Orta Doğu coğrafyası ilk çağlardan beri karışıktır. Bir tarafında Fırat ve Dicle’nin suladığı zengin Mezopotamya toprakları, diğer yanda mavi Nil’in bereketli ovaları. İlk uygarlıkların başladığı bu iki bölge, tarih boyunca, biz Türkler dahil çeşitli milletlerin hedefinde olmuştur.
Yakın Çağ’ın başlamasıyla işler değişti. Orta Doğu’nun yer üstü zenginliğine bir de yer altı servetleri eklendi. İngiltere; Cebelitarık, Malta ve Kıbrıs’ı ele geçirerekburalarda üsler kurdu, Akdeniz’de hakimiyet sağladı. Sıcak denizlere inmek isteyen Rusya’yı engellemek için Osmanlı Devleti’ni tampon olarak kullandı.
Birinci Dünya Savaşı’nın çıkışındaki en büyük etkenlerden biri Orta Doğu’nun paylaşımıdır. Savaş sonundaki haritaya bakarsak Mısır, Arabistan ve Irak’ın İngiltere tarafında kaldığını görürüz. İtalya ve Fransa’nın bu savaştan kârlı çıktığını söylemek zordur.
İngilizler, Orta Doğu’daki sınırları istediği gibi çizdi. Son yüz yıldır bölgemizde savaşlar, ihtilaller hiç eksik olmadı. Süveyş buhranı, Arap-İsrail, İran-Irak ve Körfez savaşları milyonlarca insanı perişan etti. I. Dünya Savaşı sonrası Filistin’e başlayan Yahudi göçleri ve 1948’de İsrail’in kurulması bölgede ciddi sıkıntılara sebep oldu.
Emperyalist batılı devletlerden ABD, İngiltere ve Fransa’nınOrta Doğu hesapları kapanmadı. Bölgedehakimiyet kurmak; petrol ve doğalgaz yataklarını işletmek için kıyasıya mücadele ederken etnik ve mezhep temelliküçük devletler kurmak istiyorlar. Diğer yandan,bağımsız Kürdistan fikrinden de vazgeçmiş değiller.
1991 Birinci Körfez harekâtı sonunda Irak üç parçaya bölündü.Kuzey Irak’taki yerel yönetimin bağımsızlık referandumu ABD’nin bilgisi dışında mı yapıldı sanıyoruz? Kuzey Irak’ta kurulması planlanan siyasi yapınınen büyük sıkıntısıdenizeçıkışının olmayışıdır. Çevresi Türkiye, İran, Irak ve Suriye ile kuşatılmıştır, dışardan desteklenmesi zordur. Bu nedenle Kuzey Irak’tan Akdeniz’e uzanan mutlaka bir koridor açılmalıdır. Bu kanal, bölgedeki petrolünün hem dışa akışını, hem de hariçten gelecek yardım ve benzeri şeylerin içeri girişini sağlayacaktır. ABD’nin birincil hesabı budur.
Çekiç Güç ile Irak’ın kuzeyini şemsiyesi altına alan ABD, şimdi de benzeri bir uygulamayı Suriye’nin doğusunda yapmak istiyor. Buradaoluşacak özerk yapıyı kısa süre içinde Kuzey Irak’la birleştirecektir. Sonraki aşamalarda İran ve Türkiye’yi düşünebilirler.
Türkiye, Fırat Kalkanı harekâtıyla ABD’ye geçit vermeyeceğini göstermiştir. Ancak şu an Suriye’nin doğusu karışıktır. ABD’nin buradan çekilme lafları samimi değildir. Şeklen çekilse bile bölgeyi Irak’tan kontrol edecektir. Bu aşamada, denetim Türkiye’de olsa bile sınırda 20 mil genişliğinde bir tampon bölge kurulması tehlikelidir. Diyelim ki, bu alanın kontrolüTürkiye’ye bırakıldı. Hattın daha güneyi ne olacak? ABD’nin desteklediğiterör örgütleri nereye gidecek? Güneyimizdeki tehlike tamamen ortadan kalkmadığı sürece tampon veya benzeri bölge işe yaramayacak, beka konusu devam edecektir. Hatta ABD bize, ‘sınır güvenliğiniz için tampon veyauçuşa yasak bölge istiyordunuz; alın size bölge, başka tarafa karışmayın’ da diyebilir. Peki, o zaman ne yapacağız?Görüyorsunuz, doğu Suriye o kadar önemli ki, ABD heyetlerinin biri gidip diğerigeliyor.
Suriye’nin batısında Rusya, doğusunda ABD ile komşu olduk. Öyle görülüyor ki, Suriye meselesinin henüz başındayız.Burada İsmet İnönü’yü de hatırlayalım. “Büyük devletlerle ilişki kurmak, ayı ile yatağa girmeye benzer.” Esasen uluslar arası bu tür sorunlar kolay çözülmez; bilinçli olarak kronik hale getirilir, yıllarca sürer. Suriye’nin toprak bütünlüğü konuşuluyor ama maalesef bu ülke üçe parçalanmış;ABD’nin himayesinde, kuzey Irak benzeri bir doğu Suriye ortaya çıkmıştır.Kürtlerle meskûn bu kısım petrol bakımından zengindir ve ABD buradan çekilmez.
Bugün bölgede daha başka tehlikeler de belirmiştir; ABD, Suudi Arabistan, Mısır ve İsrail ortaklığı kurulmuştur. İran ve Türkiye gelişmeleri dikkatle izlemektedir. Rusya, tarihte olmadığı kadar Akdeniz’e yerleşmiş, güç kazanmıştır. Fransa 200 civarında askeriyle ortalıkta dolaşırken, İngiltere’ninsessiz kalması hiç hayra alâmet değildir.Diğer yandanDoğu Akdeniz’desuların ısındığı da bir gerçektir.
Türkiye çok dikkatli bir politika izlemeli, ülke çıkarları ve bölge barışı korunmalıdır. ABD ve Rusya gibi iki gücün arasında mücadele zordur. Böyle günlerde milletçe birlik ve dayanışma içinde olmak çok önemlidir.
MUSTAFA ESKİ