Sarımsak yazmaktan kalemde mürekkep bitti yahu! Bilgisayarda tuşlar eskidi… Akılda, fikirde kurulan cümlenin bir üstüne geçecek bir cümle kalmadı. Ama sarımsağın çilesi bitmedi. Bitecek gibi de değil.
Bir virüsüyle bizi evlere tıkan, ölümlere sebebiyet veren Çin var karşımızda. Adamlarda şaka mı olur?!
Biz de buna istinaden verdik gitti sarımsağı onlara. Market rafları full Çin sarımsağı olmuş; bizimkinden eser yok.Hayırlı olsun!
Böyle düşünüyorum, zira kimseden bir ses çıkmıyor sarımsak konusunda. Zaman geçince çok üzüleceğiz, çok belli bariz.
Ama biliyorsunuz biz, damarımıza “tam” anlamıyla basılmadan, elimizdekiler kayıp gitmeden ses çıkarmayan bir memleketiz!
Sarımsak artık Çin’den sorulsun da o zaman bakacağız neler olacak…
Bir de Araban meselesi var tabi. Okuyacaksınız haberini, ekim alanlarını çoğaltmışlar. Taşköprü’yle kafa tutuyor onlar da. Ne desem boş, yersiz, yetersiz!
Bir salın rica ederim sarımsağı. Gerçi siz salmazsanız sarımsak salacak bizi, yakındır. İstediği ilgiyi göremediği için…
- ••
Sağlık kurumlarındaki yeterliliğimiz uzun süredir tartışılıyor.
Ancak inanın, Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesi,olmuş. Hem de çok iyi olmuş.
Yaklaşık 6 saat kadar misafir oldum hastanede. Acilin yeşil alanından sarı alanına, çadırından kantinine, her yere girdim çıktım. Herkes işinin ehli. Yeni mezun doktor yapılmayan tetkik bırakmıyor. Hemşire, bulunmayan damarı “tak” diye bulup yol açıyor.
Kurallar basit, hastanın çocuğu dahi olsanız, yanında “bir” kişiden fazla insan bulunduramıyorsunuz.
Yüzleri asılmadan, canları sıkılmadan, can sıkmadan, bir kere dahi “Of!” demeden dişim ağrıyor diye gelene de bakıyor, “kazara” kendini yaralayıp dikiş attırmak istemeyene bile…
Sağlık çalışanlarının hakkını kim öder bilemem. Ama bu kadar boşvermişlik, önemsememezlik, tedbirsizlikle bizim ödeyemeyeceğimiz kesin…
Gözde MINIK