İstiklal Savaşı’na açılan yegane kapıydı İnebolu, vatanseverler sel kıyamet akıyordu İstiklal Yolu’ndan istiklal cephelerine, dillerde “Ya istiklal ya ölüm”…
İnebolu “İstiklal’in İnebolu’su” olmuştu.
“Milli Şair” unvanıyla belleklere kazınan Mehmet Emin Yurdakul da İnebolu’dan geçenler arasındaydı…
1921 yılı Nisan’ının ilk günü İnebolu’ya çıktı, Yusuf Akçura vardı yanında, İstanbul-İnebolu hattının son durağı Ankara olacaktı.
Şehir şehir dolaşacaktı…
Anadolu’da milli mücadeleyi anlatacaktı.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Mehmet Emin Yurdakul’un yolculuk haberini aldığında sevinç duydu, derhal telgraf çekti İnebolu’ya, telgraf Mehmet Emin Yurdakul’a ulaştırıldı…
“Türk milliyetperverliğinin ilahî mübeşşiri olan şiirleriniz mücahedemizin ruh-i hamasetine ufk-i tulû olmuştur. Teşriflerinizden duyduğum memnuniyeti beyan ile sizi milletimizin mübarek babası olarak selamlarım. Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi M. Kemal.”
Mehmet Emin Bey ve Yusuf Akçura İnebolu’dayken “İnönü Zaferi” müjdesi geldi…
Hürriyet Meydanı’nda toplandı halk, önce Mehmet Emin Yurdakul, daha sonra Yusuf Akçura hitap etti.
Mehmet Emin Yurdakul konuşmasında halkı coşturdu…
“İnönü zaferi gururun, tamahın muharebesi değil, vatanın, haritanın muharebesidir… Peygamberimiz Hz. Muhammed’le; memleketi, sandukası hakarete uğrayan Gazi Sultan Osman, mezarlarından kefenleriyle çıkarak Söğüt önlerine gelmiştir ve Allah’ın din, vatan ordusuna fetih, yardım gelmiştir… Ey Türk! Vur! Senin mazlum İzmir’in, yaslı Edirne’nin, esir İstanbul’un, Suriye ve Türkiye’nin bütün ümitleri sende. Bunlar ezanları susmuş; minareleri, minberleri yıkılmış; camileri, kandilleri kararmış kabileleriyle, esir ve mahpuslarla dolu zindanlarıyla senin Anadolu’na gözlerini dikmişler, kahraman evlâtlarından mucize bekliyor, vur! Senin beldelerine yangınlar, çocuklarına zincirler getirenleri, yeşil ovalarını kemiklerle ağartanları, gümüş ırmakları kanla kızartanları vur! Sana bir karayılan gibi sarılmak istenen esareti boğmak için vur! Gururlu hırsları taşlara gömmek için vur! Ve silâhın kırılıncaya kadar vur! Seni, yukarıda Allah, aşağıda tarih seyrediyor, vur!”
İnebolu bir başka güzeldi o gün…
Denizle yarışıyordu dalga dalga hürriyet coşkusu, bentlere sığmıyordu, cephelerden cephelere taşıyordu.
İnebolular TBMM’ye tebrik telgrafı çekti…
“8 Nisan 1921 İkinci İnönü Zaferi münasebetiyle kazamızda pek parlak ve heyecanlı bir miting akdedilmiştir. Kahraman ordumuzun meclisimize ve kumandanlarımıza dualar edilmiştir. Şehir baştanbaşa donatılarak şaşalı bir fener alayı tertip olunmuştur. İnebolu’da bulunmakta olan Türk Şairi Mehmet Emin Bey heyecanlı bir hitabe irad ederek halkı coşturmuştur. Daha sonra Yusuf Açum (Akçura) Bey tarafından başka bir nutuk irad edilerek Hilal-i Ahmer-e yardımın bu günlerde büyük bir borç olduğunu söylemiş ve halk az zaman içinde yedi bin liraya yakın bir meblağ toplayarak Hilal-i Ahmer-e vermiştir. Muzafferiyetinizin devamı için dualar edildiği arz olunur.”
İnebolu’ya zafer haberini bildiren telgraf, geliri Hilal-i Ahmer’e (Kızılay) bağışlanmak üzere açık artırmaya konuldu, 6 bin lira toplandı…
Az veren canından verdi.
Mehmet Emin Yurdakul ve Yusuf Akçura İnebolu’dan ayrıldılar, Ilgaz üzerinden Ankara’nın yolunu tuttular, yolları uzundu…
Bağımsızlığa giden yolun yolcusuydular.
Mehmet Emin Yurdakul’un “Bırak Beni Haykırayım” şiirinde kaydettiği üzere…
“Bırak beni haykırayım
Susarsam sen matem et
Unutma ki şairleri haykırmayan bir millet
Sevenleri toprak olmuş öksüz bir çocuk gibidir.”
Şairdi…
Haykırmaktı yazgısı.
MUSTAFA AFACAN