Kastamonu Üniversitesi İİBF Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fırat Yaldız, belirsizliklerin Türkiye’deki kamu kuruluşlarının diaspora konusuna ilişkin çalışmalarını dağınık ve hatta tutarsız bir konuma sürüklediğini belirtti.
Eskişehir Türk Ocağı’nda “Türk Diasporası Var mı?” başlıklı bir konferans veren Doç. Dr. Fırat Yaldız, “Türk Diasporası var mı?” sorusunun, Türkiye’nin diaspora konusundaki politik ve yasal düzenlemelere başlamadan önce sorması ve yanıtlaması gereken önemli ve değerli bir soru olduğunu belirtti. Ancak uygulamada bu sorunun sorulmadığını, tartışılmadığını ifade eden Yaldız, “Bu sunumun iddiası, Türk Diasporasının olmadığı, Türk Diasporasının olabileceği ve Türk Diasporasının olması gerektiğidir. Bu konuşmanın ortaya çıkmasındaki temel neden de “Türk Diasporası var mıdır? Kimlerden oluşmaktadır? Özellikleri nelerdir? Türk Diasporasının özneleri kimlerdir?” gibi en temel soruların dahi sorulmadan, Türk Diasporasının varlığına ilişkin ön kabulle yapılan bürokratik, diplomatik, politik ve akademik çalışmalara itiraz etmektir” dedi.
Üç temel belirsizlik
Doç. Dr. Fırat Yaldız “Türk Diasporası neden yok?” sorusuna verilebilecek üç temel cevap olduğunu anlatarak şöyle konuştu;
“Türk” kavramının ne anlama geldiği belli değildir, “Diaspora” sözcüğünün ne anlama geldiği belli değildir ve Türk Diasporası” ile ne kastedildiği belli değildir. Bu üç temel belirsizlik, kavramsal ve kuramsal açmazların yanı sıra, Türkiye’deki kamu kuruluşlarının diaspora konusuna ilişkin çalışmalarını da dağınık ve hatta tutarsız bir konuma sürüklemektedir. Burada, Türk Diasporasının neredeyse Dünya üzerinde yaşayan herkesi kapsayabilecek kadar geniş yorumlanmasına ve soydaş, akraba topluluk, Osmanlı bakiyesi, ümmet coğrafyası gibi ideolojik kavramlarla açıklanmaya çalışılmasına itiraz edilmektedir. Çalışmanın bir diğer itirazı da, Türk diasporasının ithal kavramlarla tanımlanmasınadır. Bunun yerine, kendi tarihsel tecrübe ve toplumsal dinamiklerimiz doğrultusunda yasal (Türk vatandaşlığı) veya kültürel (Türkçe) esaslara göre iki farklı tanım teklif edilmektedir.”
Sorular ve Türk Ocağı Şube Başkanı Prof. Dr. Nedim Ünal’ın şükran beratı takdimi ile program sona erdi.
(İHA)