter’in görevden ayrılması sonrasında proje öylece kaldı, yıllarca “ot bitti”, seneler sonra çözüm para getirecek kısımlarından “öğretmenevi” çıkarmakla bir ölçüde sağlandı, kültür mekanları “harabe” olarak kaldı.
“Açık hava müzesi” olacaktı…
“Açık hava düğün mekanı” oldu.
(Devlet malı “tüyü bitmemiş yetim hakkı”…
“Açık hava müzesi” olmasından hadi eli yüzü yıkadık, bari “düğün dernek” kurulsun, özel sektör yahut vakıfların dönüp yüzüne bakmadıkları proje hiç yoksa bu sayede insan yüzü görsün.)
Vali Enis Yeter’in projesine sahip çıkabilseydik dünya çapında bir kültür mekanımız olacaktı…
Ödüller “hak getire”, kültür atlasının medarıiftiharı olacaktık.
Hakkı teslim edelim…
Başladık ama bitiremedik.
Şen ola Bayburt…
Kastamonu’dan selamlar.
(Yarın yine Bayburt’tan bir diğer şaheser olan “Baksı Müzesi” örneği etrafında aynayı Kastamonu’ya tutacağım…
“Kamu, yerel yönetim, vakıflar, dernekler” vesaire.
Bayburt’u kıskandım…
Örnek olsun Kastamonu’ya.)
MUSTAFA AFACAN