Emek Partisi Kastamonu İl Temsilcisi Fikret Tufanyazıcı, Erzincan’da yaşanan olayla ilgili yaptığı basın açıklamasında, siyanürle altın çıkartmanın yasaklanmasını, ilgili yerli ve yabancı tekeller ile hükümetin bu konuda hesap vermesi gelektiğini söyledi.
Tufanyazıcı’nın açıklaması şöyle:
“Erzincan’ın İliç ilçesinde Anagold Madencilik tarafından işletilen Çöpler Altın Madeni’nde siyanür ve sülfürik asit dağlarının çökmesi sonucu 9 işçinin göçük altında kaldığı açıklandı. Daha önce de siyanür sızıntısı gibi kazalarla gündeme gelen ve kamuoyunun tüm tepkilerine rağmen altın üretimine devam eden madendeki felaket, işçi ve çevre sağlığını daha fazla kar uğruna hiçe sayan tekellerin yol açtığı bir katliamdır.
İşçi sağlığı önlemlerini almayan, emek ve çevre örgütlerinin uyarılarına rağmen yargı korumasında doğa katliamına girişen şirket yöneticileri suçludur. Ve ona kol kanat geren, kapasite artırımına onay veren iktidar bu doğa ve işçi katliamının suç ortaklarıdır.
İliç’teki felaket bir kez daha, sermayenin kar hırsının insan ve toplum sağlığını hiçe sayan kör bir güç olduğunu göstermiştir.
İşçiler ve meslek örgütleri zorlamadığı sürece sermayenin taammüden cinayetlerinin süreceği açıktır. İşçi sağlığı mücadelesi aynı zamanda bu ülkenin deresine, toprağına, her çeşit yaşama ve çevreye sahip çıkma mücadelesidir.
Erzincan’ın İliç ilçesinde altın madeni faaliyeti yürüten Kanada merkezli Anagold şirketinde iki yıl önce siyanür sızıntısı olmuştu şimdi de iç sahada bir toprak kayması yaşandı. Yüzde 80’i Kanadalı tekele, yüzde 20’si Çalık Grubu’na ait olan madende yaşanan facia; AKP’nin halk sağlığını yerli yabancı sermaye gruplarına peşkeş çektiğinin acı bir göstergesi olmuştur.
Siyanür sızıntısıyla bilinen Anagold’un 7,2 milyon dolar vergi borcunun silindiği, şirketin yüzde 80 ortağı olan Kanadalı altın madeni şirketi SSR Mining’in bilançosunda ortaya çıkmıştı.
İmar Affı ile yüz binlerin ölümünde sorumluluğu olanlar bu maden faciasının da hesabını vermek zorundadırlar.
Türk Tabipleri Birliği, (TTB), iki yıl önce, Erzincan İliç’te ve Manisa’nın Yunusemre ilçesinde siyanür ve sülfürik asit atıkları tehdidine dair açıklamasında, siyanürlü liçlemenin yasaklanması gerektiğini ifade etmişti.
Doğa, çevre ve halk sağlığıyla ilgili bilimsel araştırmalara dayalı uyarılar yapan meslek örgütlerini susturmaya çalışan siyasal iktidar, yaşanan son olayda da sorumludur.
Ayrıca siyanürle altın arama, Çek Cumhuriyeti, Almanya ve Macaristan gibi birçok ülkede yasaklanırken, Türkiye yabancı altın tekellerinin at koşturduğu korumasız bir ülke haline getirilmiştir.
Ülkemizde de siyanürle altın arama yasaklanmalıdır.
Şirket yetkilileri yargılanmalı, onlara yol verenler de hesap vermelidir.”