1985 Eylül…
Maç 15.30’da idi, öğle saatine varmadan Gazi Stadı’nın çevresi dolmaya başladı, sıkı bir hazırlık dönemi geçiren KSK sezonun ilk maçına çıkıyordu, rakip Tokatspor, KSK’da parola “galibiyet”.
Filmi biraz geri saralım şimdi…
Askeri darbenin ardından ülke normalleşmeye başlarken, “her şehre çim zeminli stat” projesini devreye soktu ANAP hükümeti, Gazi Stadyumu yeşil bir kadifeyi andıran zemini ile futbolseverlerin huzuruna çıktı bu sayede.
1984 yılında “Kastamonu Valisi” olarak atanan efsane isim Vali Kamil Demircioğlu çim zemin yapımını gün gün takip etti, sabah uğradı, akşam uğradı, KSK’nın 3. Lig yolculuğuna tam destek verdi…
Futbol, demokrasiye geçişte araçlardan biriydi nitekim, 1980 öncesinin hem izlerini silmek hem de yeniden birlik beraberliği sağlamak için enstrümandı.
- Lig yeniden hayata geçirilmişti ve KSK da yerini bu ligde almıştı, 1967-68 sezonuyla başlayan 3. Lig, 1980 yılında kaldırılmış ve 1984’de yeniden kurulmuştu…
1985 sezonuna Mehmet Çataloğlu başkanlığında girdi KSK, İstanbul’da ticaret yapan iş insanı hemşerimiz büyük hava getirdi Kastamonu’ya, beklentiyi yükseltti, Başkan Çataloğlu’nun büyük sükse yapan teknik direktör transferine imza atması ise hedefi tamamen şampiyonluğa kilitledi.
Çataloğlu, Galatasaray’ın ünlü futbolcusu Mehmet Özgül’ü bin bir rica ile takımın başına getirdi…
“Çilli Mehmet” namıyla ünlenen Mehmet Özgül, içinde Kastamonulu futbolcuların da olduğu, şehir dışından yaptığı transferlerle klas bir kadro kurdu.
Kaleci misal…
Fenerbahçe kadrosunda vaktiyle yer alan Rasim’di.
Hazırlık maçlarında bile stat hınca hınç doldu…
Şampiyonluk türküleri arşa çıktı.
İlginç bir gelişme daha oldu…
Başkan Çataloğlu, Mehmet Özgül’den “teknik direktörlük” yanı sıra “futbolcu” olarak da sahaya çıkmasını istedi, futbolculuk defterini seneler önce kapatmasına rağmen yeniden formayı sırtına geçirmek zorunda kaldı Özgül, alelacele lisans çıkartıldı.
İlginç gelişmeler bununla da sınırlı kalmadı o sezon…
Kaleci olarak transfer edilen Rasim, bazı maçlarda “santrfor” olarak sahaya çıktı, ilk yarı “tuttu,” ikinci yarı “attı”.
Tokatspor maçına dönersek…
Sahaya “Rasim – Ayhan, Cengiz, Namık, Hüseyin – Cemil, İlyas, Şenol, Çilli – Rossi Adnan, Türker” dizilişi ile çıktı KSK, kalemiz tecrübeli eldivene teslimdi, defans hattımızın komutanı Taşköprülü Namık’tı, orta alanda maestro İlyas’tı, Almanya kökenli Şenol, Rossi Adnan ve Türker gol umutlarımızdı, fuleli koşusu ile Türker keser, Şenol kafayı çakar, sekerse kademeye Rossi Adnan girerdi.
Hiçbiri olmadı…
Tokatspor 3-0 aldı gitti maçı.
Tokatspor’un Kastamonu’nun damadı liberosu Ömer attı gollerden birini…
Su deposunun kapalı tribün tarafındaki köşesinden kullanılan korner, mermi gibi altıpas üzerinden geçerken, uzun boyu ile Ömer kafayı çaktı, sesi geldi tribüne topun kafa ile buluştuğu anın, 90’a giren top görülmedi, fileyi yırtıyordu az kalsın, aynı maçta defansımızı yerle bir eden sol açık Ferhat’ı sonraki sezon transfer ettik, kısa ama cüsseli vücuduyla trendi adeta kanatta.
Hayaller tuz buz oldu…
Kadim Kastamonu kötümserliği ile “hayır çıkmaz” dendi, bir umut şampiyonluk adayı Çarşambaspor’u Gazi’deki maçta yenmekti, mağlup olduk, film bitti, Çarşambaspor sezon sonunda şampiyon oldu.
Mehmet Özgül takımdan ayrıldı, ancak yine gelecekti, 5 yıl sonra “yuvaya döndü”…
1990-91 sezonunda, Mehmet Kartal’ın başkanlığı, Yaşar Oktay’ın genel kaptanlığı döneminde takımın başına geçti.
Kastamonu Mehmet Özgül’ü çok sevdi, spor adamının ötesinde dört dörtlük bir “kültür adamı” idi çünkü, bıraktığı iz silinmedi…
Selam olsun bir kez daha.
MUSTAFA AFACAN