“Milletin hiç aklı yokmuş gibi muamele yapılıyor”
HEPAR Kurucu Başkanı, E. Tümgeneral Osman Pamukoğlu, iktidara eleştirilerde bulunurken, “hayır diyenler teröristtir” yaklaşımına sert tepki gösterdi, iktidarı PKK ve FETÖ’ye “yardım ve yataklık” yapmakla suçladı ve “Bunlar hayatlarında gerçek anlamda hiç canlı bir terörist görmüşler mi? Şimdi hayır verenler terörist… Şuna çok üzülüyorum, bu milletin hiç aklı yokmuş gibi bir muamele yapılmasına çok canım sıkılıyor” dedi.
“Parti kadrolarında çok değişiklik olacak”
Hayır oylarının önde gittiğinin görüldüğünü söyleyen Pamukoğlu, Türkiye’nin ayırt etme noktasında olduğunu belirtti ve “Aklın iki tane görevi vardır; iyi ile kötüyü ayırmak, doğru ile yanlışı ayırmak, düzgün ile eğriyi ayırt edebilmek. Türkiye şimdi net ve açık olarak bu noktada. Artık uyanık olalım” diye konuştu. Pamukoğlu, evet de çıksa, hayır da çıksa partilerin kadrolarında birçok değişiklik meydana geleceğini de iddia etti.
Hak ve Eşitlik Partisi (HEPAR) Kurucu Genel Başkanı E. Tümgeneral Osman Pamukoğlu partisinin Şerife Bacı Öğretmenevi’nde düzenlediği “Atatürk ve Cumhuriyet” konulu konferansta konuştu.
Salonun tamamen dolduğu tonferansa CHP İl Başkanı Muzaffer Bıyıklı, Eğitim-İş Sendikası Başkanı Ahmet Tevfik Bal, Kastamonu Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı İbrahim Tozan, Hak ve Eşitlik Partisi Başkan, Yönetici ve üyeleri de katıldı..
Osman Pamukoğlu saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından, “Ben bir aydır yollardayım, bugün de kısmet Kastamonu idi, bu nedenle de birlikteyiz. Buradan sonra İstanbul’da Anadolu Yakasında bir konferansım var. Türkiye genelinde toplam 45 programım vardı. İki gün sonra Afyon’a ve en son da Gaziantep’e giderek programımı tamamlayacağım” diyerek başladığı konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Devletler insanoğlunun en son meydana getirip örgütleyebildiği kurumlardır. Yeryüzünde göründüğü dönemle zamandan bu yana insanoğlu hep aşiretler, kabileler düzenleriyle yaşadılar ve en son topluma, halka ve ulusa iki şeyin ihtiyaç olduğunu anladılar. Bu ihtiyaçlardan birisi adalet, diğeri de güvenlikti. Devletin adalet ve güvenliği ihdas etsin, sağlasın, kurumsallaştırsın, hak ve özgürlükler eşit şekilde dağıtılsın diye var ettiler. Devletlerle beraber anayasalar yapıldı.
Dünyada ülkeler belli birkaç sistem hariç demokratik parlamenter sistemle idare ediliyor. Ekonomisi iyi olan, teknolojisi iyi olan, tarım ve hayvancılığı iyi olan, kültürlü eğitimli ve herşeyi ile iyi olan ülkeler her alanda ileriye gidiyor. Saatleri, uçakları, otomobilleri, telefonları, teknolojiyi kim üretiyor, kime ait bunlar onlar, biz de onların alıcısıyız.”
“YARDIM VE YATAKLIK”
Sözünü ettiği bu ülkeler ve üretimleri konusunda örnekler verdiği konuşmasını “Terörü yok edeceğiz, ekonomiyi düzelteceğiz, güvenlik adalet sağlayacağız, dediler, peki 15 yıldır terör bir şeyse, adalet, ekonomi bir şeyse bunu kim yaptı?” diye sürdüren Pamukoğlu, şöyle konuştu:
“Şu anda bir de şu söyleniyor: Hayır diyenler terörist… Ne demek terör, gidip akademi bitinci sınfta öğrencilere ders anlatır gibi, terör siyasi maksadı olan silahlı bir örgüt hareketidir. Bu silahlı siyasi örgüt hareketinin siyasi ve ekonomik desteği olmadan da ayakta duramaz. Silah kullanmayıp terör örgütüne ayni ve nakdi yardımlar yapan, psikolojik olarak onlara moral veren kurum veya kişilere yardım ve yatakçı denir.
Oslo’dan başlayıp, Habur’a kadar giden PKK elebaşının direktiflerini Diyarbakır meydanlarında okuyup ağlayanlar yardım ve yatakçılık yaptılar. Bunu benim söylememe gerek yok, bunu herkes biliyor. İmralı’daki adamın yeri darmış genişletiyorlar, televizyon kanalları artırılsın, adamın orada canı sıkıkıyormuş 5-6 tane de PKK’lı yanına gönderdiler, bunları hatırlamışsınızıdır. Bu yardım ve yataklık değil de nedir?
Çözüm süreci diye bu Valiler, Kaymakamlar, Jandarma Komutanları şunları bunları oturttunuz makamlarında odalarında. PKK’lılar köpeksiz köyde, hem kırsalda hem de kentlerde çomaksız oynadı. Sonra yedi tane PKK’lının ele geçirdiği ilçeyi ele geçireceğiz diye yedi ay uğraştınız. PKK her yeri cephanelik yaptı. Orada verilen yüzlerce şehit kimdi, kim yaptı bunları? Şimdi de dönmüşler hayır diyenler teröristmiş… Bunlar hayatında hiç gerçek anlamda, öyle sanal değil, televizyonda değil, fotoğrafta değil dağda, bayırda, ormanda bir vadide hiç bir canlı terörist görmüşler mi? Şimdi hayır verenler terörist… Şuna çok üzülüyorum, bu milletin hiç aklı yokmuş gibi bir muamele yapılmasına çok canım sıkılıyor.
Bunlar da yetmedi gelelim FETÖ’ye… Bu da terör örgütü değil mi? Buna yardım ve yataklığı kim yaptı? Bunlar adalet mekanizmasına, ordu da generalliklere son kaç yılda yerleştiler. Bunları bir iyi düşünün. Bunlar da aldı başını gidiyorlardıki, hüsrana uğradılar.
Bu IŞİD denilen cellatlar… Bunlar, bunların yaralısı, bunların hastasının tedavileri hangi ülkenin bakım evlerinde ve hastanelerinde yapıldı? Bunların adı yardım ve yataklık değil mi? Her bu olanlara rağmen ‘hayır’ diyenler terörist…
“TÜRKİYE AYIRT ETME NOKTASINDA”
“Aklın iki tane görevi vardır, iyi ile kötüyü ayırmak, doğru ile yanlışı ayırmak, düzgün ile eğriyi ayırt edebilmek. Türkiye şimdi net ve açık olarak bu noktada. Bu bize dayatılan 18 madde de böyle… Onca önemli işler varken boş, saçma sapan birşeylerle uğraşıyorsun gibi geliyor insana ve hepimiz bu duyguya kapılıyoruz.
Şu anda benin bir aylık izlenimime göre hayırlar önde. Hayırların önde olduğunu anlamanız için bunların konuşmalarına ve yüzlerine iyi bakmanız yeterli, dikatli bakarsanız bilirsiniz. Sosyal körlüğü olmayan biri onlar yönünden işlerin ne kadar kötü gittiğini suratlarından anlar.
BALYOZ
“Balyozla beli kırılmış bir ordu, 15 Temmuz’da beli kırılmış bir ordu, okulları kapatılmış kim kime komuta ediyor belli değil… Kuvvet Komutanları, Genelkurmay ona bağlı, Jandarma ona bağlı… Kim komuta ediyor? Cumhurbaşkanı da Başbakan da orduya emir verebiliyor. Strateji bilen biri, savaşı bilen biri eminim buna güler hatta şoka girer.
BEKA
“Bütün Avrupa üzerimize geliyor, Avrupa Birliği Konsey başı, ‘küstah’ diyor. Bu görülmüş birşey değil. Avrupa karşımızda, Amerika, Rusya, İran karşımızda. O öyle, bu öyle… Bu ne demektir? Memleket için, millet için evet diyeceğiz, ne milleti, ne memleketi? İşte memleleti ve milleti anlattık, anlatıyoruz da. Artık uyanık olalım. Evet de çıksa, hayır da çıksa şunu çok iyi görüyorum, parti ve partilerin kadrolarında birçok değişiklik meydana gelecek. Hem bu halde hem de 2019’a kadar iki yıl bekleyecek. Beka beka diyorlar… Beka demek hayati, yaşamsal demek… Peki bunu diyosunuz da neden iki yıl bekliyorsunuz? Bana göre sıkıntı var. Bunun için de bir ve beraber ve yan yana durun. Halk bu birlikteliğinizi görsün. Ülkemizin buna bugün büyük bir htiyacı var. 16 Nisan bir yazgı gibi… Ondan sonra Türk siyasi hayatında, evet ya da hayır çıksın, çok değişim, pozisyon ve farklılıklar doğacak.” CENGİZ MUHZİROĞLU