Araştırdığımızda müzeler hakkında şu bilgilere ulaşıyoruz:
“İnsanlığın geçmişine ait materyalleri, bunların bulunduğu çevreyi araştırır ve korur. Bulunanları halka sunarak halkı eğitmeyi, eğlendirmeyi, geliştirmeyi amaçlar,
veya;
Toplumların kültürel değerlerini toplamak, korumak, sergilemek, hem günümüze hem geleceğe ışık tutmak ve topluma katkı sağlamak amacıyla toplum yararına hizmet veren kurumlardır.”
Müzeler; arkeoloji, sanat, tarih, etnografya, jeoloji, müzik, denizcilik, resim, ekonomi vb. gibi birçok başlıkta hizmet veriyorlar. Bağlı oldukları idari birime göre de devlet, yerel yönetim, üniversite ve ticari kuruluş müzeleri olarak belirtiliyor.
Müzelerde sergilenen her türlü eşya ve obje, tarihi değer bakımından bilirkişiler yani bu işin eğitimini almış uzmanlaşmış kişilerce belirleniyor ve kayıt altına alınıyor, envanterlere işleniyor.
Müze envanterine giren bir değer ise gelecek nesillere aktarılmak ve geçmişten bilgi sahibi olunabilmesi için korunuyor, saklanıyor ve sergileniyor.
Envantere alınmışsa değerlidir ve mutlaka muhafaza edilmesi gerekir.
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün internet sayfasına girip “kayıp eserler” olarak arama yaptığımızda Türkiye’de mevcut tüm müzelerde şimdiye kadar kaybolan eserlere ulaşabilirsiniz.
İşin ilginç yanı, bu kaybolan eserler envantere kayıtlı olanlar. Bir de kayıtsız olanları düşünürsek ki yok düşünmeyelim… Bu eserlerle ilgili en azından ben bilgi sahibi veya uzman değilim; hangi eser envantere girer hangileri girmez bilemem.
Kastamonu’da da envantere girdiğine göre, değerli olan, artık yerinde yeller esen ve ilgili müdürlüğün internet sayfasında detayları ile belirtilen birkaç eseri yazalım ve görelim neler varmış? Nasılsa bundan sonra büyük bir ihtimal göremeyeceğiz:
Sırma işlemeli peşkir, fıstıki entari, tek deri çarık, bir çift burnu kesik yemeni, iç ve dış yüzü çiçek bezeme sapı eski yazılı kaşık, yuvalı mes, oyalı yazma, dokuma iç gömleği, sarı maden madalyon, ahşap sandalye, dokuma hamam peştemali, taş kitabe, yuvarlak silindir şeklinde grekçe yazılı mermer taş ve diğerleri…
Hepsini yazamıyorum. Bunlar bazılarımız için belki bir anlam ifade etmeyebilir, değerini maddi veya manevi anlamayabiliriz, ancak bu işi bilenler, bu işle ilgilenenler envantere kayıt etmişler ve şu anda bu eserler yok. Önemli olan bu ve daha kayıp listesinde yer almayan başka eserler de var mı?
İlgili bakanlığın müzecilik kılavuzunda eserlerin müzeye giriş şekillerinden envanter işlerine, yıl sonu sayımlarından tüm güvenlik önlemlerine kadar her şey detaylı olarak anlatılmış olmasına rağmen tüm yurt genelindeki müzelerde kayıp eserler varsa bir yerde bir açık var demektir.
Geçmişten geleceğe ışık tutan müzeler bizler için kültür, sanat ve tarih köprüsüdür. İlgi alanımıza göre müze çeşitliliği açısından şanslıyız, geçmişte yaşanan olayları, kullanılan eşyaları, yaşam tarzlarını anlatan müzeler sayesinde kendi toplumumuzu öğrenebilir geçmişle bağ kurabiliriz.
Özellikle çocuklarınızla, büyüklerinizle, arkadaşlarınızla müzelere giderek zamanı mekana dönüştürün, hatta sahip çıkın, olumsuzlukları yetkililere bildirin ve takipçisi olun.
“Müze ziyareti, hayatımızda güzellik, gerçek ve anlam arayışıdır, müzelere olabildiğince sık gidin.”(Maira Kalman)
Bülend Çadırcıoğlu
Bülend Çadırcıoğlu