Vali İbrahim Bey’e milli mücadeleye ilişkin tüm sırlar bildirilmişti, Kuvayi Milliye karargahı ile şifreli haberleşiyordu, İstanbul Hükümeti mevzunun farkına vardı ve valiyi İstanbul’a çağırdı, vali tutuklanacağını bile bile yola koyuldu…
İstanbul Hükümeti’nin gönderdiği vali 1919 Eylül’ünde İnebolu’ya çıktı.
Hal böyle olunca…
Kuvayi Milliye karşı kartını masaya sürdü.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk Kastamonu’ya dirayetli bir komutan göndermesini istedi Ali Fuat Paşa’dan…
Albay Osman Bey “Kastamonu Bölge Komutanı” olarak 16 Eylül’de Kastamonu’ya girdi, yeni valiyi tutuklayacak ve Kastamonu’yu Kuvayi Milliye safına geçirecekti.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk telgraf başında Kastamonu’dan gelecek haberi bekliyordu…
Gün boyu bekledi.
Gün geceye döndü…
Ses yoktu Kastamonu’dan.
Nihayet 16 Eylül’ü 17 Eylül’e bağlayan saatlerde beklenen haber geldi, “Kastamonu ve Dolayları Komutanı” Albay Osman Bey Kastamonu telgrafhanesinden ilk telgrafı çekti Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e…
“Bugün Kastamonu’ya geldim. İstanbul Hükümeti’nin adamları, vali vekili ve jandarma komutanının oyunu ile evimde tutuklandım. Vatanseverlik örneği subaylarımızın yardımlarıyla şimdi kurtuldum. Ben de vali vekilini ve Jandarma Alay Komutanı’nı birlikte tutuklattım. Telgrafhaneyi işgal ettim. Buradaki durum önemlidir. Kongreden istirham ediyorum, buraya, aldığı bütün kararları ile ilgili bilgi vererek Sayın Kastamonu halkını aydınlatsın. Yeni valinin İnebolu’ya indiği haber alındı. Hakkında nasıl bir işlem yapılacaktır? Burada, vali vekili ve başkalarının tayini konusunda millî kongrenin bana yetki vermesini ve bu istirhamımla ilgili cevabı şu anda makine başında beklemekte olduğumu arz ederim.”
Gazi Mustafa Kemal Atatürk sordu…
“Şimdi orada duruma hakim misiniz? Ne kadar kuvvetiniz vardır? Orada ilin ileri gelenlerinden güvenilir kim vardır? Yeni tayin edilip İnebolu’ya geldiği haber alınan valinin adı nedir?”
Albay Osman Bey cevapladı…
“Halen ile hakim durumdayım. Her halde kongrenin bana yardımcı olması ve beni aydınlatması gerekir. Atanan valinin Konya valiliğinden emekli, çok eski bir zat olduğu söyleniyor. Adı Ali Rıza’dır. Kuvvetim iki yüz elli kişilik bir tabur ve dört tüfekli, bir ağır makineli bölüğünden ibarettir. Daha halk ile görüşülememiştir. İlin ileri gelenlerinden Defterdar Ferit Bey vardır.”
Gazi Mustafa Kemal garnizonun durumunu sordu…
“Jandarma Komutanı Emin Bey, yanımda ve benimle işbirliği yapmıştır. Merkezde jandarma sayısı otuz beş kadardır. Polis Müdürü Halil Bey de yanımda ve benimle işbirliği etmiştir. Polis sayısı kırktır. Piyade Tabur Komutanı Şerif Bey biraz budala olduğundan şimdilik tutuklanmıştır. Jandarma Tabur Komutanı Emin Bey, yüzbaşıdır. Defterdar Ferit Bey geldi, yanımdadır.”
Emin Bey’i sordu Gazi Mustafa Kemal Atatürk…
“1902 çıkışlı, Üsküplü Emin, tanırsınız. Ayrıca ellerinizden öpüyorlar.”
Gazi Mustafa Kemal Atatürk Emin Bey’i tanıdığı söyledi…
“Selanikli Mustafa Kemal”, “Üsküplü Emin”.
Her Balkan türküsü duyduğumuzda hislenmemiz bundandır…
Üsküplü Emin’in türküleri hala çınlıyor Kastamonu sokaklarında ve ilelebet çınlayacak.
16 Eylül 1919 gecesi Kuvayi Milliye safına geçti Kastamonu…
29 Ekim 1923’e giden yolun en önemli güzergahlarından biri haline geldi.
“Üsteğmen Şevket, Silahçı Yakup, Üsküplü Emin, Albay Osman Bey, Polis Müdürü Halil Bey, Defterdar Ferit Bey…”…
Adını sayamadığımız nice kahraman Kastamonu’nun özbeöz evladı oldular.
Bu yüzdendir ki…
Her Eylül ayı Kastamonu’da sonbahar değil ilkbahardır.
MUSTAFA AFACAN