İnsanoğlu kimi konularda doyumsuz oluyor. Niçin, neden böyle… Anlamış değilim.
Kimileri kapıldıkları alkolizmden bir türlü yakalarını kurtaramaz.
Hekimlerin “- Artık içme!.. Ölürsün!..” uyarısını bile dikkate almaz, devam ederler.
Sigara tiryakiliği de öyle…
Nargile alışkanlığı, kötü uyuşturucu tutkusu…
Kötü alışkanlığa/tiryakiliğe kapılanlar bunun acılı sonucunu yaşarlar.
Her alışkanlık, tiryakilik kötü müdür?
İyi alışkanlıklar da var tabii ki…
Her gün gazete okumak… Gazete yanında kitap ve dergi okumayı alışkanlık yapmak.
Tatil günlerinde mutlaka doğada yürüyüş yapmak.
Bisiklet binmek… Belli zamanlarda programlı spor yapmayı alışkanlık edinmek.
Yediğine, içtiğine dikkat etmek… Her gün iki litre su içmek…
Çok iyi alışkanlıkları var kimilerimizin…
Ama siyaset öyle mi?
Siyasete bulaşmayın!.. Bir daha bu alandan kolay kolay çıkamazsınız.
Ülkemizde siyaset; yanlış bir algı alanına çekildi. Dahası siyasetin formu/anlayışı ucuzlayınca, herkes kendini siyaset yapacak kariyerde görünce yeni-yeni gelişen “temiz siyaset geleneği” çiğnendi, rafa kaldırıldı.
Seçilen-seçilmeyen herkeste; siyasette ön plana çıkma, hep var olma, bu alanda hep tutunma anlayışı egemen oldu.
***
24 Haziran seçimleri için partilerin milletvekili adayları açıklandı.
Genel tabloya bakınca şaştım kaldım…
Devlete hizmet veren kadrolarda çalışanlar için “yaş sınırı” koyan anlayış; milletvekili seçiminde nedense “hafıza-ı beşer, nisyan ile malül” olma durumuna düşmüşlüğü yaşıyor.
Yazık!..
TBMM’ ye “demir atan” yani milletvekili olan; bir daha kendi isteğiyle buradan ayrılmıyor, ayrılamıyor.
Neden?
Elbette ki bu ortamın rahatlığı ve milletvekiline sağlanan olanaklar…
Bu da kötü bir alışkanlık/tiryakilik…
Bu durumun da önlenmesi/tedavisi gereken bir hastalığımız!..
***
Geçen seçim dönemi öncesinde yazmıştım. Avrupa’da çok sayıda seçmen yurttaşımız yaşıyor. Her seçim öncesi siyasetçiler bu yurttaşlarımızı anımsayıp oylarını almak için Avrupa ülkelerine gidip partisel propaganda yapmak istiyorlar.
Yanlış… Hem de büyük yanlış.
Niçin?
Çünkü, Avrupa’daki yurttaşlarımız ülkemiz yönetimine verecekleri oylarla katılmak isteniyor da; “niçin onların arasından milletvekili seçilmesi düşünülmüyor?” Kaldı ki,
bu yurttaşlarımız bulundukları ülkelerin parlamento ve yerel yönetimlerinde milletvekili, belediye başkanı ve sivil toplum örgütü yöneticisi seçilebiliyorlar.
Siyasetçiler; özeleştiri yapabilme cesaretinde olabilmeliler.