Kadim bir zenginliğimiz elimizden gitti, güve akımına uğrayan şimşir ağaçları kurudu, zaman geçirmeden tohumlama çalışmasına girilmesi elzem…
En azından çeyrek yüzyıl sonra şimşir ağaçları yeniden boy atabilsin dağlarımızda.
3-5 yıllık mesele aslında…
Kafkasya üzerinden ülkemizi istila eden “Şimşir Güvesi” (Cydalima perspectalis) adlı kelebeğin saldırısına uğradı şimşir ağaçlarımız, bölge halkı ve yetkililer ne olduğunu anlayamadan Karadeniz sahil boyunda şimşir ağaçlarının kökü kurudu, Rize’den Marmara’ya kadar şimşir kalmadı dense yeri.
Beyaz renkli bir kelebek, şimşir ağaçlarını yedi bitirdi, boylu boyunca yardı attı…
Şimşir mezarlığı dağlarımız.
Kastamonu’nun şimşir deposu “Şenpazar, Cide, Azdavay, Pınarbaşı” başta olmak üzere hazinemizi yitirdik…
Kuru dağlar uzanıyor ilimizin kuzey batısında.
Kelebeklerin ilk elden girdikleri dağların alt kesimleri komple gitti…
Yüksek kesimler nispeten.
Şimşir ağaçlarının kuruması sonucu bölgedeki ekosistemin bozulmasının yan etkilerinin ne olacağı meçhul…
Şimşirden ahşap ev aletleri yaparak ekmek parasını çıkaran yöre halkı kara kara düşünüyor, hammadde kalmadı, kepenk inecek mecburen.
“Kelebek akını ne ara oldu, önlem alınamadı mı, ah vah…” demenin zamanı çoktan geçti gitti…
Olan oldu.
Şimşir ormanlarını yeni baştan yeşertmenin peşine düşmek lazım bir an önce…
Tohumlama ise tohumlama, fidan ise fidan, en doğrusunu teknik uzmanlar bilir.
Kastamonu’da yeni baştan şimşir ağaçları boy vermeli…
Kadim zenginliğimiz geri dönmeli.
Not: Laf dağlardan açılmışken…
Dağ köylerinin bir derdi de “ayı”.
Elbette dağlar ayıların da yurdu…
Hiç hilafsız
Dağlar padişahı…
Kastamonu’nun kadim zenginliklerinden biri.
İnsanlarla mekanı paylaşmakta sıkıntısı var ama nicedir…
Yiyecek bulamayan ayı köye iniyor.
Bir vatandaş “Ayı eskiden insandan korkardı, görünce kaçardı, silah sesi duysa bir daha o yöreye uğramazdı, şimdi artık korkmuyor, köy içinde serbestçe geziyor” dedi…
Ayı evrim mi geçirdi?
Köy nüfusuna kayıtlıymışçasına, ayıları tek tek sayıyor vatandaş, o derece iç içeler…
Sonu nereye varır bu samimiyetin?
Köy çevrelerinde meyveler olmaya başladığında ayı ziyaretlerinin artacağı kesin…
Evvela tatlı meyveleri, ardından ekşileri tercih ediyor, bal sezonu rezerve zaten.
Ayıları meskenlerinde, insansız alanlarda, yabani hayatta tutmanın yolunu bulmak lazım…
Yerleşim yerlerine her inmeleri “bela” çünkü.
Elbette ayı canımız, kanımız, bir tanemiz…
Kırsalda dengeyi gözetmek lazım ne var ki.
İş, sürek avına dönmeden…
Doğasever tedbir almak elzem.
MUSTAFA AFACAN