Zaten kadro dezavantajı boyu aşarak lige girilmişken, teknik kulübe ve defansın belkemiğinin maç arefesinde Covid testlerinin “pozitif” çıkmasıyla hepten “negatif” şartlarda karşılaşmaya çıktı temsilcimiz…
“Dertler derya olmuş” desek yeri.
Başını kasabın bıçağına uzatmış bir “hal” hakim Kastamonu cenahında, sahada futbolcular “mücadelesiz”, protokol tribününde yöneticiler “umutsuz”, bir de “sırtını dönmüş çoğunluk” var ki kelimeler “kifayetsiz”…
Burası “il” haberiniz olsun.
Maç nasıl mı oldu?…
Savunmanın kendi cezasahasında baskı altındayken top çevirmesi, rakibinin ekmeğine sürebileceği en tatlı yağdır, hele tecrübesiz ayaklarla bu servise kalkılmışsa, “ballı lokum”, temsilcimiz altın tepside sundu rakibine ilk yarıda geriye düştüğü golü. Kendi cezaalanı içinde top çevirirken topu ağlarında gören temsilcimiz, ilk 45 dakika boyunca rakip cezaalanına giremedi bir türlü, cezaalanı dışından iki şut, ikisini de farklı yönlerdeki çatallardan kaleci çıkardı. Rakibin “fizik” üstünlüğü ayan beyan ortadayken, bu üstünlüğü dezavantaja çevirecek “kimya” hamleleri yapılabilirdi pekala, “yüksek topla oynamamak”, savunmayı “derinlemesine delmek” gibi, olmadı. İkinci yarı, rakibin ardı ardına bulduğu goller ile başlamadan bitti, rakibe ikram 3 gol daha sundu evsahibi, oyunu bırakmasa Pendikspor, karşısında bir “Fenerbahçe” daha bulur muydu, pekala.
Gelinen nokta elbette bugünün faturası değil…
Senelerin “birikimi”.
Düne bakalım…
Yarını görelim.
MUSTAFA AFACAN