Geçtiğimiz günlerde TBMM’de kabul edilen Sağlıkta Şiddet Yasası’nı değerlendiren Çankırı-Kastamonu Tabip Odası Başkanı Yusuf Öztürk, yüzeysel değişikliklerle sorunun çözülmeyeceğini söyledi; temel sorunun şiddete teşvik edici açıklamalar, kutuplaştırıcı söylemler ile sağlık çalışanları ve sağlık alıcılarının sorunlar sebebiyle karşı karşıya gelmesi olduğuna dikkat çekti.
Öztürk, ayrıca randevu sistemi, uzun nöbetler ve uygulanan mobingler başta olmak üzere bir çok etmenin ele alınması gerektiğini de ifade etti ve ”Sorunlara bütüncül ve ilgili tarafların katılımıyla çözüm üretmeyi tercih etmeyen yönetim anlayışı nedeniyle yeni düzenlemelerin çözüm olmadığını inşallah görmeyiz. Sağlıkta şiddeti önlemenin yolu, sağlık çalışanlarına kaybettirilen toplumsal itibarlarını iade etmek ve çalışma koşullarını standardize ederek, iyileştirmek ile olacaktır”dedi.
Çankırı-Kastamonu Tabip Odası Başkanı Yusuf Öztürk,TBMM’de kabul edilen Sağlıkta Şiddet Yasası’ndaki değişikliklerin yaşanan sorunların çözümü için yeterli olmayacağını savundu.
Sağlık çalışanlarının sorununun, torba yasa ile bir kanun teklifine üç madde ekleyerek çözülebilecek bir konu olmadığını ve sorunun temeline inilmesi gerektiğini belirten Dr. Yusuf Öztürk, yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:
”Sağlıkta şiddet sadece hasta ve hasta yakınları tarafından uygulanan şiddet ile sınırlı değildir. Sağlık emekçilerini ve hekimleri değersizleştiren, ‘giderlerse gitsinler’ denilerek kullanılan şiddet dili toplumsal davranışta kendini sağlıktaki şiddet olarak ortaya çıkarmaktadır.Şiddeti teşvik edici açıklamalar, kutuplaştırıcı söylemler, sağlık sisteminde uygulama ve işleyişe yönelik aksaklıkların doğrudan sağlık çalışanları ile hizmet alıcıları karşı karşıya bırakması üzerinde çalışılması gereken temel sorunlardır. Bir hekimin bilgi ve akademik birikimini sadece poliklinikteki baktığı hasta sayısı ile puanlamak ve değerlendirmek son derece yanlıştır. Bu durum hasta ve yakınları tarafından kendilerinin , gelir getirici müşteri muamelesi görme isteğini ortaya çıkarmasına yol açarak , şiddeti tetikleyici faktör olarak önemli bir yer oluşturmaktadır.”
Siyasi otoritelerin kışkırtıcı söylemlerden uzak durması gerektiğinin altını çizen Başkan Yusuf Öztürk, şöyle devam etti:
“Sağlıkta şiddeti teşvik edici en önemli faktörlerden birisi ise siyasi otorite ve devlet yöneticilerinin toplumu sağlık çalışanlarına karşı tahrik edici popülist söylemleridir.Örneğin; pandemi sürecinde fedakarca çalışan hekimler ile ilgili bir ilimizin valisinin yaptığı talihsiz açıklama gibi. Bu söylemler toplum nezdinde hekimi itibarsızlaştırıp, sağlık çalışanlarına karşı ön yargı oluşturarak,şiddet eğiliminde artışa neden olmaktadır. Hasta ve hasta yakınlarının birinci basamaktan itibaren güvenli ve etkin hizmet aldığı duygusu, şiddete yönelik davranışlarda önleyici bir faktör olacaktır. Koruyucu sağlık politikaları geliştirilerek hasta sayısı azaltılmalı, çalışma ortamlarında ve şartlarında iyileştirmeler yapılmalıdır. Ayrıca Sağlık Bakanlığının elindeki ‘Sağlıkta Şiddet’ ve ‘Beyaz Kod’ ile ilgili verilere ulaşılarak sosyal bilimciler ve akademisyenler ile temel etkenler üzerinde çalışmaların yapılacağı adımlar atılmalıdır. Hekimi sağlıksız, olumsuz şartlarda çalışmak zorunda bırakan çalışma ortamları, 5 dakika ile sınırlı hasta bakmaya mahkum eden randevu sistemi , sık ve uzun süreli nöbetler, uygulanan mobingler gibi birçok etken bütüncül olarak ele alınmalıdır.”
Sağlıkta şiddete karşı bütüncül olmayan düzenlemelerin çözüm üretmeyeceğine dikkat çeken Öztürk, ”Sorunlara bütüncül ve ilgili tarafların katılımıyla çözüm üretmeyi tercih etmeyen yönetim anlayışı nedeniyle yeni düzenlemelerin çözüm olmadığını inşallah görmeyiz. Sağlıkta şiddeti önlemenin yolu, sağlık çalışanlarına kaybettirilen toplumsal itibarlarını iade etmek ve çalışma koşullarını standardize ederek , iyileştirmek ile olacaktır” dedi.