Pandemi nedeniyle üç dönemdir uzaktan öğretim yapan üniversiteler nihayet normal düzene geçiyor. İnşallah kesintiye uğramaz ve bir daha böyle sakat bir uygulama ile karşılaşmayız. Uzaktan öğretim ne kadar övülse de yüz yüze eğitimin yerini tutması mümkün değil. O nedenle aşı konusuna ve diğer hususlara uyalım, okullarıaçık tutalım. Son üç dönem, her düzeydeki okullarımız için kayıp yıllar olarak anılacak.Bilgi, kültür ve sosyal gelişim bakımından yaratılan boşluk telafi edilemeyecek.
Bir ülkenin en değerliinsan varlığı üniversitelerde toplanır. Üniversite araştırma yapar; önce kendi ülkesine, sonra bütün insanlığa hizmet eder. Yapılan bilimsel çalışmalar tümdünyanın bilgisine sunulur.
Üniversiteler; ülkenin ihtiyacı olan insanları yetiştirir.Öğrencilerin çağdaş eğitimalmasına özen göstermeliyiz. Bugün Türkiye’de resmi ve özel204 üniversite bulunuyor. Bunlar arasında önemli bir kalite farkının olduğunu söylemeye gerek yok. Siyasal düşüncelerle her ilde üniversite kurmak doğru değildi. Altyapı ve diğer kriterler dikkate alınmadı. Bunun yaratacağı zafiyetlerdüşünülmedive bugünlere gelindi.
Nitelikli eğitim veren üniversiteler bir ülkenin övünç kaynağıdır. Zaman zaman dünyada ilk 100 arasına giren üniversitelerin adlarını görüyoruz.Akademik eğitim alan herkes bilir ki, üniversiteninniteliği, araştırmalar ve yayınlarla ölçülür.Dünyadailk 100 içinde ABD 37, İngiltere 11, Almanya 7, Çin ve Avustralya 6’şar, Kanada 5 üniversite ile yer alıyor.
Londra’daki THE( Times HigherEducation) adlı kuruluşun değerlendirmesine göre, dünyanın ilk 10 üniversitesi şunlar: Oxford, California Tek. Ens.(Caltech), Cambridge, MIT, Princeton, Harward, Yale, Chicago, ImperialCollegeLondon.
ODTÜ bünyesindeki URAP’a göre, Türkiye’deki en iyi devlet üniversiteleri şu şekilde sıralanmış: Hacettepe, ODTÜ, İTÜ,İstanbul, Gazi, Ankara, Gebze Teknik, Ege, Boğaziçi, Yıldız Teknik. Dileyelim ki bizim üniversitelerimiz de dünya sıralamasında en üst seviyelere çıksın.
Üniversitenin ana unsuru öğrencidir. Öğrenci sayımız, her yıl artıyor. Öğrencilerin sorunlarıyla ilgilenmek gerekiyor. Üniversite kurmak tek başına yeterli değil. Yurt, ulaşım ve yemek konusu öncelik taşıyor. Bunun yanında öğrenim giderleri de çok. Son günlerde kamuoyunda yurt konusunu tartışıyoruz. Yurt kapasitemiz,yıllara göre artmış olsa bile ihtiyaca yetmediği görülüyor. Demek ki burada bir planlama hatası var.
Üniversitelerin çoğalmaya başladığı 1980’li yıllardan itibaren yurt sıkıntısı her yıl hızla arttı. Kastamonu gazetesinde, 3 Ocak 1981 tarihinde yayımlananilkyazımın başlığı “Kastamonu’da Yurt Sorunu” idi. Aradan kırk yıl geçti, hâlâ bu konuyu çözebilmiş değiliz. Bazılarında yapım hatası var deniyor, bir kısmını da yıkıp yeniden inşa ediyoruz.Özel yurtlarla bu konuyu sağlıklı bir şekilde çözmek mümkün değil.Öğrencilerin çoğu, mecbur kaldıkları için özel yurtlara gidiyor. Devlet modern yurtların sayısını artırmalı, öğrenciler güven ve huzur içinde okumalı.
Öğrencileri ilgilendiren önemli konu da artan hayat pahalılığıdır. Büyük çoğunluğu dar gelirli ailelerden geliyor. Asgari ücretle çalışan, hatta açlık sınırı altında kalan milyonlarca insan var. Bu ailelerinkendileri zor geçiniyor, üniversitede okuyan çocukları ne yapacak? Bugünkü ortamda, devletin verdiği krediler yetersiz, mutlaka artırılmalı. Devletin gücü buna uygun değil diyebilirsiniz. Unutmayalım ki, bir ülkenin en büyük serveti iyi yetişmiş insan kaynağıdır. Üniversite bitiren gençler, edindiği bilgi ve becerileri yine bu toplum için kullanacak. Ne kadar iyi yetişirse, toplum için o kadar büyük değer ifade eder. O nedenle kaynak yaratalım, harcanan paralara hayıflanmayalım.
Üç dönemdir üniversiteler resmen değil ama fiilen kapalıydı. Binlerce öğrenci dersleri uzaktan takip etmeye çalıştı; şimdi üniversiteye, arkadaşlarına kavuşuyor. Toplum hayatına yüksek bir aktivite gelecek. Derslerin yanında panel, sempozyum, konser, sergi gibi bilimsel ve kültüreletkinlikler düzenlenecek. Bunların bazıları üniversite dışına taşacak.Özlemle beklediğimiz kültür ve sanat hayatımız yeniden renklenecek.
Üzerinde durmak istediğimiz önemli konulardan biri de güvenlik ve huzur. Üniversite gençliğinin sorunları art niyetli kişilerce istismar edilebilir. Buna çok dikkat edilmeli. Erken seçim yok diyorlar ama toplumseçim havasına girdi, siyaset hareketlendi. Üniversite gençliği bunlardan fazla etkilenmemeli.
Gençlerin arasına art niyetli kişiler karışabilir. Güvenlik birimleri dikkatli olmalı, kötü niyetli kişileri izlemeli. Özellikle büyük şehirler daha hassas durumda. Bir olay zuhur ettiğinde sükûnetle ve serin kanlıyaklaşalım. Her ne olursa olsun, yaka paça toplayıp götürmek, sürüklemek hiç hoş bir görüntü değil.
Öğrenciler huzur içinde ders yapsın. Bu konuda öğretim elemanlarına da önemli görevler düşüyor. Hocalar; dersimi yapar giderim, anlayışında olmamalı. Öğrencilerle ders dışı zamanlarda da ilgilenmeli. Öğrenci psikolojisi açısından bireysel ilgi son derece önemlidir, öğrenci bunu bekler. Yakın diyaloglar birçok sorunu çözer.
Anadolu’da “kapı arkası gurbet” diye bir söz vardır. Öğrencilerin neredeyse tamamı ailesinden uzakta, gurbette yaşıyor. Gurbet bizim yaşantımızın önemli bir parçasıdır. Yetişkin olsak bile gurbete çıkınca dünyaya bakışımız değişir, kendimizi gariphissederiz.
Üniversiteye girmek öğrenciler için adeta bir ölüm, kalım meselesi. Lise öğrenimi sırasında üniversiteyi düşünüyorlar. Aile fedakârlık gösterip çocuğunu dershaneye gönderiyor. Devamlı bir güdüleme içinde yaşıyor gençler. Ah, bir üniversiteye girebilsem diyor. Üniversite kapısından içeri girmek, onların dünyasında cennet sayılıyor. Haksız da değiller. Özellikle ilk haftalarda, öğrencilere yakınlık gösterelim.
Bir başka konuya daha değinelim. Biliyorsunuz, Türkiye’de çok sayıda yabancı uyruklu öğrenci var. Onlar tam anlamıyla gerçek gurbeti yaşıyor. Hocalar bu gençlerle devamlı ilgilenmeli. Ülkemizdengiderken güzel izlenimlerle ayrılsınlar. Aklımızdan çıkarmayalım;onlar,bizim gönüllü elçilerimiz. Ülkelerinde etkili görevlerde bulunacaklar. Türkiye’yi ikinci vatanları gibi düşünmelerini sağlamalıyız. Biz, onları ne kadar seversek, onlar da bize aynısını göstereceklerdir. Bu hususta bir devlet politikamız olmalı; gelenler okusun, gitsin demek çok yanlış.Geçmiş yıllarda böyle bir hatayı maalesef yaptık, Türk cumhuriyetlerinden gelen öğrencilerin çoğu geri döndü. Biz, ABD veya İngiltere gibi, yabancı öğrenci gelsin, para bıraksın noktasında değiliz. Bizim dostlara, gönüllü elçilere ihtiyacımız var. Üstelik öğrencilerin çoğu Türk cumhuriyetleri ile İslâm ülkelerinden geliyor
Yerelde bir konuya özellikle değinmek istiyorum. Şehirdeki bazı dernekler ve kuruluşlar, yabancı uyruklu öğrencilere Kastamonu’yu tanıtma konusunda bir çabanın içinde olmuyorlar. Çevre gezileri ve toplantılar düzenlemek, onların gönlünü kazanmak gerekmiyor mu? Hepimiz bu konuyu biraz düşünelim.
Sağlıklı, huzurlu, başarılı bir ders yılı diliyorum.
MUSTAFA ESKİ