Miras değerimizin tanınıp parlamasını fırsat bildiler
Kayseri’deki arkeolojik kazıda bulunduğu ve “Dünyayı kurtaracak özellikte olduğu” yolunda ifadeler kullanılarak Youtube ve TRT’de haber ve program konusu yapılan 7 bin yıllık siyez tohumu olayı, haklı tepkileri de beraberinde getirdi.
Bunlara bir de Prof. Dr. Maranki’nin aynı haberi, “yanlış bilgilenmeyle olsa gerek”, sosyal medya hesabı üzerinden Kayseri’yi Kastamonu olarak değiştirerek paylaşmasıyla birlikte, oluşan tepkilerin dozu bir kat daha arttı; bilim çevrelerinden de tepkiler geldi.
Doç. Dr. Mahmut Bilge Baştürk, “Arkadaşlar, bu hikaye Anadolu’da köylülerin bildiği bir hikayedir, tokatçı metodudur. 20 yıl kadar önce, Urartu kalesinde küplerde bulundu diye aynı şekilde tohumlar sattılar Doğu Anadolu’da köylülere” diye uyarıda bulundu.
Korunmuş haliyle İhsangazi ilçemizde yetiştirilmeye devam edilirken yıldızı parlayan siyez buğdayı, yakaladığı popülerliği farklı kullanmak isteyenlerin pazarlama malzemesi haline getirildi.
Kazılarda ortaya çıkarılan 7 bin yıllık siyez buğdayı tohumunun verdiği verimle dünyayı kurtaracağı iddiasını içeren haber, program ve sosyal medya paylaşımları haklı tepkileri de beraberinde getirdi.
Önce “Kayseri Kültepe’de arkeolojik kazı çalışmalarında çıkarılan küpte bulunan 7 bin senelik 3 kat verimli siyez buğdayı 1’e 8 verdi. 7 bin yıllık ata tohumu buğday, her başakta 160 ila 250 arası dane tutuyor. Toprakta ortalama 20 kardeş sürgünle dışarı çıktı” paylaşımı sosyal medyada dolaşmaya başladı. Ardından da TRT Haber’de Kültepe’de çıkan buğdayın Diyarbakır’da boy gösterdiği şeklinde haber yayınlandı.
Bu program ve haberlerin ardından bir de işin içine Kastamonu’yu da katan İnebolulu hemşerimiz Prof. Dr. Ahmet Maranki’nin sosyal medya paylaşımı geldi. Maranki, “yanlış bilgilenmeyle olsa gerek”, Kayseri Kültepe gibi Kastamonu’da da olmayan arkeolojik kazıyı adres göstererek yaptığı paylaşımında, “Gıda kıtlığı son bulabilir! Kastamonu’da küpte bulunan 7 bin senelik 4 kat verimli siyez buğdayı 1’e 8 verdi. 7 bin yıllık ata tohumu buğday, her başakta 160 ila 250 arası dane tutuyor. Buğday, toprakta ortalama 20 kardeş sürgünle dışarı çıktı… Allah’ın büyük mucizesi” ifadelerini kullandı.
Bu paylaşımla birlikte konuya gösterilen tepkiler daha da yoğunlaştı ve bilim dünyasından da tepkiler geldi.
Anadolu Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Mahmut Bilge Baştürk, Ahmet Maranki’nin paylaşımına şöyle yanıt verdi:
“Bire bir aynı hikaye… Geçenlerde de Kültepe’de bulundu diye verilmişti. Arkadaşlar, bu hikaye Anadolu’da köylülerin bildiği bir hikayedir, tokatçı metodudur. 20 yıl kadar önce, Urartu kalesinde küplerde bulundu diye aynı şekilde tohumlar sattılar Doğu Anadolu’da köylülere. Uzun saplı ve iri başaklıydı, hafif bir rüzgarda yatıyordu, ama samanı da iyiydi. Hatta o dönemde Van’da bizim çalıştığımız köyde insanlar ‘biz bundan sonra başka bir şey ekmeyiz artık’ diye seviniyorlardı. Bir sonraki yıl nohut, yonca ekmediler köşeyi döneceğiz diye. Ama tohumluk vermedi. Bir sonraki ektiklerinden ekmeklik buğday yerine çavdar ve darı çıktı. Uzmanı değilim ama bunun genetiğiyle oynanmış ve yıllık verim üzerine oluşturulmuş bir buğday olması muhtemel. O dönemde bunun Rus olduğuna kanaat getirilmişti. Hatta köylüler ‘Urartu diye aldık Rus çıktı’ muhabbetini yaptılar birkaç yıl. Bunun da tohumluk verip vermediğini göreceğiz, hatta şimdiden iddiaya girebilirim. Arkeolojik olarak, binlerce yıllık bir küpten çıkan tohum ekilemez. Antik buğday türleri çok başaklı, çok iri taneli, çok yüksek saplı değildir. Hiçbir antik buğday türü, ama hiçbiri, bugünkü ekmeklik buğdaydan daha verimli değildir. Aynı hikaye, Anadolu’nun farklı yerlerinde 2-3 yılda bir çıkar. Birileri köylülere yüksek ürünlü, bol samanlı ve bölgesine göre, bazen bir Urartu kalesi, bazen Alacahöyük, bazen Kültepe’den küp uydurulmuş tohum satar. Sonu hep aynıdır. Son olarak: Hitit, Urartu, Assur… Yüzlerce yıl buğday yerine arpaya ağırlık verdiler. Anadolu topraklarında kurulmuş hiçbir devlet, neredeyse hiçbir zaman tahıl satmadı, ellerindeki her bir artı daneyi depoladılar. Eğer böyle bir tahılları olsaydı, muhtemelen bildiğimiz tarih bambaşka olurdu… Belki Geç Tunç Çağ çöküşü dediğimiz şey yaşanmaz, belki Hitit yıkılmazdı… Ama tarih ve arkeoloji böyle okunmaz. Buna denebilecek tek şey: Olmaz öyle saçmalık.”
Dumlupınar Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Müge Kortanoğlu da yine Ahmet Maranki’nin paylaşımına “Geçen gün Kayseri, şimdi de Kastamonu… Bitmiyor yanlış haber yayma durumu. Üzgünüm ama 7 bin senelik ata tohumu yok… Var olan tohumu ekip biçin de önce…” yorumunda bulundu.