Türkiye Kamu Sen İl Başkanı ve Türk Eğitim Sen Şube Başkanı Nedim Afacan, 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla yaptığı “Unutmadık öğretmenim” başlıklı açıklamasında, özveriyle görev yapan öğretmenlerin yaşadıkları olumsuzlukları, kendilerine yapılan haksızlıkları bunların unutulmadığını hatırlatarak sıraladı.
Afacan’ın mesaj niteliği de taşıyan açıklaması şöyle:
“Genç Cumhuriyetin mimarlarını yetiştiren Millet Mekteplerinin açıldığı gün ve Cumhuriyetin kurucusu Atatürk’e başöğretmenlik unvanının verildiği gündür 24 Kasım. Bütün öğretmenlerimizin, eğitim çalışanlarının 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü kutluyorum. Bu vesileyle başöğretmenimiz Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve tüm silah arkadaşlarını rahmet ve minnetle anıyorum.
Unutmadık öğretmenim. Bu salgın sürecinde sana yatıyor diyenleri unutmadık. Biz biliyorduk ki sen bu süreçte EBA, zoom, whatsapp gibi uygulamalarla öğrencilerinin yanındaydın. Geri kalan zamanlarda da milletin sokağa çıkmaya imtina ettiği günlerde, sen vefa destek gruplarında görev aldın, ev ev gezdin. Maske, siperlik, dezenfektan ürettin. Filyasyon ekiplerinde görevlendirildin, maske ve karantina kontrolünde yer aldın, karantinadaki hastaların evlerine kadar gittin.
Maskeyle akşama kadar 6 saat hatta kurslarla birlikte 8 saat yüz yüze ders yapan öğretmenim seni de unutmadık. Canlı ders yapabilmek için çocuklarını komşularına bırakan Mustafa Bayram ve Deniz Bayram öğretmenlerimizi ve ne yazık ki kendileri öğrencileriyle canlı ders yaptıkları sırada komşusunun balkonundan düşerek hayatını kaybeden 20 aylık Kumsal bebeklerini de unutmadık.
Öğrenci ve velisi tarafından şiddete uğrayan öğretmenim seni de unutmadık. Toplumumuz nereden nereye geldi. Gazetelerde her gün öğretmenlere yönelik şiddet haberleri okuyoruz. 2 Nisan 2019’da Gebze Atatürk Anadolu Lisesinde, maalesef öğrencisi tarafından katledilen Necmeddin Kuyucu öğretmenimiz seni de unutmadık. Öğretmenlerimiz, eğitim çalışanlarımız şiddete maruz kaldığında, bir şikâyete gerek kalmadan fail hakkında kamu davası açılmasını ve caydırıcı müeyyideler uygulanmasını istiyoruz.
Cumhuriyet’in kuruluş yıldönümü için yayımladıkları mesajlarda başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün adını bile zikredemeyen sendikacıları, aydınları(!) da unutmadık.
Hayat pahalılığı ve geçim sıkıntılarına rağmen memuru, emekliyi 4+4, 3+3 gibi komik maaş zamlarına mahkum edenleri ve masada memuru satanları da unutmadık.
Seçim öncesi verilen öğretmenlerin ek göstergelerinin 3600’e çıkarılması sözü ve Öğretmenlik Meslek Kanunu unutuldu ama biz onu da unutmadık.
Ehil, başarılı, ödüllü yöneticilerin sendikal duruşu dolayısıyla tasfiye edilişini, yöneticilerin çoğunluğunun liyakata göre değil sadakate göre seçilmesini de unutmadık.
Salgın nedeniyle 16 Mart’tan itibaren üniversitelerimiz kapalı ancak bu süreçte görevinin başında olan akademisyenlerimiz ve idari personelimiz sizleri de unutmadık. İdari personelin nakilleri önündeki engeller kaldırılmalı, yer değiştirme yönetmeliği çıkarılmalı, ek ödemelerden idari personel de yararlandırılmalı, pandemi döneminde akademisyenlerimizin yaşadığı ek ders ücreti problemleri çözülmeli, tüm üniversitelerde görevde yükselme sınavlarının objektif ve düzenli şekilde yapılması sağlanmalı , üniversite yönetimlerinde keyfilik sonlandırılmalı, liyakat ve ehliyeti esas alan mevzuat düzenlemeleri yapılmalıdır.
Sadece ek dersle geçinen ve tek geliri olan ek dersi İzmir depreminden sonra ödenmeyen, enkaz altında kalmaktan kurtulan ancak ekonomik enkaza mahkum bırakılan öğretmenimi, atanamayan öğretmenimi, eşinden ve çocuklarından uzakta görev yapan öğretmenlerimi de unutmadık.
Çocuk bakıcısı olmayan okul öncesi öğretmenim seni de unutmadık. Dün itibariyle anaokulları ve ana sınıfları eğitime tekrar başladı. Herkes için risk olan virüs okul öncesi çocuklarımızı ve öğretmenlerimizi demek ki görmezden gelecek. Çocuğu okula 65 yaş üstü ve 20 yaş altı olmayan bir yakını bırakacak. Üstelik çalışan anneye yardım olsun diye okula giden çocuk sadece yarım gün okulda kalacak. Günün diğer yarısında çocuk nerede, kimle kalacaksa tüm gün de orada kalamaz mıydı? Bir de anlamadığımız bir durum 5 yaşındaki çocuk okula gitmek zorunda ama aynı çalışan annenin 6 yaşındaki 1. sınıf öğrencisi çocuğu evde canlı derse katılmak durumunda. Anlamak zor!
Biz öğretmenler okuruz, okuturuz, okumayı tavsiye ederiz ancak bizim okuduklarımız ve tavsiye ettiklerimiz arasında hainlerin, bölücülerin, teröristlerin ve terör sevicilerin kitapları asla olamaz.”Terörist başının heykelini dikeceğiz” diyenlerin kitabını tavsiye edenlere diyoruz ki biz PKK tarafından katledilen Neşe Alten, Aybüke Yalçın, Necmettin Yılmaz ve daha nice şehit öğretmenimizin hikayelerini okuyoruz. Biz sokak ortasında ensesinden vurularak şehit edilen askerimin, uykularında şehit edilen iki gencecik polisimin, annesinin sırtındaki beninden teşhis edebildiği 15 yaşındaki Yasin Börü’nün, Eren Bülbül’ün, asker olan babasını ziyaretten dönerken annesinin kucağında patlatılan 11 aylık bebeğin ve annesinin hikayesini, 15 Temmuz’da eşini, kardeşini, babasını, evladını kaybedenlerin ve makamında şehit edilen Muhammet Safitürk’ün babası Asım amcanın yürek yangınını okuyor, okutuyoruz.
Biz unutmuyoruz, unutmayacağız da. Milletimiz vatanseverleri de, vatan için can verenleri de unutmaz; hainle bir olanı, teröristin yanında olanı, kucağından inmeyeni de unutmaz.
Unutma öğretmenim, biz unuttuysak sen hatırlat, unutturma öğretmenim. Günümüz kutlu olsun.