“Sirha İstanbul” fuarında konuşmacıydım, Siyez hikayesini anlattım, az konuştum uz konuştum, en son “Madem Siyez patladı, Kastamonu çiftçisi niçin yoksul?” sorusunu sordum dinleyicilere…
İyi etmişim değil mi?
Sirha İstanbul’da ülkemizin önde gelen gıda firmaları, sektörün önemli isimleri bir araya geliyor, ürünler ve araç gereçler tanıtılıyor, tadımlar yapılıyor, fikirler dile getiriliyor, dertler ortaya dökülüyor, derman aranıyor…
Envai sunumlar, stantlar, yarışmalar.
Bayram yeri…
Festival.
“Artizan Ekmek ve Mayalı Ürünler Alanı”nda yapılan panellerden birinde Şef Sinem Çapraz’ın moderatörlüğünde Araştırmacı-Yazar Aylin Öney Tan, Şef Ebru Baybara Demir ve Şef Taha Dinç ile birlikte çıkınımızdakileri paylaştık dinleyicilerle…
Kastamonu ve Mardin’den çiftçi manzaralarından fırındaki ekmeğe kadar anlat babam anlattık.
Şeflerden Siyez yemeği tarifleri aldım sohbette…
Ekşili pilav ile nereye kadar.
Ögrendim çokça…
Eğittim beynimi ve vicdanımı.
Siyez hikayesini anlattım…
“Nimetten ganimete” yolculuğu gözler önüne serdim.
Siyez pazarından Kastamonu’nun diş kovuğunu dolduracak kadar bile kazancının olmadığını söyledim…
Çiftçinin halinin perişan olduğunu ifade ettim.
“Keşfetmeseydik keşke” dedim…
Saklı kalsaydı kabuğunda.
Siyeze rahmet okudum…
Çiftçimize fatiha.
Yerel tohumun, küçük ama örgütlü üreticinin, ahlaklı üretimin, adil paylaşımın, tüketici desteğinin önemine ve olmazsa olmazlığına dikkat çektim…
Tüketicinin asli görevinin üreticiyi denetlemek olduğunu belirttim.
Gıda terörüne dikkat çektim…
Taraflarını söyledim.
Vesselam…
Dert çok, derman yok.
Bugün derman yoksa hiç olmayacak değil elbette…
Derman bende, sende, onda, hepimizde.
El ele verelim…
“Sağlıklı ürün, mutlu üretici” hedefinde buluşalım.
Ekmek, bağımsızlık, mutluluk için…
Harekete geçelim.
Gıda asla sadece gıda degil…
Hayatın bütünü.
Siyeze gelince…
Güzel bir rüyaydı.
Yaşandı…
Bitti.
MUSTAFA AFACAN