Mustafa Tuzcu’yu ebediyete uğurlayalı 6 yıl oldu, kalbine yenildi bir akşam vakti, dünyada bir daha eşine rastlanmayacak gülümsemesini hafıza gardırobuna asıp bu dünyadan çekip gitti…
Buz kestik Ağustos sıcağında.
İçimizdeki hüzün tepetaklak düştü betona…
Tuz buz oldu.
Takvimimizin her yaprağı zaten keder almanağı…
18 Ağustos da “Mustafa Tuzcu’yu anma günü” olarak ajandamıza girdi.
Mustafa Tuzcu’nun meslek hanesinde “ticaret erbabı” yazsa da, bakmayın siz, asıl mahareti memleketin tarihini tutmaktı…
Nereden gelinip nereye gidildiğini olaylar ve kişiler üzerinden bir güzel yorumlar, oturduğu tüccar koltuğundan çok da kolay beklenmeyecek bir entelektüel birikim ile muhataplarına tane tane anlatır, anlamalarına bel bağlamadan yeni bir konuya geçerdi, dakikalar saatleri kovalardı.
Tam da soy ismine hak edercesine…
“Yaraya tuz basardı”.
Mustafa Tuzcu’lar eksildikçe…
Ne söz ne de muhabbet kıymet buluyor.
Dünyanın en manidar, en hınzır, en can yakan gülüşünün sahibiydi…
O gülerdi, muhatabı ağlardı.
Mustafa Tuzcu’nun şaşalı ticari ve sosyal yaşamını uzun uzadıya anlatmanın gereği yok…
Ormandaki bir ağaç gibi tek ve hür yaşadı.
Seçiciydi, cesurdu, beklentisizdi…
Tavır sahibi her insan gibi.
Acısı tatlısıyla bir dünya hatıra bıraktı ardında…
Hatırladıkça kah gülüyoruz kah ağlıyoruz.
Klişe sözdür ya, “bir yerlerden bizi izliyor” der gidenlerin ardından sevenleri, bir umut…
Keşke.
O gülüş yüzündedir kesin, sigarasından derin bir nefes çeker, başlar anlatmaya…
İp üzerindeki tedirginlikte dinleyenleri.
Not: Karadeniz Bölgesi kendi içinde “doğu, orta, batı” olarak üç ayrı kısma ayrılıyor “fiilen”, “doğu” ve “orta” kesimler ekonomide “batı” kesime göre daha “atak, umutlu, iradeli”…
Aradaki makas an itibarı ile epey açık.
Yalçın Bayer’in Hürriyet gazetesindeki 12 Ağustos tarihli “Samsun-Sarp Demiryolu ne zaman başlayacak?” başlıklı köşe yazısını okumanızı öneririm…
Orta ve Doğu Karadeniz illerinin mevcut hallerini ve taleplerini Kastamonu’nun da içinde bulunduğu Batı Karadeniz illeri ile tartmak namına hap kıvamında bir yazı.
Karadeniz Otoyolu’nun trafik sirkülasyonunu taşıyamaz hale geldiğini, Samsun-Sarp demiryolunun talep edildiğini, ilk etabın Samsun-Ordu demiryolu olarak beklendiğini, bölgedeki 3 havalimanının doluluk rekorları kırdığını, her ne kadar yaylalar “bitmişse de” turizmin coştuğunu, bölgeden çıkan iş insanlarının memleketlerine yatırımlarını ve daha neler neleri Bayer’in yazısında bulabilirsiniz…
Tam Batı Karadeniz’i anlatan bir yazı “tersten okumayı” sevenler için.
Filyos Limanı ve çevresindeki endüstri bölgesi harici Batı Karadeniz’in görünürde pek bir umudu yok gibi…
Hayat pahalılığı nedeniyle büyük şehirlerden baba ocaklarına göçeceklerin oluşturacakları nüfus var bir de.
MUSTAFA AFACAN