Kastamonu ASKF ödül töreni geçtiğimiz Cuma günü Atatürk Spor Salonu’nda yapıldı, Vali Avni Çakır yaptığı konuşmada Kastamonu’nun gelecekte “spor şehri” olacağını somut örneklerle anlattı, salondaki sporcuları tek tek tanıyor olduğunu göstermesi bile aslında bu yolda devletin yol kat ettiğinin kanıtıydı…
Hikayelerine bile vakıf.
(Tribündeki sporcuları tek tek selamladı, emeklerine verdiği saygıyı gösterdi, çabalarına ilişkin anekdotlar paylaştı…
Yazının başlığını amatör spora verdiği destekten dolayı “Amatör Vali” koymayı düşündüm ama vazgeçtim sonra, ince edebiyatın vakti çoktan geçti gitti bu topraklardan, kalın görmekte fayda var.)
Vali Çakır “olacağı” anlattı…
Ben “olmuşu” anlatayım.
1980…
İlkokul düzeyinde “Gazipaşa”, “Cumhuriyet”, “Kırkçeşme”, “İsfendiyarbey” ilkokullarının basketbol rekabeti dillere destandı, Hüsnü Tandoğan Spor Salonu kapalı gişe oynardı, galibi baştan belli yarıştı aslında, “Gazipaşa” alır götürürdü her defasında kupayı, “İsfendiyarbey” ile “Kırkçeşme” zorlayabildikleri kadar zorlarlardı.
Ortaokullarda “Merkez” ile “23 Ağustos” arasındaki basketbol rekabeti nefes kesiyordu, şehrin iki yakası kozlarını paylaşırlardı senede birkaç defa, salon yıkılırdı…
“Merkez” götürürdü.
Liseler…
“Lise” ve “Sanat Okulu” arasındaki kapışma “film” olur, coğrafik olmasa da sosyolojik olarak şehrin “iki yakasının” rekabetiydi, “Sanat Okulu” senede bir gülerdi ama tam gülerdi, “Lise” senede bir ağlardı ama tam ağlardı, rahmet olsun İsmail Dönmez’e.
Rahmet olsun o yılların cümle beden eğitimi öğretmenleri başta olmak üzere tüm spor idarecilerine, Kastamonu’yu “spor şehri” yapmışlardı, ne olmayan tesisi dert ettiler ne de olmayan sponsoru…
Taşlı topraklı okul bahçelerinde, sokak aralarında, boş arsalarda tarih yazdılar.
Fikri Uçkan zamanında atletizmde Türkiye şampiyonları çıkaran Merkez Ortaokulu’nun bahçesi Wembley’di, şehrin futbol mabedi idi, stada giden yoldu, kendini göstermek isteyen sporcuların ilk adresiydi…
Yeni okul binası yapılırken bir nevi “sit alanı” olan o bahçe yok edildi.
Bisikletçilerin, atletizmcilerin, güreşçilerin, boksörlerin, okçuların diyarıydı Kastamonu…
Hepsi ne çabuk unutuldu.
“Lise” hentbolda Avrupa’da tarih yazdı…
Bugün sorsan kimse hatırlamaz.
Geldik yarım asır sonrasına…
Altyapı var, üstyapı yok.
Törende ödül alan sporcuların ve takımların hepsi aslında birer “kahramanlık” hikayesi, devletin sürdürülebilir plan ve stratejilerinin dışında kendi süreçleri içinde ortaya çıkan deniz yıldızları, sürdürülebilir olmaları öznelerin iradesine bağlı…
Böyle mi olmalı?
Kahramanlık hikayeleri olduğu sürece “spor şehri” olunmaz…
Plan, hedef, strateji lazım.
•••
Fahrünnisa Kadıbeşegil’i anıyoruz
Yazar, çevirmen ve ressam hemşerimiz Fahrünnisa Kadıbeşegil’in bugün 13’üncü vefat yıldönümü…
Saygı ve şükran ile anıyoruz.
Kadıbeşegil’i, Nedim Atilla “Egede Sonsöz” gazetesinde dört başı mamur kaleme aldı, https://www.egedesonsoz.com/yazar/Olusum-Dergisi-sonsuza-dek-yasayacak/17710/ adresinden okuyabilirsiniz…
Yazının içinde sanat tutkunları için bir de müjde var.
Şad olsun…
Unutulmaz.
MUSTAFA AFACAN