Memleket Partisi İl Başkanı Mustafa Başesgioğlu, gündemi değerlendirdiği basın toplantısında, toplumun son yaşanan zamlar karşısında iyice gerildiğini ve bu konuda çözümsel adımların acilen atılması gerektiğini söyledi.
Orta sınıfın yok olduğunu, zengin ile fakir arasındaki adaletsizliğin derinleştiğini söyleyen Mustafa Başesgioğlu, “Halkın sesine ses olmalıyız. Sabah kalkıyoruz zam, akşam yatıyoruz zam. Halk moral olarak demorolize oluyor. Toplumda bir güven kalmadı” dedi.
Memleket Partisi İl Başkanı Mustafa Başesgioğlu dün parti binasında gündeme dair açıklamalarda bulundu.
Ekonomik kriz ve zamlarla birlikte ülkenin adeta yangın yeri olduğunu söyleyen Mustafa Başesgioğlu, “Sabah kalkıyoruz zam, akşam yatıyoruz zam. Bunun en acımasızcası ise elektrik ve ısınmaya yapılan Cumhuriyet tarihinin en büyük zamlarıdır” dedi.
Son 10-15 gündür esnaf ziyaretleri yaptıklarını ve vatandaşı dinlediklerini söyleyen Mustafa Başesgioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“‘Nedir ülkenin sorunu, gündemin öncelikli sorunu nedir?’ diye sorduğumuzda halkın yüzde 95’i bu zamlardan muzdarip olduğunu belirtti. Bu zamlardan tabiî ki en acımasızı elektrik, doğalgaz ve akaryakıt zamları. Bu zamlarla ilgili birkaç örnek vermek gerekirse 54 dairesi ve 3 asansörü bulunan siteye ortak kullanım olarak 5 bin 727 TL elektrik faturası geldi. Burada her bir daire maliki 150 kw sınırlamasından faydalanma şansı tek sayaç olduğu için olmadığından direkt yüzde 127 zam oranına maruz kalmış durumda. Bunun adına resmen soygun denir. Bu yanlıştan bir an evvel dönülmesi, kaşıkla verdiklerini kepçeyle almamaları gerekiyor. Taşköprü’den arayan ve kafeterya çalıştıran bir vatandaşın faturası 4 bin 579 lira 60 kuruş, yine bir gözlük tamiri dükkanı olan vatandaşın faturası 465 lira. Esnafımız dükkânda donuyor. Bu duruma nasıl geldik? Enerji sektöründe kamunun büyük bir ölçüde tasfiye edilmesi, enerji politikalarının oluşturulmasında önceliğin özel sektöre bırakılması yanlıştır. Bunu deneyimlerle gördük. Türkiye’nin petrol ve doğalgazda yüzde 95’in üzerinde dışa bağımlı olması yapısal bir sorun. Yerli kömür kaynaklarımızı yeterince verimli kullanamıyoruz. Rüzgar ve güneş enerjileri başta olmak üzere yenilebilir enerji kaynakları için atılması gereken adımları atamıyoruz. Enerjinin güvenli, hızlı, kesintisiz, ucuz temini için ulusal bir enerji politikasına ihtiyacımız var ama ulusal enerji politikamız var mı, maalesef yok. Bu bir soygun düzenidir, elektrik zamları geri çekilmelidir ve dağıtım derhal kamulaştırılmalıdır. Vatandaş inim inim inliyor, iş yerleri elektrik faturaları yüzünden kapanıyor. Bu çilenin sorumlusu AKP iktidarıdır. Türkiye’de elektrik dağıtımını 10 yıl önce özelleştirerek ülkeyi 21 şirkete teslim ettiler. Ne dediler teslim ederken; ‘Kalite ve rekabet ile elektrik ucuza gelecek’ dediler. Bugün yaşanılanın adı keyfilik ve denetimsizliktir. Enerji güvenliği yaşamsaldır. Fabrikaların çalışması, yurttaşların ısınması, ulaşımın sürekliliği, sağlık hizmetleri başta olmak üzere yüzlerce kamusal hizmetin devamlılığı ve birçok konu enerjiyle ilgilidir. Bu sorunun bir an önce çözülmesi gerekir”
Gıda fiyatlarındaki artışa da dikkat çeken ve çarşı-pazarın nabzıyla ilgili açıklamalarda bulunan Başesgioğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“Sebze, meyve, süt, et gibi gıda ürünlerindeki fiyatlar inanılmaz boyutlara geldi. Bunu her gün yaşayarak görüyoruz. Dünyanın en güzel ülkesinde, en verimli toprakları ektirmeyen, rekor zamları yapan, üretim olmadan bereket olmayacağını, refahın olmayacağını bilmeyenler buna zemin hazırladı. Tek çözüm, geçici bile olsa gıda ürünlerindeki KDV ve ÖTV’nin kaldırılarak halkımıza mutlaka bir rahatlık sağlanmalıdır. Bu hayat pahalılığının sonucunda geldiğimiz nokta hipereflansyona doğru gidiştir. Her gün gelen zamlar halkımızın esaretin bedelini ödeyen fatura esiri toplum haline dönüştürmektedir. Makul bir yaşam hakkından uzaklanan vatandaşın sayısı artmakta, orta sınıf yok olmaktadır. Zengin fakir arasındaki adaletsizlik derinleşmektedir. Bu yapılan zamların sonucunda maaşlara zamlar yapıldı ve asgari ücretin 4 bin 253 lira açıklanması toplumda güven tazelemek gibi, çok iyi bir zam şeklinde algılandı. Fakat biz bunu daha önce ‘biraz daha bekleyin, acele etmeyin’ şeklinde yorumladık ve biz haklı çıktık. Çünkü bu sesler önceden belliydi. Pandemiden önce dünyanın her yerinde uyarılar şuydu ‘Enerji ve gıda sektöründe büyük artışlar olacak.’ Bütün ülkeler buna karşı tedbirleri almak zorundaydı. Geldiğimiz noktada bugün Avrupa ortalaması aylık ve yıllık 3 ila 5 arasında, bizim ülkemizdeki ocak ayındaki enflasyon rakamı 11.01 olarak bir dünya rekoru.”
Halkın sesine ses verecek STK kalmadığına da dikkat çeken Mustafa Başesgioğlu, “Ülkenin her yanında yangın var, fiyatlar yükseliyor fakat bu konuda kim konuşacak, siyaset konuşacak. Fakat bunun dışında bugün çaresiz içerisinde olan küçük orta ölçekli esnaflarımızın, üreticilerimizin, yetiştiricilerimizin temsilcileri olan sivil toplum kuruluşları, derneklerin başkanları yetkilileri konuşmalı. Doğruları söylemeli. Halkımıza sürekli yalan söyledikleri için halkın ümitleri kalmıyor. Üretici üretimden, yetiştirici yetiştirmekten vazgeçiyor. Halk moral olarak demorolize oluyor. Toplumda bir güven kalmadı. Bu nedenle herkes üzerine düşen görevi yapması lazım. Bir an önce ülkemizin, devletimizin bu girdabın içerisinden çıkması lazım. Ülkemizde ilk defa kar yağmadı. Her yıl bu kar yağıyor, yaşadığımız süreci ilklim şartlarına bağlıyorlar. Bunun sebebi üretimsizlik, üreticilerin imkanları sınırlı ve girdileri çok pahalı. Bunların en başında akaryakıt fiyatları geliyor. Mutlaka gerçek üreticilere ötv ve kdv destekli mazot, gübre, ilaç desteği sağlanmalıdır. Lüks yerlere ve yatlara gösterilen muafiyet tarıma da uygulanmalıdır. Antalya’dan, Mersin’den, Adana’dan ilimize meyve ve sebze gelene kadar nakliye, irsaliye, yol, köprü maliyetleri inanılmaz derece yüksek. Bu maliyetler sonuç itibarıyla etiketlere yansıyor. Haldeki toptancı arkadaşlarımızla yaptığımız görüşmelerde tarladan çıkan ürünlere 2 ila 3 TL daha vergi yansıtıldığı için böyle de bir adaletsizlik var. Hal Yasası yıllardır konuşuluyor, hiçbir zaman düzgün bir biçimde bir şey ortaya çıkmadı. Bir an önce bu konuların gözden geçirilmesi ve hayatın normale geçmesini düşünüyorum” diye konuştu.
Kastamonu’nun verdiği göç sorununa da değinen Başesgioğlu, “Türkiye’de 1 milyon 63 bin kadar Kastamonulu,İstanbul ve diğer şehirlerde ikamet ediyor. Doğası en güzel 8-10 ilden bir tanesiyiz. Bu verimli topraklardan insanlar niye göç etsinler? Esas buradaki mesele iş imkanları. İstihdam alanlarının açılması lazım. Şu ilçeye şu fabrikayı yaptık, şuraya 50 kişi 250 kişi istihdam ettik desinler de biz övünelim, iftiharla söyleyelim ve de özür dileyip teşekkür edelim. Eskişehir’de etil alkol fabrikası var. Üretimi yüzde yüz kapasiteyle çalışıyor ve çok talep var. Kastamonu’nun da bununa ilgili bir müracaatı olduğunu biliyoruz. Bir etil alkol fabrikası Kastamonu’ya neden yapılmasın? Çankırı’da lastik fabrikası var, binlerce kişi çalışıyor. Özel sektörün yapısı belli, kar marjı düşük olan yerlere girmez. Yani devlet desteği şart. Bu güzel topraklara yazık oluyor. Her ilin her ilçenin kalkınmasında ortak aklı egemen kılmak lazım. Maalesef ülke siyasetinin geldiği durum belli. Sürekli birbirleriyle kavga eden, il başkanlarının birbirleriyle oturup çay içmediği, milletvekillerinin birbirlerine selam vermediği, oturup bir yemek yemediği bir standartların dışında bir siyasi yapı sürmekte. İlimize yapılacak her türlü katkı için el ele, halkımızın ve toplumuzun menfaatine olan her alanda birlik olarak çalışmakta fayda var” dedi.
Örencik TOKİ’de yaşanan sorunlara da değinen Mustafa Başesgioğlu, şunları söyledi:
“TOKİ Türkiye’nin 81 ilinde yoksul ve öncelikle şehit ve gazilerimiz için konut yapıyor. Kastamonu’da da Örencik mevkiinde konut yapıldı. 316 daireden tekabül eden yapı var burada. Altyapı, aydınlatma, ulaşım ve en büyük sorunlarından birisi de ısınmayla ilgili bir sorunları var. Buraya İstanbul TOKİ’den yönetici olarak bir arkadaş atanmış, bu arkadaş 316 daireden sorumlu. Kastamonu’nun 19 ilçesine doğalgaz getireceğiz projesi verenler, bu Örencik konutlarını hangi akılla kömürlü kazanlar yaptı. Geriye dönüp bir araştırılması gerekiyor. Özel villalara doğalgaz gidiyor, yoksul insanların zor şartlar altında yaşadığı ve belirli birikimlerle buraya sahip olmaya çalıştıkları konutları kömürlü yapmak akıl tutulmasıdır. Bir an evvel buradan belediye başkanıma rica ediyorum, oranın yollarını, ışıklarını vesaire, elimizden ne geliyorsa yaptıralım. Hayatı onlara kolay kılalım. Valimize de rica ediyorum, bu insanlarımızın mağduriyetlerini giderelim, siz şehrin yetkilisisiniz” dedi.
Partilerinin çalışmalarına da değinen Mustafa Başesgioğlu, bu konuda da şunları söyledi:
“Biz Memleket Partisi olarak 8 ay gibi kısa bir süre içerisinde kuruldu. Cumartesi günü inşallah Hanönü ilçe kongresini yapacağız. Ondan sonra Devrekani kaldı. Devrekani’de bittikten sonra il kongremizi yapacağız. Biraz sabır edeceğiz. 50-100 yıllık partilerden beklenenler ortadayken 8 aylık bir partiden mucize beklemek biraz adaletsizliktir. Partiler yasası Meclis’ten bir geçsin ve herkes kendi kulvarına bir baksın. Genel başkanımızın söylediği gibi şartlar ne gerektiriyorsa en uygun şekilde yerimizi alacağız. Genel başkanımız şöyle diyor ‘Zafer yola çıkmaktır, sonucu bilemeyiz. Mustafa Kemal Paşa yola çıkarken zafere yürüdü ama sonucu bilmiyordu. Ya istiklal Ya Ölüm dediğinde sonucu bilmiyordu ama zafere inanıyordu.’ Aynı söylemde biz de zafere inanarak yola çıktık, başaracağız. Adamı ve parası olanın siyaset yaptığı yerde adalet beklemek hayal olur. Bizlerle yol yürümek isteyen değerli hemşehrilerimize açık bir şekilde söylüyorum ki bizlerle olmanın 6 kuralı var. Bir, terörü açık bir şekilde kınamak. İki, dine bağlı mezhepsel siyaset yapmamak. Üç, siyasi rant peşinde koşmamak. Dört, kadın haklarına olan şiddeti açık bir şekilde kınamak. Beş, toplumu bölüp bölmemek, parçalamamak. Altı, doğaya saygılı olmak. Bu 6 kurala uyan değerli hemşehrilerimizin hiçbir ayrım yapmaksızın başımızın üstünde yeri var. Anavatan, yavru vatan, mavi vatan bir bütündür ayrılamaz. Tek memleket sevdasıyla, geleceğimizde hep beraber yer alalım. İlkeli, dürüst siyasetin adresi Memleket Partisi’dir. Toplumun moralsizliğini değiştireceğiz. Türkiye’de 27 milyon genç var. Yeter ki gençlerimizin önünü açalım ve onlara güvenelim. Kış geçer, bahar gelir ve ülkemizde tekrardan çiçek açar ve barış rüzgarları eser”
Cengiz MUHZİROĞLU