Bir yerde yağmur yağmaz ve kuraklık başlarsa, o bölge insanı toplu halde açık bir alana çıkıp tövbe ettikten sonra bolluk ve berekete vesile olacak yağmurun gelmesini Allah’tan isterler.
Yağmur duasından önce tövbe ve istiğfar edilir. Bunu işin ehli olan din alimlerimiz daha iyi açıklarlar; benim bilgim bu konuda bu kadar. Zaten bunlar çok derin mevzular ki, bu işin ihtisasını yapmış olanlara da saygısızlık etmek istemem.
Her işin başı dua… Ve ne dilerseniz onun karşılığında bir dua var. Yerine getirmek, kabul etmek de Cenab-ı Allah nezdinde değerlendirilir.
Hal böyle olunca aklımdan geçmiyor dersem yalan söylemiş olurum, acaba şehrimize turist yağması için “Turist Duası”na çıkılabilir mi?
Zaten kış gelirken esnafın tüm beklentileri iyice azalıyor. Zira senelerden beri söylenen,“Turizm 12 aya yayılacak”, “Kastamonu’ya dört mevsim turist yağacak“, “Kış turizminin merkezi olacağız” vb. sloganlar artık inandırıcılığını yitirdi, insanlar somut bir şeyler görmek istiyor.
2010’lu yılların başında gazete manşetlerinde sıra sıra çıkmıştı;
“Kayak merkezinin mekanik tesisleri yenilendi; telesiyej ve teleskilerin sayısı dörde, pistlerin toplam uzunluğu 7,5 kilometreye ulaştı. Gece kayağı yapılabilmesi için ana pist ışıklandırıldı, 2012’ de turist yağacak.” diye.
Ne oldu? Kar mı yağmıyor? Elektrikler mi kesildi? Ilgaz da konaklama tesisleri mi yok? Tünel açıldı, Ankara’dan elini uzatsan Ilgaz’ı tutuyorsun… Hani tünel açılınca geleceklerdi?Hani Ankara’nın arka bahçesi olacaktık?“İstanbul’dan mı geleceksin? Havalimanı açıldı, yollarımız eskisi gibi değil, şimdi çok daha iyi; herkes kendi araçları ile gelebilir” sözleri vardı.
Peki, nerede bu turist? Havası, suyu, doğal güzelliği, kayak merkezi vb. her şey var, olmayan sadece turist. Kış döneminde kısa bir süre için kayak merkezindeki oteller belki doluyor, yeterli mi? Asla değil, oralar dolmalı ve konaklama için şehir merkezine gelmeli insanlar. Kayak yapmak için yeteri kadar kar yağmıyor mu? Kayak yapılabilmesi için yapay kar denilen bir şey var.
Yazın iş mi olmuyor? Elin oğlu çim kayağı diye bir şey yapıyor; bölgesini, tesisini bir güzel pazarlıyor, dolduruyor.
Önce gelsinler sonra yaparız devri çoktan geçti. Önce tesisini yapacaksın, gelenleri memnun edeceksin, bu memnuniyet sayesinde her seferinde gelenlerin sayısı daha da artacak.
Atanmış ve seçilmiş il yöneticileri bazında, sivil toplum örgütleri yöneticileri, otel yöneticileri, seçilen restoran işletmecileri bir araya gelip, bir komisyon kurulup seyahat acentelerininyöneticilerini davet etmeli, Kastamonu’yu gezdirip tanıtmalı. Bu davetler genelde otel işletmecileri tarafından bireysel olarak yapılıyor.
Bu da yetmez… Zira dolaştığım, dolaştığımız tüm seyahat acentelerine “Kastamonu’ya neden gelmiyorsunuz?” diye sorduğumda, “Biz satışa koyuyoruz, ama talep yok. Tanıtımınızı yapın, talep oluşsun, biz o zaman neden gelmeyelim?” diyorlar.
Şehri merak ettirip, iyi pazarlayıp, profesyonel tanıtımlarla yurtiçi ve yurtdışından insanların gelmesi için talep oluşturmak lazım.
Özelliklede Kastamonu Üniversitesi Turizm Fakültesi akademik kadrosuna tanıtım adına büyük işler düşüyor. Zira bu işi iyi bilenler kendileri. Olanak verilmeli, olanak sağlanmalı, ama dediklerini, rapor haline getirdiklerini de rafa kaldırmamak, anında harekete geçmek şartıyla.
Evet, söylemler doğru. Allah bu şehre tarihi, kültürü, doğasıyla her şeyi vermiş. Kadim bir şehir… Peki ama o zaman nerede bu turistler?
Tanıtım, tanıtım, tanıtım…
Böyle giderse elimize tespihlerimizi alıp “Turist Duası”na çıkmaktan başka çaremiz kalmayacak.
Bülend Çadırcıoğlu