İktidarı muhalefetiyle, bürokrasisi sivil toplum örgütüyle, varsılı yoksuluyla, mürekkep yalamışı zır cahiliyle, sözüm ona ilericisi softasıyla, demokratı faşistiyle, kadını erkeğiyle, genci yaşlısıyla, millisi yabancısıyla, elbirliği işbirliğiyle vesselam…
Canım memleketin içine ettik iyi mi?
Ne ettik ettik, cümleten her gün üstüne koyduğumuz akıl almaz haltlarımızla, dört bi koldan, terörün vatanımızda sere serpile uzanacağı yatağı hep birlikte altına serdik…
Kimimiz üstüne battaniye olduk, kimimiz yastık.
Envai terör örgütlerinin beslendiği bu bataklığı, birbirimizin gözlerinin içine baka baka, yıl yıl, gün gün, an an, biz kendi ellerimizle yarattık…
Bilmeden, kimimiz sinek olduk, kimimiz balçık.
Canlı bombalara ise…
Sadece düğmeye basmak kaldı.
Kan damlaya damlaya göl oldu, kin tohumları sıra sıra dağ oldu…
Yunusların, Pir Sultanların, Mevlanaların, Hacı Bektaşların sevgiyle yoğurduğu Anadolu toprakları, elimizde acıya bandırılmış zehir zemberek oldu.
Hay akılsız başlarımız; yatay mı dikey mi, ortadan mı kenardan mı, ikiye mi dörde mi, bugün mü yarın mı bölüneceğiz korkusu aklımızı başımızdan almışken…
70 milyona bölündüğümüzü gözden kaçıverdik.
Geçtim envai istihbarat örgütlerinin, vatandaşlarımızın arasına etnik, dini, siyasi nifak tohumları ekmesinden…
Sokaktaki komşudan işyerindeki çalışma arkadaşına, maçtaki rakipten karşı partidekine, trafikteki şoförden kaldırımdaki yayaya, babadan oğula amcadan kuzene kadar, nicedir aramızda sevgi saygı, karşılıklı anlayış, empati sempati kaldı mı ki bizim?
Tuz buzduk zaten…
Hiç şaşırmayalım.
Bir an olsun sıyrılıp ideolojik bedenlerimizden…
Tuttuğumuz yolun gözü kapalı yolcusu olmak yerine, anlamaya çalışalım sürüp gideni.
Yolun sonuna vardığımız, duvara tosladığımız, nerdeyse yekun gelecek umutlarımızı devirdiğimiz Ankara Tren Garı katliamının ardından bari…
Yaralarımıza basacak tütün, yürekleri ferahlatacak su olalım.
•••
Not 1: Milli yas nedeniyle, İnebolu Limanı’nın Cuma günü gerçekleşen özelleştirme ihalesine hiç girmiyorum…
Ülke elden giderken, ne Kastamonu’yu ne de İnebolu’yu mevzu etmenin yeri çünkü bugün.
Sular durulursa yarın…
İnebolu Limanı’na ilimizin dört koldan nasıl sahip çıktığından devam ederiz söze.
Not 2: İnebolu’ya hayırsever tarafından yaptırılacak Denizcilik Yüksekokulu için Karayolları ve Orman teşkilatlarının arazilerinden vazgeçmediklerini yazmıştım hafta sonu…
Takas da dahil olmak üzere, kamu kurumları arazi tahsisinden kaçarken, İnebolu halkı da arazi konusunda yardımcı olmamış meğer. Küçük Sanayi Sitesi yapılmak üzere ayrılan araziye devletin yaptığı takas teklifi halk tarafından reddedilmiş öğrendiğime göre.
Madem arazi bulunamadı İnebolu’da…
Bari Azdavay’a Araç’a filan yapılsın Denizcilik Yüksekokulu!