İstanbul sahaflar, yayıncılar dünyasında “Sakallı Lütfü” olarak bilinen Cideli hemşehrimiz İsmail Lütfü Seymen’le ilgili Temmuz ayındakiHürriyet ve Kastamonu gazetelerindeki haber ve savunma yazılarını okuyunca kendisini uzun yıllardan beri tanıyan, hizmetlerini yakından gören bir kültür adamı olarak bize de bu yazıyı yazmak farz oldu.
Onun Kadıköy Caferağa Mahallesi Mühürdar Sokak’taki Müteferrika adlı sahaf dükkânına YKY Editörlerinden M. Sabri Koz vasıtasıyla gideli yirmi yılı aşıyor. Cide ve Kastamonu’yla ilgili her yayını, belgeyi toplayıp ilgililerin istifadesine paralı, parasız sunan İ. Lütfü Seymen, eski sahaflık geleneğine uygun şekilde her cumartesi öğleden sonra dükkânını yazarlara sohbet için tahsis ediyordu. Müteferrika adlı kitapçılık dergisini de 1993 yılından bu yana, kazancının bir kısmını fedâ ederek çıkarıyordu. 2021’de 59. sayısı da yayımlandı. Kitap yayınları da var.
İ. Lütfü Seymen’in özgeçmişini, ağabeyim rahmetli Özdemir Tan’la birlikte kaleme aldığımız Gurur Kaynağımız Kastamonulular adlı biyografi ansiklopedimizin III. Cildinde (Ankara 2004) yayımlamış (s.107), VII. Ciltte de editörlüğünü yaptığı Üsküdar’a Kadar Kastamonu kitabını eklemiştik. Bizzat kendisinin gönderdiği, mütevazı kişiliğini yansıtan bu özgeçmiş şöyleydi:
“5 Kasım 1954 tarihinde Üsküdar’da doğdu. Annesi Adviye Süheylâ Hanım, babası Ahmet İhsan Bey’dir (Cide’de gazete bayii). 1957 yılında ailecek taşındıkları Cide’de ilk ve ortaokulu okudu. Bartın’da başladığı lise eğitimini Kastamonu’da tamamladı.
1973 yılında üniversitede okurken (İstanbul Üniversitesi) seyyar kitapçılık yapmaya başladı. 1974 yılından bu yana Kadıköy’de sahaflık yapıyor.
1993 yılında Müteferrika adında altı aylık bir kitap dergisi yayımlamaya başladı. Küçük çapta yayıncılık yapmakta olan İ. Lütfü Seymen, Müteferrika dergisi dolayısıyla 2000 yılında Türkiye Yazarlar Birliği tarafından “Yılın Yayıncısı” seçildi. 2004 yılında Hürriyet gazetesinin düzenlediği ankette ‘Türkiye’nin En İyi 10 Sahafı’ arasında gösterilen Seymen, Şenay Dülger’le evli olup Eylül Ezgi (1986) adında bir kız babasıdır.
YKY’ce 2008 yılında yayımlanan ‘Üsküdar’a Kadar Kastamonu’ adı kitabın editörlüğünü yaptı.”
Baskıya hazırladığı, yayımladığı diğer kitapları şunlardır: Orhan Koloğlu: Osmanlı Basının Doğuşu ve Blak Bey Ailesi (1998), Başak Ocak: Tüccarzâde İbrahim Hilmi Çığıraçan(2003), Hasan Peker Kraus: Bir Nâdir Kitap Destanı (2004), Necmettin Hilav:FetvâMecmûası (2012).
Sakallı Lütfü, hâlen iki önemli eser üzerinde çalışıyor: Osmanlı’dan Günümüze Kitap ve Kitapçılık Tarihi Ansiklopedisi, Cide Tarihi.
Gelelim Sahaf Müteferrika İ. Lütfü Seymen’i kültür basınında gündeme getiren olaya. Cide Şeriye Sicil Kayıtlarına ait 12 defter ve Kadı Sicili bir dostunun CİMER’e ihbarı üzerine 1 Temmuz 2021 tarihinde İstanbul polisince yapılan baskınla İ. Lütfü Seymen’in dükkânında ele geçirilmiş ve “Eski eser kaçakçılığı yaparken suçüstü yakalandı.”diye Türkiye’ye duyurulmuştur. Sahaf Müteferrika, bu belgeleri çöpe atılmış hâlde bulmuş, satışa çıkarmamış, Cide Tarihi’ni yazıncaya kadar korumaya karar vermişti. Olay sahaflar ve kültür dünyasında büyük yankı uyandırdı. Önce kendisi ve sonra da meslektaşları, bazı kültür basını yazarları (Hürriyet’ten İhsan Yılmaz gibi) onu savunan yazılar yayımladılar. Biz de hak, adalet çerçevesinde, asla hemşehrilik bağının etkisinde kalmadan İ. Lütfü Seymen’in yanında yer alıyoruz. Şayet, dostumuz bu belgeleri devlete teklif etmeden internet sitesindeki satış kataloğuna koysaydı o zaman karşısında olurduk. O, bu belgeleri yok olmaktan kurtarmıştır. Öncelikle teşekkür borçluyuz. Bu yazıyı, Ankara’da Atatürk’ün şahsi eşyaları ve müzelerde, kütüphanelerde bulunması gereken belge, yazma eserlerin, eşyaların açık artırma ile satıldığı 17 Temmuz 2021 tarihinde yazıyorum.
İ. Lütfü Seymen’in olaya sosyal medya hesabı üzerinden gösterdiği tepkiyi, Kastamonulular 14 Temmuz 2021 tarihli Kastamonu gazetesinin 3. sayfasında okumuşlardır. Bu açıklamalardan bazı cümleleri hatırlatmakta yarar görüyorum: “Gözaltına alınmadım. Tanıdığım biri tarafından CİMER’e yapılan ihbar sonucunda 25-30 yıldır bende bulunan ve Cide tarih çalışmalarına katkıda bulunur düşüncesiyle muhafaza ettiğim evraklara (mahkeme kayıtları ve hüccet) gelen polisler tarafından el konulmuştur. Bu konuda karakolda ifade verdim. Kaldı ki, bu tür evrakların geçmişte çeşitli müzayedelerde satıldığı bilinmektedir. 45 yıldır eski kitap ve evrak satan biri olarak ilk kez karşılaştığım bu durumu saçma bulmaktayım. SEKA’da eriyip hamur olacak tarih malzemesini kurtarmanın bedelinin bu yolla ödeneceği hiç aklıma gelmemişti.”
Aynı gün, yani 14 Temmuz 2021 Çarşamba günü Hürriyet’in kültür sayfası editörü İhsan Yılmaz Kültürazzi köşesinde İ. Lütfü Seymen’i savunan oldukça uzun bir yazı yayımladı. Bu yazıdan da bazı alıntılar yapmak istiyoruz: “Haber, pek çok yerde sahaf İsmail Lütfü S. büyük bir tarihî eser kaçakçılığı yaparken suçüstü yakalanmış gibi sunuldu. Kimdir İsmail Lütfü S.? Kitabiyat, yayımcılık, gazetecilik tarihine okuma kültürüne, edebiyat tarihine büyük katkıları olan Sakallı Lütfü, dükkânıyla aynı adı taşıyan kitap ve sahaf kültürü dergisi Müteferrika’yı 1993 yılında beri çıkarıyor. Son olarak 59. Sayısı bu ay yayımlandı. …….
Çöpten bulmuş ve muhafaza etmiş bu belgeleri. Cide tarihi ile ilgili yazacağı kitabında kullanacaktı. Satışa çıkarmamış, kendi arşivinde saklamıştı. Kaldı ki internette şöyle bir arama yapsanız benzeri yüzlerce belge bulup satın almanız mümkün. Koca koca padişah fermanları müzayedelerde alınıp satılmıyor mu? Resmî kurumlar kendi ihtiyacı olan belgeleri satın alma yoluyla arşivlerine tekrar katabiliyorlar böyle müzayedelerden.”
İhsan Yılmaz, köşesinde Enis Batur’un Sakallı Lütfü’yü anlattığı bir çerçeve yazıya da yer vermiş. Bu yazıdan da birkaç cümle aktarmadan geçemeyeceğiz: “Lütfü Seymen’i kitapseverler Sakallı Lütfü olarak tanır. Kadıköy Çarşısı’ndaki Akmar Pasajı’nda bir dükkânı, dükkânının dibinde küçük bir masası, masanın arkasında hemen gülümsemeye asık bir suratı var Lütfü’nün. Eskici değildir, geleneği sürdüren bir sahaftır. Kitabı, kitapları, kitapların arkasında yüzen hikâyeleri, tarihî anekdotları bilir. Bütün kitap kurtlarını tanır. …. Benim karşı yakada ana durağımdır Lütfü’nün dükkânı…”
Sanıyorum İ. Lütfü Seymen’i en çok üzen; belgeleri değerlendirmeden elinden kayması değil, dost bildiği kişinin belgeleri devlete verme konusunda kendisini ikna edeceği yerde, ihbar yolunu seçmiş olmasıdır. Biz, İ. Lütfü Seymen’in eski eser kaçakçısı olmadığını gayet iyi biliyoruz… Antikacılık ve sahaflık, dünyanın her yerinde kültüre, tarihe hizmet meslekleridir… İ. Lütfü Seymen de mesleğinin ehli bir tüccar olduğu gibi; yazar, yayıncı olarak da Türk kültürüne hizmet etmektedir… Dostum olduğu için mutluyum…Adaletin yerini bulacağına yürekten inanıyorum…
NAİL TAN