Kastamonu Köy Kalkınma ve Diğer Tarımsal Amaçlı Kooperatifler Birliği (Köy-Koop) Yönetim Kurulu Başkanı Erol Akar, ülkemiz tarım sektöründe yaşanan sorunları dile getirerek, “Tarım sektörünün sorunları yılların birikimidir. Üretim yapan köylü hep itibarsızlaştırılmış, çiftçilik bir meslek olarak kabul edilmemiştir. Üretici adına bir rekabet ortamı yaratılamamış, desteklemeler, üretimde sürdürülebilirliği sağlayamamıştır” dedi.
Hasat Türk gazetesine röportaj veren Erol Akar’ın yöneltilen sorulara yanıtları ve Kastamonu kooperatifçiliği ile ilgili görüşleri şöyle:
– Bölge tarımsal üretimi hakkında genel bilgiler verebilir misiniz? Bölgenizde öne çıkan başlıca ürünler nelerdir?
“İlimizin yüzde 67’si ormanlık alanla kaplıdır. Yılda yaklaşık üç milyon metreküp orman ürünleri üretimi gerçekleşmektedir. Çok geniş bir tarımsal alana sahip olmayan ilimizin Gökırmak Havzası’nda ağırlıklı olarak tarım ve süt hayvancılığı yapılmaktadır. Aynı Havza’da Taşköprü Bölgesi’nde coğrafi işaret tesciline sahip sarımsak tarımı ön plandadır. Yıllık yaklaşık 25.000 ton sarımsak üretilmektedir. Tosya ilçesi Devrez Çayı Havzası’nda çeltik tarımı ön planda olup yılda yaklaşık 20.540 ton pirinç elde edilmektedir. Hayvansal varlığı itibariyle ülke genelinde ilk beşlerde olup genel olarak besi hayvancılığı ön plana çıkmaktadır.2018 yılı itibarıyla 283.240 adet büyükbaş hayvan sayısına sahip olan ilimizde 2018 yılında toplam 65 milyon 934 bin 651 litre süt üretimi gerçekleşmiştir. İhsangazi ilçemizde genetik özellikleri itibarıyla ön plana çıkan Siyez Buğdayı 2n kromozom yapısında olup kültüre alınmış günümüz buğdayının da atası olarak bilinmektedir. Kastamonu yöresinde 14.000 dekar Siyez Buğdayı ekiliş alanı olduğu bilinmektedir. Bu verilere göre buğdayın üretim miktarının 3.500 ton olduğu, bulgura işlenen kısmın yaklaşık olarak 700 ton civarında olduğu tahmin edilmektedir. Bu ürünlerin dışında ekonomik değer ifade eden şeker pancarı, sahil şeridinde kestane ve fındık üretimi gerçekleşmektedir. İklim itibariyle karasal geçiş ikliminde olması nedeniyle tarımsal potansiyelinin yüksek olduğu da söylenemez.”
– Birliğiniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
“Birliğimiz, çalışma konuları itibarıyla çok amaçlı bir birlik statüsünde olup, bünyesinde tarım, hayvancılık, orman üretimi, sulama, ürün işleme, girdi temini ve ürün pazarlaması yapan 308 adet birim kooperatif mevcut olup, yaklaşık 19.820 kooperatif ortağına hizmet verilmektedir. Birliğimizde 3 ziraat mühendisi, 2 orman mühendisi, 1 tarım teknikeri, 1 mali müşavir, 5 muhasebe elemanı, 30 süt alım görevlisi ve yardımcı hizmetler elemanı olarak toplam 46 elemanla hizmet verilmektedir.”
– Bölge üreticilerinin örgütlülüğü hakkında neler söylenebilir? Bölgenizde üreticilerin örgütlülük oranı nedir? Örgütlülüğe yaklaşım nasıldır?
“İlimizde üretici örgütlenmesi adına önemli mesafe alındığı görülmektedir. Ancak genel itibarıyla birim kooperatifler ve diğer üretici örgütleri verilen göç nedeniyle üye sayısı ve ekonomik değer yaratması anlamında arzulanan seviyede olduğu söylenemez. Bu kapsamda Birliğimizce yapılan havza temelli çalışmalar giderek önem kazanmaktadır. Bölgemizde 380 civarında kooperatif olup birliğimiz dışında Araç ve Azdavay ilçe merkezli Ormancılık Kooperatifleri Birliği bulunmaktadır. Ayrıca İlimizde büyükbaş, manda, küçükbaş ve arı yetiştirici birlikleri faaliyet göstermektedir. Sarımsak Üretici Birliği’nin yanında bazı ilçelerimizde süt üretici birlikleri de kurulmuş durumdadır.”
– Deneyimli bir kooperatifçi olarak ülkemizin üreticisinin örgütlülük deneyimlerini ve örgütlülüğe karşı tutumlarını anlatabilir misiniz?
“Ülkemizde tarımsal alan örgütlenmesinde bugüne kadar Bakanlık politikaları etkin rol oynamış, üreticinin ancak belli kalıplar içerisinde örgütlenmesine izin verilmiştir. Sonuçta kooperatiflerde ihtisaslaşma adına parçalı bir yapı meydana gelmiştir. Kooperatiflerin dışında aynı alanda aynı hizmetleri görebilecek değişik örgüt yapıları oluşturulmuştur. Destekleme argümanlarının siyasi mülahazalarla kullanılmış olması üretici örgütlenmesini olumsuz etkilemiştir. Gelinen noktada hizmet potansiyeli yaratamayan, kurumsallaşamamış, dışa dönük olmayan, kendi aralarında rekabet eden bir örgüt yapısı oluşmuştur. Ülke tarım ve hayvancılığının bu örgüt yapısı ile arzulanan noktaya getirilebileceği de pek mümkün görülmemektedir. Üretici bu yapılanmadan mutlu değildir. Çünkü bu kadar örgütü beslemek zorunda kalmıştır.”
– Tarım sektörünün başlıca sorunları nelerdir ve çözüm önerileri nelerdir?
“Tarım sektörünün sorunları yılların birikimidir. Üretim yapan köylü hep itibarsızlaştırılmış, çiftçilik bir meslek olarak kabul edilmemiştir. Üretici adına bir rekabet ortamı yaratılamamış, desteklemeler, üretimde sürdürülebilirliği sağlayamamıştır. Üretim maliyetini düşürecek toplulaştırma, mekanizasyon ve girdi temininde verilecek desteklerin daha anlamlı hale getirilmesi kaçınılmazdır.
Üretimden tüketime kadar olan zincir gerçekçi bir yapılanmaya kavuşturulamamıştır. Burada en önemli unsur zincirin üretim halkasıdır. Üretim halkasındaki sorunlar çözümlenmeden, tüketicinin ucuz ve sağlıklı ürüne ulaşması mümkün değildir. Üretim alanındaki mevcut parçalı, güçsüz, kurumsal niteliği olmayan, üreticinin kontrol ve denetiminden uzak bir örgüt yapısı ile sorunların çözümlenmesi zor görünmektedir. Sorunun çözümü için üretim alanında organizasyon ve koordinasyonu sağlayacak kooperatif yapılanmalar oluşturulamadan hal yasasında ne kadar düzenleme yapılırsa yapılsın sorun çözümlenmeyecektir. Çünkü kazanmayan üretici bir gün üretim yapmaktan vazgeçecektir.”