Kapı komşumuz Sinop, meslek odaları ve siyasileriyle birlik oldu “Sinop-Almanya” direkt uçuşları için ayağa kalktı, ilgili bakanlık ile görüşüldü, hayırlısıyla baharda işlem tamam…
Biz ise halihazırda İstanbul’u zor buluyoruz uçakla.
İktidar partili milletvekili açıkladı Sinop’un “Almanya” hayalini, “Sinop’un Avrupa’ya açılma” çalışması kapsamında çıkılan yolda ilk etap Sinop Havalimanı’na “gümrük” açtırmak…
Sivil toplum örgütü dile getirmiş, ticaret ve sanayi odası peşine düşmüş, siyaset işi bitirmiş.
Bakan talimat verecek…
Sinop bayram edecek.
“Kastamonu Havalimanı” ise “gümrük”ten geç, gündeminde değil Kastamonu’nun…
“Kapansa”, ağlayan olmayacak.
Siyasetten meslek odalarına…
Kastamonu Havalimanı’ndan bihaberler.
Kimi köşkünde mutlu…
Kimi su alan köşkünü onarma peşinde.
Halk neylesin…
Geçim derdinde.
Evvel zaman az çok iddiası olurdu Kastamonu’nun…
Şimdi ne “ses” ne de “görüntü”.
Sahip çıkmadıktan sonra…
Yazık değil mi devletin o kadar bütçesine?
“Kastamonu Felsefe Akademisi” yol aldı
“Hiçbir şey olduğu gibi değil olmadığı gibidir” denir “Alice Harikalar Diyarı”nda…
Mazruftan zarfa yolculuktur “felsefe”.
“Dört işlemdir”…
“Geometri bilmeyen” felsefe öğrenemez.
“Şehir”, kütlesindeki “felsefe” ağırlığınca şehirdir…
Sadece taş toprak “altyapı” olmaktan çıkar “üstyapı”sını örer “felsefe” yüküyle.
Felsefe şehre “indikçe”…
Şehir “yükselir”.
Dersliklerden çıktı felsefe Kastamonu’da…
Halkın içine karıştı.
Felsefeseverlerce kaportası döşenen “Kastamonu Felsefe Akademisi”, Cumartesi günü ilk atölyesini İranlı yazar Sara Ahmed’in “Feminist Bir Yaşam Sürmek” kitabı ekseninde gerekleştirdi…
Farklı fikirler felsefe potasında eridi.
Ocak rotası çizildi…
Kapı “akl’eden” herkese açık.
İmkan verilse
uzay şampiyonu olur
bizim çocuklar
Talha Spor Kulübü’nde “ter atıyorum” bir süredir…
Dört tarafım kır çiçeği.
“Kick Boks, Wushu, Kung Fu, MuayThai…” bahane bana…
“Anlamak” derdindeyim nerden gelip nereye gittiğimizi.
Her yaştan, sınıftan, kültürden, cinsiyetten arkadaşım var…
Her biri “zeki, çevik ve ahlaklı”.
Köyünden zor bela gelip kendi imkanıyla Avrupa’da şampiyon olup bayrağımızı göndere çektiren, İstiklal Marşı’yla göğü çınlattıran sporcu gençler tanıdım…
Gözleri yeter, kalbinizi sevinçle vurdurmaya.
Ya bir de imkan verilse hakkıyla bu gençlere…
Uzay hak getire.
Öyle sporcular tanıyorum ki bu salonda…
Kastamonu gerçekten bir “hazine”.
2019 yılında “1 Avrupa ikinciliği, 1 Avrupa üçüncülüğü, 1 Avrupa Kupası üçüncülüğü, 12 Türkiye şampiyonluğu, 9 Türkiye ikinciliği, 15 Türkiye üçüncülüğü, 2 Balkan şampiyonluğu, 2 Balkan ikinciliği, 8 Balkan üçüncülüğü, 1 uluslararası turnuva şampiyonluğu, 1 uluslararası turnuva ikinciliği” kazandı bu çocuklar…
Az imkanla, çok madalya.
Deplasmandaki 10 maçın 2’sine destek bulabiliyorlar misal…
8’ine ya “cepten” gidiyorlar ya da “gidemiyorlar”.
Onlar gidemedikçe bir maça..
Toptan “havlu atıyoruz” aslında
Salon var, sporcu var…
“Bütçe” yok.
Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü devletin mevzuatı kapsamında ve Kastamonu Belediyesi el verdiğince destek oluyor sadece; teşekkür ve şükran…
“Kastamonulu çocuklara” yetmiyor ama.
Bu kulvardaki popülasyonu anlamak için örnek vereyim, Milli Takım Antrenörü Emrah Şahanoğlu’nun emek verdiği 400 öğrenci var sadece şehrimizde…
Varın siz hesap edin yekunu.
İmkan verelim Kastamonu çocuklarına…
Mevzu “spor” ile hayata tutunmak ve mutlu bir geleceğin yolcusu olmak.
“Savunma sporu” gibi gözükse de bu branşlar, “felsefe” olarak çok ötesi; her sporcuda anlamı, kadri kıymeti, haletiruhiyesi farklı muhakkak…
Toplamında ise “umut”.
MUSTAFA AFACAN