Geçen hafta yayınlanan yazımızın dumanı henüz üzerinde…
“Bizi çalışmak kurtarır!” başlığıyla bir kez daha hatırlatmıştık:
“Moralimizi yüksek tutmalıyız…
Hâlâ yapabileceğimiz çok şey var…
Her biri başka bi tarafa ‘çekiştiren’ cılız projelerle ilerleyemeyiz.
Birilerinin hammadde tedarikçisi olmakla yetinemeyiz.
Önce elimizde, avucumuzda ne varsa kıymetini bileceğiz ve tüm zenginliklerimizi, dünya ölçeğinde kabul gören yeni değerlerle taçlandıracağız.
Nasıl mı?
Durumdan vazife çıkarmasını umduğumuz etkili, yetkili ‘bi usta’, ‘Kastamonu Sosyo-Eknomik Master Planı’nın hazırlanması sürecini başlatacak…
Kamu, aksiyoner görev anlayışını özümseyecek…
Üniversite, bilimsel bilgiyi üretip sahaya indirecek…
Ticaret ve sanayi odalarımız sürecin taşıyıcılığını üstlenecek…
Kooperatiflerimiz daha fazla inisiyatif alacak…
Seçilmişler, ‘Kastamonu’nun hizmetkârı’ olduklarının bilinciyle çalışacak…
Sivil toplum kuruluşları atılan adımları halkımızla bütünleştirecek…
Girişimcilerimiz işin kolayına kaçmadan, katma değerli ürün koklayacak…
Uzun lâfın kısası…
Tarımdan sanayiye…
Turizmden ticarete…
Planlı, programlı…
İlçe ilçe… Köy köy…
Samimiyetle…
Gayretle…
Senkronize bi iş birliği içinde olacağız.
İhtiyacımız olan şey bu.
Değişirsek başarabiliriz!”
•••
Acil ihtiyacımız, zihinsel bir değişim!
•••
Kesilirken elden kaçmış başsız tavuk görüntüsü sergiliyoruz…
Can havliyle oradan oraya “seyirtiyoruz…”
Zaman kaybediyoruz!
•••
13 Haziran’da Şanlıurfa’daydım…
Bi yandan ülkemizde yerel kalkınma anlamında ciddi adımlar atılmaya başlandığına tanıklık etmenin mutluluğunu yaşadım…
Diğer yandan Kastamonulu olmanın “hüznünü…”
•••
Anlatayım…
Şanlıurfa Teknokent Strateji ve Eylem Planı’nı açıkladı.
Japon Hükümeti’nin finansmanıyla Tarım ve Orman Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve ODTÜ Teknokent iş birliğiyle hazırlanan planla, Şanlıurfa Teknokent’in iş geliştirme kapasitesinin artırılması, yerel ekonominin dayanıklılığının güçlendirilmesi, girişimciliği destekleyen bir ekosistem oluşturulması ve yerel firmaların istihdam imkânlarının zenginleştirilmesi hedefleniyor.
ODTÜ’lü hocalar öyle bir sunum yaptılar ki, şapka çıkarmamak elde değil!
Kamu…
Üniversite…
Ticaret ve sanayi odaları…
Sivil toplum kuruluşları…
Girişimciler ve bölge halkının görüşleri dikkate alınarak…
Olabildiğince geniş bir katılımla…
Şanlıurfa’nın “tepeden tırnağa” sosyo-ekonomik tomografisi çekilmiş…
Ve buna bağlı olarak paydaşlar eşliğinde pırıl pırıl bir yol haritası çıkarılmış…
Bölgenin eksileri, artıları…
Neler yapılırsa anlamlı…
Nelerle uğraşmak enerji kaybı…
Saha araştırmalarıyla elde edilmiş bilimsel verilerle…
Kalem kalem…
Satır satır…
İmrendim!
•••
Kısaca…
İlk düğmeyi doğru iliklemişler!
Aynı doğrulukla devam edeceklerinden şüphemiz yok!
Profesyonel yetkinlik…
Ve ona eşlik eden “amatör bir heyecan…”
•••
Durumdan vazife çıkarmasını umduğumuz etkili, yetkili ‘bi usta’ deyip duruyoruz ya…
Onlar “usta”larını bulmuş…
Darısı bizim başımıza!
•••
Türküyü biliriz…
“Urfa’nın etrafı dumanlı dağlar
Ciğerim yanıyor aney gözlerim ağlar”
Kimileri sustukça…
Bıkmadan usanmadan sormaya devam edeceğiz:
Urfa’nın etrafındaki dağlar dumanlı da…
Kastamonu’dakiler değil mi?
•••
Ciğeriniz yanıyor, gözleriniz ağlıyorsa düşünün!