Füze misali fırlayan akaryakıt, yedek parça, personel vesaire girdilerinin ardından şehir içi toplu taşıma ücretlerine hatırı sayılır ölçüde zam yapmak farz olmuştu, ilgili kooperatifin talebi üzerine belediye meclisi oy çokluğu ile fiyat artışına karar verdi, esnafın sırtındaki yük bir nebze hafifledi bu sayede…
Yüzde 50 oranındaki fiyat artışının esnafa ne kadar süre nefes aldıracağı ise muallak.
Esnafın sırtındaki yük indi inmesine de, “fizik kanunu” nitekim, doğada hiçbir şey ortadan kaybolmaz, indirilen yük nereye bindirildi?…
“Toplu taşıma tüketicisi vatandaşın sırtına”.
Şehir içi toplu taşıma sistemini kullanan dar gelirli vatandaşların vay haline…
Elektrik, doğalgaz, çarşı pazardan artırarak öpüp başına koyduğu yedek akçeyi de “dolmuş parası” yapacak.
Öz konusu “fiyat artışı” asla üzerinde tartışılacak bir konu değil, sonuçta “özel sektör”, aslına bakarsanız, belediye meclis kararı dahi olmadan fiyat artışı yapabilmeli “serbest piyasa ekonomisi” ile idare edilen bir sistemde…
İsteyen “biner”, isteyen “binmez”.
Şehrimizdeki “handikap” ne?…
Koca şehir “alternatifsiz şehir içi toplu taşıma” sistemine mahkum edilir mi?
Seneler evvel belediye otobüsleri garaja çekilerek şehir içi yolcu taşımasında sadece özel sektör kooperatifi yetkili kılındığında şehir içi toplu taşıma sistemimize dair “sarı öküz” verilmişti aslında…
O tarihten beri tartışma bitmiyor.
Geçen onca zamanda bir belediye yönetimi dahi bu handikabı ortadan kaldırmaya yönelik bir girişimde bulunmadı…
Kamunun dar gelirli vatandaşlara yönelik “sübvanse” veya “destek” amaçlı “yedek” hatta “tali” olarak bile devrede tutacağı “belediye otobüsü” ya da “taksi dolmuş” misali alternatif bir toplu taşıma kanalı olmaz mı?
30 dakikada bir sefere çıksın örneğin belediye otobüsü, düşük ücretli olsun, dar gelirli ve zamanı olan vatandaş tercih etsin…
İnsanlar karda kışta yaya kalmasın.
Hadi yok…
Teknolojinin geldiği şu devirde “aktarma” ve “kilometre bazlı” fiyatlandırma yöntemi de mi akla getirilmez?
Mevcuttaki “en uzun mesafe üzerinden fiyatlandırma”…
Derebeylik devrine tekabül etmiyor mu?
“Yaşanan sıkıntıda mevcut taşıma kooperatifinin hiç kabahati yok” dense yeridir, ekmeklerinin ve helal rızıklarının peşindeler sonuçta, “su ile çalışmıyor” altlarındaki taşıtlar…
Kontak kapatsalar sistem tamamıyla çöker.
Şehir içi toplu taşımaya ilişkin alternatif modeller geliştirilmedikçe…
Yük bir esnafın sırtına bir tüketicinin sırtına biner durur.
Not: Şehrimizin bu konuda “handikap” yaratan asıl kangren yarası, siyasi partilerin asla ne proje geliştirmeleri ne de seçenek sunabilmeleri…
Belediye meclisinde muhalefet partili bir üyenin “cılız” önerisi haricinde “alternatif” namına ses çıkmadı.
Şehrin çoğunluk nüfusunu ilgilendiren bir konunun müzakeresi böyle mi olmalı?…
Hem esnafı hem de tüketiciyi koruyan öneriler havada uçmalı, gerekirse çok daha yüksek zam yapılmalı ancak diğer yandan “sübvanse” seçenekleri de ortaya konulmalı.
İki partili iktidar bloğu “oybirliği” ile kabul…
İki partili muhalefet bloğu “tek oy” ile “ret”.
“Okula, camiye, kışlaya siyaset girmesin” diyoruz demesine ama “belediyeye de girmesin” asıl…
“Yerel demokrasi” değil bu.
MUSTAFA AFACAN