Kastamonu’nun değerli evladı, eğitimci, yazar, Kastamonu Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Mustafa Eski 1 Haziran 2020 tarihinde 56 yıllık devlet hizmetini tamamlayarak emekliye ayrıldı. Kastamonu gazetesindeki “Allah’a ısmarladık” başlıklı memuriyete veda yazısını gururla, duyguyla okudum. 56 yıllık meslek hayatının muhasebesini başarıyla yapmış.
Benden dört yaş küçük Dr. Eski’yle eğitim ve yazarlık hayatımızda sık sık aynı yolda yürüdük. Mutlu bir tesadüf olarak, emeklilik yazısıyla benim “Koronavirüs Sohbetleri/III” başlıklı köşe yazım, 1 Haziran 2020 Pazartesi günü aynı sayfada (s. 2) yayımlandı. O, Çapa Eğitim Enstitüsünü ben de Bursa Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümünü (1’incilikle) bitirerek ilköğretmen okullarında öğretmenlik yapacak başarılı öğretmenler arasında yer almıştık. Ben 1962-1965 yılları arasında Van Alparslan İlköğretmen Okulunda, o da 1970-1973 yılları arasında Van Kız İlköğretmen Okulunda görev yaptıktan sonra, Kastamonu Kız İlköğretmen Okulunda (ben 1965-1968, o 1973-1976) yollarımız kesişmişti. Ben 1970 yılında MEB merkez teşkilatında bürokratlığı seçmeyip Kastamonu Kız İlköğretmen Okuluna dönseydim, mutlaka Kastamonu Üniversitesine uzanan serüveni birlikte yaşayacaktık.
Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Eski’yle yazarlık hayatımızda da örnek alınacak iş birliğimiz oldu. İkimiz de genellikle aynı konularda araştırma yapıp yayımladığımız hâlde hiçbir zaman aramızda sürtüşme, bilgi tartışması yaşanmadı. Çünkü, ikimiz de bilimin dışında bir desteğin peşinde değildik. Politik amaçlarımız yoktu. Kastamonu tarihi, kültür tarihi, halk bilimi alanlarında ilimizle ilgili çok sayıda kitap, makale ürettik. Bu tutumumuzda, onun Çapa Eğitim Enstitüsünden öğretmeni İnebolulu ünlü şair yazar Orhan Şaik Gökyay’ın da etkisi olduğunu söyleyebiliriz. Gökyay Hoca, benim manevi ağabeyimdi. Millî Folklor Araştırma Dairesi Başkanlığı görevimde büyük desteğini gördüm. Dr. Eski ile yıllarca Orhan Şaik Gökyay Şiir Ödülü Seçici Kurulunda birlikte çalışıp hocamızın aziz hatırasını yaşatmaya çalıştık.
Eski, Eğitim Enstitüsü öğretimiyle yetinmedi. Evliya Çelebi’nin söz ettiği Kastamonu gençlerinin üstün zekâsını kullanarak Gazi Üniversitesinde, 1988-1995 yılları arasında yüksek lisans ve doktora çalışmalarını tamamlayıp akademisyen oldu. Osmanlı Türkçesi ve yazısını çok iyi öğrenip ilimizin gazete ve eski belgelerini tarayıp kitap ve makaleler yayımlandı. Emekli olduğu tarihe kadar ikisi ortak 25 kitap, bilimsel dergilerde de 43 makalesi ile bildirisini bilim dünyasının hizmetine sundu. 1981 yılında Kastamonu gazetesindeki köşe yazarlığında da kendi ifadesiyle 1300’ün üzerinde, her biri bilgi hazinesi yazı üretti. Kitap, makale, bildiri ve gazete yazılarında daima bilimsel gerçekliğin peşinde yürüdü. Belge ve bilgileri çarpıtmadı. Ucuz Kastamonuculuk yapmadı. M. Âkif Ersoy’a Nasrullah Camisi’nin mimberinde İstiklâl Marşı’nı okutmadı.
Dr. Mustafa Eski, Kastamonu Üniversitesinin kurulması için en çok çalışan hemşehrilerimizdendir. 14 Şubat 1980 tarihinde Kastamonu Eğitim Enstitüsü Müdürlüğüne atanmasıyla başlar bu süreç. Adım adım üniversiteye yürüyen bu sürecin hemen her safhasında onun idari görevlerde yer aldığını, sosyal faaliyetler yürüttüğünü görüyoruz. Onun Dekan hatta Rektör olmayı hak edecek akademik altyapıya sahip bulunduğundan kimsenin şüphesi yok. Gel gör ki, Türkiye’de siyasetin, siyasetçinin bürokrasi ve bilim kuruluşlarında yaşattığı güvensizlik sonucu, aşırı kuralcı bir YÖK düzeni sonucu üç profesör kadar bilimsel çalışması bulunan Eski, profesör olamamış, layık gördüğümüz görevlere de atanamamıştır. Ondan Osmanlı Türkçesi ve yazısını iyi bilmesi değil, İngilizce, Almanca, Fransızca öğrenmesi istenmiştir. Yakın yıllarda Arapça ve Farsça bunlara eklendiğinde iş işten geçmiş, yaşı çok ilerlemişti. Dr. Öğretim Üyesi olarak akademik hayatının yaş sınırı dolayısıyla sona ermesi Türkiye’deki biraz çarpık yüksek öğretim düzeninin bir sonucudur. Onun gibi, halk edebiyatı alanında tanıdığım, Dr. Öğretim Üyesi olarak emekli olmuş (Dr. Doğan Kaya, Dr. Mehmet Yardımcı) ve hâlen çalışan (Dr. Mustafa Tatcı) çok değerli akademisyenler de aynı değerbilmezliğe kurban olmuşlar, ancak eserleriyle YÖK’e “Biz burdayız.” demişlerdir.
Dr. Mustafa Eski’yi “dostum” diyebilecek kadar yakından tanımakla bahtiyarım. Kastamonulu olması, araştırmalarında Kastamonu kültür ve eğitim tarihini ön planda tutması hayranlığımı artırmıştır. Kastamonu’ya hem eğitimci hem de araştırmacı olarak çok önemli, değerli hizmetlerde bulunmuştur. Bana, Kastamonulular adına teşekkür düşmez ama Türk halk kültürüne, Kastamonu halk kültürüne hizmetleri adına teşekkür elbette düşer. Teşekkürler, teşekkürler, teşekkürler Dr. Mustafa Eski… Sana, ailenle sağlıklı uzun ömürler dilerken kaleminin teri asla kurumasın, bilgisayarının ekranı hiçbir zaman kararmasın diyorum…
NAİL TAN