Sevgili okurum, bu ülkenin içine itildiği durumu birlikte yaşıyoruz. Aklımızı şöyle toparlayıp sorunlara sağlıklı çözüm arayacak zamanı bulamayacağız anlaşılan…
Şunu söylemek istiyorum.
Türkiye’nin iç ve dış düşman odakları olduğunu hepimiz biliyoruz.
Bildiğimiz halde, birilerinin gündeme getirdiği konuların peşine takılıp bu ülkenin yaşamsal sorunlarını unutuyoruz.
Bir ülkede her gün, her hafta gündem mi değişir?
Keşke gündeme gelen sorun çözüme kavuşsa da yeni-yeni sorunları çözüp rahata kavuşsak.
Hepimize emanet bu güzel ülkenin yeni gündemi -biliyorsunuz- idam…
Bu konuyu gündeme getirenler sanki hiç bilmiyorlarmış gibi “- İdam da idam…” diye tutturdular.
İdamla yatıp, idamla kalkıyorlar adeta.
Evet, sanki idamın TBMM’de gerçekleşecek Anayasa değişikliği ile olabileceğini bilmiyorlar.
Değişikliğin halkoylaması yönü de var üstelik.
Ayrı bir masraf kapısı…
Anayasa değişikliği artık bu ülkenin sorunlarını çözümde birincil çare oldu.
Değiştire-değiştire yamalı bohçaya benzedi Anayasa.
Bir de Anayasa değişikliği yapılsa bile herşey bitmiyorlar ki…
Bunun Avrupa’sı, AB cephesi var.
***
Adam sabahleyin önüne uzatılan tv mikrofonuna söylüyor, kameraya gerine-gerine poz veriyor;
” – İdamı mutlaka çıkaracağız!.. Bunun için Meclis’te çözüm yolu arayacak, mutabakat sağlayacağız” diyor.
Olsa da arkasında bir grup milletvekili…
Sadece kendisi…
Kurguluyor, söylüyor.
Yani, kendisi çalıyor, kendisi söylüyor.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında idam vardı ve bu, Osmanlı’dan gelen bir gelenek olarak yaşandı.
Acısı iki yönlü/taraflı oldu.
Günümüzde idam uygulaması ülkemizde yıllar önce kaldırıldı. Kaldırıldı ve görüldü ki, idam yerine verilen cezaların caydırıcı bir cezai özelliği olmadığı yaşandı/görüldü.
Nedeni de, sorunlara çözüm getirirken günlük siyasal akıl dengesizliğinden kurtulamamış olmamız.
Oysa hangi konuda olursa olsun, önerilen her çözümün “günü kurtarma” değil, geleceğin teminatını sağlama alma ve önemini/anlamını taşıması gerekmez mi?
Maalesef… Öyle olmuyor.
***
Sevgili Okurum, bugün Türkiye’nin gündemi idam olamaz. Olmamalı…
Çünkü ülkenin “dahili ve harici bedhahları”na karşı “Ulusal Birlik” sağlama sorunu yaşanıyor.
Siyasetçilerin dikkatinden kaçan ve giderek boyut kazanan bir hizip havası estiriliyor bu ülkede…
Biz bu durumu 1960 ve 1980 darbeleri öncesi yaşadık. İnsanlar farklı siyasal görüşleri nedeniyle birbirleriyle “selamı sabahı kesiyor” olumsuz bir manzara oluşuyor giderek…
Siyaset çıkmaz sokaklara çekiliyor adeta.
Derhal siyasal bir barış ortamı yaratmak durumunda olduğumuzu bilmeliyiz.
Böyle durumlarda iktidar ve muhalefet liderleri bir yuvarlak masa etrafında toplanıp ortak çözüm aramalılar eskiden olduğu gibi…
Bu, yaşamsal bir durum kazandı…
“Ulusal birlik/beraberlik çağrısı” bekliyoruz.