1956 yılında Kastamonu’da doğdu, Kastamonu Göl Öğretmen Okulu’nu, Ankara Yüksek Öğretmen Okulu’nu ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi, 1996’da profesör oldu…
Ülkemizin önde gelen anayasa hukukçularından.
Öğrencilik ve meslek hayatı İstanbul’da geçmesine karşın, Kastamonu’dan bağını hiç koparmadı, kalbinin başköşesinde taşıdı…
Hayatının her alanında Kastamonu’ya şeref kattı.
Onur verdi…
Referans oldu.
Kendi kaleminden okuyalım Kastamonu’yu 7 Ekim 2019’da gazetemizde yayımlanan metinde…
“KASTAMONU
İmparatorluğun devlete bağlı, sorun yaratmayan pay-ı taht İstanbul’a komşu vilayeti;
Milli mücadelenin efsanevi lojistik üssü;
Cumhuriyetimizin ve Atatürk devrimlerinin öncüsü;
Anadolu’nun en yüce dağı Ilgaz’ıyla, Karadeniz’e en uzun sahil şeridiyle dört mevsimin yaşandığı bir diyar;
Binbir çeşit bitkiyi barındıran ormanlarıyla Türkiye’nin akciğeri;
Kıyıları, şelaleleri ve göletleriyle bir doğa harikası değerlerini taşıyor.
Ancak, bütün bu özellikler Kastamonu’nun kalkınmasına, Kastamonu halkının refah düzeyine aynı ölçüde yansımış değil. Cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana bu noktaya gelişte, başta siyasetçiler olmak üzere, Kastamonulu işadamlarının, aydınlarının, kanaat önderlerinin payının büyük olduğu kuşkusuzdur. Ama bunda Kastamonuluların topyekûn mütevazı, çekingen, talepkâr olmayan, örgütlenmeye sıcak bakmayan tutumlarının da önemli payı vardır.”
Kastamonu’ya hizmeti görev bildi, kendi kaleminden okumayı sürdürelim, şükran duyalım bir kez daha…
“2004 yılında YÖK üyesi olduğumda Kastamonu’ya bir hizmet sunma fırsatı doğdu. O zaman Kastamonu’da büyük bir şehir hastanesi projesi başlatılmıştı ve bunun büyük bir bölge hastanesine dönüşmesi planlanıyordu. Böyle bir hastanenin hayata geçirilebilmesi, başta hekimler olmak üzere sağlık personeli yetiştirme projesiyle desteklenmesiyle mümkün olabilir diye düşündüm. O zaman Hacettepe Üniversitesi Rektörü rahmetli Prof. Dr. TuncalpÖzgen aynı zamanda YÖK üyesiydi. Bunu fırsata dönüştürerek bu düşüncemi Tuncalp Hoca’ya anlattım. Başlangıçta pek sıcak bakmadı ama dönemin YÖK Başkanı rahmetli Hocam Prof. Dr. Erdoğan Teziç’in de desteğiyle Tuncalp Hoca’yı Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin himayesinde Kastamonu’da bir tıp fakültesi kurmaya ikna ettik. Kuruluş işlemleri 2006-2007 yıllarında tamamlandı ve Kastamonu’da tıp fakültesi açıldı.”
Kastamonu Tıp Fakültesi, akademik olarak Kastamonu Üniversitesi’ne büyük kıymet katıyor, “amiral gemisi” adeta…
Ayrıca, Kastamonu’nun sağlık altyapısının da güvencesi, tıp fakültesi olmasaydı, Kastamonu Devlet Hastanesi “eğitim ve araştırma” kimliği kazanamayacaktı, dahası, hekim bulmak bile çok ama çok zor olacaktı.
2001 yılında İstanbul Üniversitesi’nden ayrıldı, yeni adresi “Galatasaray Üniversitesi” oldu, “Hukuk Fakültesi”…
Önce dekan vekili, ardından dekan oldu.
Hukuk alanındaki çalışmaları, yazdığı kitaplar, düşünce dünyası…
Kastamonu’nun göğsünü kabarttı.
“Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu”…
“Galatasaray Üniversitesi Rektör Yardımcısı” olarak görevini sürdürüyor.
Kastamonu’nun medarı iftiharı…
Pusulamız.
Not: Ziraat Türkiye Kupası’nda önümüzdeki hafta Galatasaray ile karşılaşacağız İstanbul’da, futbolda ülke gündemine oturacağız, büyük sükse yapacağız…
Galatasaray ile Kastamonu arasındaki bağları geçtiğimiz hafta “futbol” üzerinden gösterdik, bu kez de “akademi” üzerinden göz önüne getirelim istedim.
Kastamonu, ülkemizin köşe taşı illerinden biri…
İnsan hazinesi hele ki; emsalsiz.
MUSTAFA AFACAN