Eylül ayının ortalarındayız ilimizde köylerde kazanlar kuruldu kuşburnu, erik, elma ve tabi ki üryani eriği (Ala Erik) gibi birçok doğal ürünün ateşle imtihanı başladı.
Üryani eriği şehrimizin Daday ilçesi merkez olmak üzere endemik bitkisidir. Taze olarak yenebildiği gibi pelverdesi, pestili, kompostosu ve hoşafı da yapılabilir ve raf ömrü gayet uzundur. Günümüzde “ikinci beyin” olarak anılan bağırsakların kadim dostudur.
Hele kurusu yok mu? Tek tek toplanıp soyulan(üryani adı buradan gelir),çam tahtalarda güneşin D vitamini ile yıkanan ve her gün tek tek çevrilerek yaklaşık 10 gün kadar el bebek gül bebek bakılan üryani eriği. Toprak ananın hiçbir meyvesi yoktur bu ilgiyi karşılıksız bıraksın. Bu üryani eriği de bu ilgiye karşılık müthiş bir sağlık verir. Nerden mi biliyoruz. Anlatalım
Kastamonu Üniversitesi Su Ürünleri FakültesiÖğretim elemanlarından Doç. Dr. Soner Bilen yönetiminde günümüzde model organizma olarak en tercih edilen balıklardan alabalıklar üzerinde yapılan bir araştırma ile ‘… Bu sonuçlar özellikle üryani eriğinin tümör oluşumunu engellemede etkinlik gösterebileceği kanaatine ek olarak çok iyi bir antiviral etkiye sahip olduğu kanısını oluşturmaktadır. Ayrıca anti TNF-& etkisiyle birlikte romatizmal hastalıkların tedavisinde de kullanılabilme potansiyelini ortaya koymaktadır. … aynı zamanda kansere karşı etkili bir destek ürün olduğu hususu belirlenmelidir.’
Yani ye üryaniyi tümör, romatizma, kansere karşı direncin artsın. Ben söylemiyorum,üniversite hocası söylüyor; dahası ispatlamış yayın yapmış. Bu araştırmaya kadar sadece bağırsaklara iyi geldiğini bilirdik.
Peki, bu ilk araştırmamı üryani eriği için? Değil işte 1936 yılında Mahir Öğütçü üryani eriğini masaya yatırmış ve 208 bin ağaç tespit etmiş, ağacını, hasadını, ürününü, hastalığını, iklimini hatta kimyasal terkibini ve Akdeniz adalarına, Mısır’a kadar ihraç edilişini bile belgelemiş. Mekânı cennet olsun.
Bu yıl Kastamonu Valimizin talimatı ile Daday Belediyemiz tarafından coğrafi işaret için başvurusu da yapıldı. İnşallah bu yılsonuna kadar coğrafi işareti alınmış olacak. Bu belgeler bu yayınlar varken üryani eriği konusunda elimiz çok sağlam maşallah.
Bu kadar değerli bir ürün elimizin altında iken yeterince kullanıyor muyuz? Evimizden eksik etmediğimiz bir ürün mü peki? Çocuklarımız zararlı kola ve gazlı içecekler yerine bu doğal ürünleri tercih ediyor mu? Bu soruya cevap vermeyelim, tadımız kaçmasın şimdi.
Bende bir Dadaylı olarak 3 yıl önce üryani eriği yetiştirmek için yola çıktım. 12 dönüm alanda 700 ağaç diktik sondaj ile su çıkarttık, kilometrelerce damlama sistemi döşedik, günlerce çalıştık ve geçen yıl bu günlerde bir tane üryani eriğim oldu. 700 ağaçta bir adet erik. Onun oluşumunu takip ettim, haftada iki üç kere ziyaretine gittim, hasta mı, değil mi? Hep yokladım. Sonra endişelenmeye başladım. Koca tarlada tek başına,ya biri koparırsa, yerse insanları geçtim doğal hava kuvvetleri var köyde: Kuşlar. Sürü halinde kol geziyorlar. Tamam onlarda rızkını alacak da,elimizdeki tek eriği de yedirirsek külli zararla kapatırız koca yılı. Uykularım kaçtı;“malın mı var derdin var” derler ya, tam o hesap… Ne de olsa üryani eriği bu! Bir tanesi bile çok değerli arkadaş. Baktım olmuyor bir akşamüstü koparttım yedim onu. Tam zamanıydı üstelik böylece ürünün tamamını da kurtarmış oldum.
Bu yıl ise Allah’a şükür işler yolunda gidiyor. Geçen hafta bir dalda iki tane gördüm. Daha var mı? Bakmadım bile.
Bir yılda rekolteyi yüzde yüz arttırmışım yeter bana. Daha fazlası açgözlülüğe girer.
Feza TİRYAKİ