5,9 büyüklüğündeki depremin merkez üssü Düzce Gölyaka’da gazetecilere açıklamalarda bulunan İçişleri Bakanı Süleyman soylu, afetlerle mücadele konusunda Kastamonu’da yaşananları örnek gösterdi.
Soylu, “Geçen sene Kastamonu Bozkurt’ta bir sel afeti yaşadık. O sel afetinden sonra aldığımız tedbirlerle, sadece aldığımız uyarı tedbirleriyle bu sene yaşanan sel afetinde işin içinden daha az maliyetlere çıktık. İnsan kayıpları az oldu, can ve mal kaybı da daha az oldu” dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, 5,9 büyüklüğünde depremin meydana geldiği merkez üssü Gölyaka’da temaslarda bulundu. Son durum hakkında Vali Cevdet Atay ve Belediye Başkanı Faruk Özlü’den bilgi alan heyet, depremzede vatandaşlarla ile de görüşerek, geçmiş olsun temennilerini iletti.
Burada gazetecilere açıklamalarda bulunan Bakan Soylu, Türkiye’nin elde ettiği afet tecrübeleriyle çok güzel işler yaptığını belirtirken Kastamonu’yu örnek verdi ve şunları söyledi:
“Geçen yıl Kastamonu’nun Bozkurt ilçesinde bir sel afeti yaşadık. O sel afetinden sonra aldığımız tedbirlerle, sadece aldığımız uyarı tedbirleriyle bu sene Batı Karadeniz sel afeti yaşadık. O sel felaketinde o aldığımız tedbirlerle, uyarılarla, mesajlarla o işin içinden daha az maliyetlere çıktık. İnsan kayıpları az oldu, can ve mal kaybı da daha az oldu. İnsanlar arabalarını yükseğe çıkardılar, ticarethanelerini, değerli eşyalarını ve mallarını selde başka bir yere taşıyabilme imkanı buldular. Elbette tarımda birtakım hasarlar oldu. Ona yapabilecek çok fazla şey söz konusu değil. Her uyarının, her tatbikatın, her tedbirin ve temkinin faydası vardır. Biz afet bölgesindeyiz, bunu kabul edeceğiz. Sel ile karşılaşırız deprem ile karşılaşırız. Bir saat sonra büyük bir depremin olmayacağını hiç kimse taahhüt edemez. Allah muhafaza, kışın çığ ile karşılaşmayacağımızı kimse taahhüt edemez. Onun için biz risklerimizi belirleyeceğiz, risk planlarımızı hazırlayacağız. Milletimize, sel ile deprem ile orman yangını ile karşı karşıya kaldığında ne yapması lazım geldiğini veya hangi ilk adımları atması lazım geldiğini söylemek bizim ödevimizdir, vazifemizdir. Bunu söylemek zorundayız. Birileri egzajere edebilir, birileri viral videolar hazırlayabilir, bunlar hepsi yapılabilir ama biz 3 kişinin zihnine bunu sokalım yeter. Okullarımızda bunu yapıyoruz. 850 bin yurtta kalan gencimizle birlikte bunu gerçekleştirdik. Sadece ‘çök-tutun-kapan’ değil tahliye tatbikatı gerçekleştirdik, toplanma yeri tatbikatı gerçekleştirdik. Bugün Türkiye’de 28 bin toplanma alanı var. Bu bundan 3 yıl önce 8 bin, 9 bindi. Neden bugün var? Çünkü bunun ne olduğunu bütün tatbikatlarda, yaptığımız çalışmalar ve planlamalarda görüyoruz. Bu işin sorumlusuyuz” İHA