Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün memleketi emanet ettiği “Türk Gençliği” günümüzde Güney Kore kültürüne hayran, öyle böyle de değil üstelik, müzik, sinema ve dans ile başlayan kimlik aktarımı hayatın yekun alanlarına doğru hızla ilerliyor…
Devletimiz bu acı seyrin ne yazık ki henüz farkında değil.
(Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı “lal”…
Dünyadan bihaber.
Mezarlıktan geçerken ıslık çalar gibi…
“Milli gençlik” yetiştirdiklerini sayıklayıp duruyorlar.)
“İlkokul, ortaokul, lise”…
Kız öğrenciler ağırlıkta olmak üzere çocuk ve gençlerimiz “Korean Pop” (K-Pop) tutkunu durumundalar, Güney Koreli müzik gruplarının kulaklarından düşürmüyorlar.
“BTS, Blackpink, Stray Kids, Red Velvet, İtzy, Mammammoo, Nct Dream, Txt, Nct 127…”…
Daha nicesi.
“K-Pop” taraftarı olmayanların bir kısmı “Rap” dinliyor, diğer kısmı “Arabesk”…
“Milli müzik” nerede?
(“Yerel müzik” demek daha doğru aslında…
Popüler ifade “milli” olduğu için kullandım.)
Geçtiğimiz yıl aynı yönde bir yazı yazmıştım…
Ne bir Allah’ın kulu merak edip sordu, ne de ilimiz yerelinde bir inceleme olduğunu işittim.
Memleket gençliği Güney Kore kültürüne meftun…
Ne devletin ne de millettin umurunda.
Üstelik…
Mevzunun “müzik, dans, sinema” estetiğinin ötesinde gerek çocuk gelişimi gerekse de milli egemenlik namına ciddi alt kodlar içerdiğine ilişkin “komplo teorileri” var bilim insanlarınca dile getirilen.
(Ne acıdır ki yerel gazetecinin işaret fişeğini sallamayan yetkililer, allı pullu akademisyenleri de takmıyorlar görüldüğü kadarıyla…
Akademisyen tespitlerini okudukça insanın tüyleri ürperiyor.)
Güney Kore’nin “devlet politikası” olarak dünyaya yaydığı müzik, film, danstan oluşan “milli” kültürü karşısında direnmek için yine aynı “devlet politikası” kararlılığı ile karşı durmak elzem…
Ha “Hollywood”, ha “Güney Kore”.
“Yasaklayarak” değil elbette…
Milli/yerel kültüre hak ettiği kıymeti vererek ve gelişme kanallarını olabildiğince açarak, sanatçısına ve bilim insanlarına destek olarak.
Evvel zaman “Batı hayranlığı” vardı…
Şimdi “Uzakdoğu hayranlığı”.
“Türk Gençliği” gitti gidiyor…
Bu seferki tehlike çok daha büyük.
(Yazmayı sürdüreceğim bu konuda…
Umarım “ses gelir”.
Umarım yetkililer “haksız” olduğumu ispatlarlar…
Gençlik “berkemal” derler.
“Sayıklamayı” bırakalım…
Gerçekleri görelim.)
MUSTAFA AFACAN