Ülkenin en romantik, en güzel sonbaharı günlerine girdik yine. Son yılların her ne kadar en kurak süreçlerini geçirsek de birkaç yıldır görülmeyen bir bereketle girdik ayrıca.Hem meyve hem de mantar açısından sonbahardan bereket fışkırıyor. Bu sonbahar yine başta Küre ve Ilgaz Dağlarının ormanları ile insanları masal dünyalara götürmeye başlayacak… Çocukluklarına, özlemlerine, kaçmak istediklerine götürecek bu romantik sonbahar… İnsanların kaçmak için nedenlerinin ne olduğunu kanıtlayacak, ait oldukları biyosferi, doğayı sunacak bu son bahar…
O yüzden sonbahar Kastamonu’nun ayrı bir velinimeti.
Sanki ismini daha çok duyurmalı.
“Türkiye’nin en romantik sonbaharı…” diye.
***
Bu bahar, bitki örtüsünü yeniden boyayacak, sarıdan kırmızıya kadar ancak sadece ormanları, bitkileri değil, suları da boyayacak. Misal, yeşil akacak birçok dere, camgöbeği rengini sunacak yaklaşık bir ay, zümrüt biriktirecekler kuytu göletlerinde. Bu zümridi renklerin en çarpıcı olanları da Küre Dağları’ndan sızım sızım Karadeniz’edoğru akışlarında, daracık kanyonların içindeki bir tutam nefes alış duraklarında görülecek.
Bu mevsim artık günlük hızlı ısı değişimlerinden, yağmur geçişlerinden dolayı özellikle sabahları sisli ve dumanlı havaların sardığı, gün içinde güneşle ısınırken akşam serinleyen havasıyla insan ruhu da kışa hazırlanan doğasını değiştirecek.
***
Dağlardaki kayaların grisi ve toprakla karışık kahverenginde, koyu yeşil çam ve gürgenleri arasında kavaklar ve meyve ağaçlarının sarıdan kırmızıya yolculuğuyla tüm Kastamonu’yu saran renklerin mevsimi bu sonbahar. Renklerin tümünün pastel olması insan ruhunun yapay duygulardan kaçışının kapısı da aslında. İnsanın yaratıldığı topraktan aldığı doğal renkler çünkü. Ruhumuzu biçimlendiren doğal pigmentler. İşte o yüzden sonbahar bizler için biraz romantik, yazdan daha sıcak ve huzurlu geliyor. İşte o yüzden elimizde bir bardak sıcak çay ya da kahve ile üzerimizde hafif bir montla bir çimenliğe çöküp renk geçişlerini izlemeye olan ihtiyacımız. Toprakla bağımızı kuran mevsim, toprakla bütünleştiren renkler mevsimi.
Pastel renkler ve insan özündeki toprağın bir harmoniye kavuşması sevgiyi, seviyi yeniden tanımlıyor ruhlara. O yüzden romantikleşiyor atmosfer, o yüzden biraz daha başka solunuyor yaşananlar. Sarı bir sıcak oluyor hayat…
Yeşilin bin bir tonu ağaçlardan sulara geçiyor sonra. Zümridi bir elveda için akıyor dereler. Akıp giden sonbahar, yazı, kışa doğru tedrici bir ölüme, soğuk griye doğru sürüklüyor. Ama anlıklarda kalan içinden periler çıkacakmış gibi titreşen yeşil tonlu sular oluyor…
Sonbaharın derelerindeki renklerin en yoğun olduğu yerlerden biri Zarı Çayının yolculuğu Kastamonu’da.Horma Kanyonun birikinti ve kazanlarında yeşilleri oynaşırken, Ilıca Şelalesinin havuzunda ise zümrütlere bürünüyor. Bir aylık bir renk cümbüşü bu ve sular kadar ruhlar da ihtişama kavuşuyor. Hele ki artık tamamlanmış ve 3 km bulan uzunluğuyla Horma Kanyonu Yürüyüş Parkuru ile bu renk yolculuğuna eşlik etmek; sonbaharı yürüyor olmak, yaşıyor olmak ruhlarımıza bir aktiviteden çok huzur uğraşısı oluyor. Doğadaki ağaçların yeşilleri arasına kaçan sarılardan, turunu ve kırmızılardan başlayan bir yolculuk terapisisuların yeşil kürleri ile insanın kendini aradığı ama bulduğu bir yolculuk oluyor.
***
Türkiye’nin en romantik sonbaharı tabi ki karalar ve akarsularla sınırlı değil. Bu pastel renklerden ve kendini bulan yürüyüş yolcuğundan sonra insanın kazandığı huzuru sonsuzlaştıracak kapısı denizler bekler sonra. Gri ve lacivert renkleri ile yazdan kalma ılıklığı kıyılara vuran denizler… Üzerine güneye göç eden göçmen kuşların yorgunlukları düşmüş Kastamonu kıyıları yaşanan en romantik sonbaharın son demini oluşturur…
Kastamonu’nun elindeki en güzel değerlerin başında geliyor sonbahar; çünkü Türkiye’nin en romantik sonbaharına sahibiz. Hem Ilgazlar hem de Küre Dağları başlı başına bir marka olacak kadar değerler. Sonbaharları, karstik yapıları, endemik türleri ile. Bu değerleri korumanın, sürdürebilir kılmanın ve layıkıyla tanıtmanın hakkını vermek gerekiyor. Diğer türlü bilinçsizliğine ve hoyratlığına kurban etmemek gerek. Çünkü elimizde ülkenin en romantik sonbaharı yanında Anadolu’nun hızla çölleşen topraklarından kurtarılmış bir bölge, bir yeryüzü cenneti var.
MURAT KARASALİHOĞLU