“Çaya endim çay susuz
Geysi yudum sabunsuz
Ellerin yari gelmiş
Nerde bizim hayursuz”
Kastamonu’ya ait bu manide sözü edilen çay, Karaçomak Deresi midir, bilmiyoruz. Ama derenin üstündeki Nasrullah Köprüsü, az ilerdeki Nasrullah Meydanı ve Nasrullah Kadı Külliyesi ile birlikte konuklarını çağlar öncesine sürüklüyor.
‘Yaşlı ama yorgun değil bu kent’, diye tanımladığım Kastamonu’da tarihin yansımasını bu kez, Nasrullah Kadı Külliyesi’nde izliyoruz. Çay bahçesiyle, dükkanlarıyla, doğal ürünler satılan Frenkşah Sultan Hamamı ile Nasrullah Meydanı sımsıcak gülümseyerek, Nasrullah Kadı Külliyesi’ni kucaklıyor.
Kent merkezinde yer alan Külliye, 1506 yılında İkinci Beyazıt Dönemi’nde Nasrullah Kadı tarafından yaptırılmış. Bu nedenle de Nasrullah Kadı Külliyesi adıyla anılmaktadır. Karamanlı müderris Yakup Efendi’nin oğlu olan Nasrullah Kadı, İstanbul’un bir çok medresesinde müderrislik yapmış ve Diyarbakır, Manisa, Belgrad kadılıklarında bulunmuştur.
Nasrullah Kadı’nın hazırcevap ve esprili konuşmaları ile Nasrettin Hoca, bilimsel konularda ise İbn_i Sina gibi olduğu yazılmaktadır. Caminin banisi Nasrullah Kadı vefatında şadırvanların kuzey ucuna defnedilmiştir. 1960 yıllarında yıkılan türbenin yerinde, 1995 yılında Belediyece sembolik bir alan ayrılmış ve yeşillendirilmiştir.
Nasrullah Kadı Külliyesi’nde yer alan şadırvan; iki kubbeli moloz ve kesme taş karışımı olarak yapılmış, aralarına da tuğla kuşaklar konulmuştur. Nasrullah şadırvanda kubbelerin gövde ile birleştiği yerlerde ve saçak uçlarında testere dişi taş motifler bulunmaktadır.
Şadırvanda bulunan havuzlar 1506 yılında Nasrullah Camii ile birlikte yapılmıştır. Şadırvan ise 1752 yılında Bedii adındaki bir hayırsever tarafından yaptırılmıştır. Birer fıskiyeli iki havuz ilk yapıldığında kaynak suyu ile beslenirken, şimdi şehir şebekesine bağlanmıştır.
Yeniçeri Ocağı Çorbacı (Bölükbaşı) emeklilerinden olan Bedii Hacı Ahmet Ağa, şadırvan ve tuvaletin yakınında bulunan iki berber, üç çizmeci ve üç adet manav dükkanını vakfederek bunların gelirinden suyun tesisatının tamiri için günlük beş akçe, temizlikçiye günlük altı akçe ve vakfın mütevellisine de üç akçe verilmesini şart koşmuştur. O tarihte şadırvanda bulunan dört kitabeden günümüze ancak bir tanesi ulaşmıştır.
Nasrullah Kadı Külliyesi’nde yer alan Nasrullah Camii’nin kapı kemerinin üzerinde yer alan Kitabe’de “II. Beyazıt döneminde Nasrullah Kadı tarafından yaptırıldığı yazılı olup, padişaha ve Kadı’ya dualar edilip, yapım tarihi bildirilmektedir.
Başlangıçta altı kubbeli bir yapıya sahip olan Cami, 1746 yılında Reis’ül-Küttap Hacı Mustafa Efendi tarafından genişletilerek, dokuz kubbeli bir hale getirilmiştir. Nasrullah Camii’nde kapının sağ tarafında yer alan kitabede yapılan onarım, ilave ile ilgili bilgiler yer almaktadır
Camii kapısının sol tarafında ise “Kim ki Allah rızası için kuş kafesi kadar bir mescit yaparsa Allah da onun için Cennette bir köşk bina eder.” Hadis-i Şerif’i ile başlayan kitabe vardır. Camii içindeki orijinal hatlar ve süslemeler, Kastamonulu hattat Ahmet Şevki Efendi tarafından yapılmıştır.
Vaaz Kürsüsü Mustafa Özeflanili tarafından ahşap oyma olarak yapılmış olan Nasrullah Camii, kırk adet pencereden ışık almaktadır. Tek şerefeli minaresi kuzey-batı köşesinde yer almaktadır. Minarenin tamamı kesme taştan yapılmıştır ve kaidesi silmelerle süslüdür.
1746 yılında Reisül Küttab Hacı Mustafa Efendi tarafından yaptırılmış olan Münire Medresesi, moloz ve kesme taşı karışık olarak aralara tuğla kuşaklar konularak inşa edilmiştir. Medrese ile birlikte inşa edilen ve karşısında yer alan Kütüphane, altı köşeli ve kubbelidir.
1229H./1813-4M. tarihli bir şeriyye sicilinde kütüphanede bulunan kitapların adları verilmekte, 1255H./1839-40M. tarihli bir başka sicilde burada 559 cilt kitap olduğu belirtilerek adları sayılmaktadır. 1922-3 yılında 578 cilt kitap kayıtlı olduğunu M. Behçet not etmiştir. Medresede bulunan kitaplar, İl Halk Kütüphanesi’ne devredilmiştir.
Münire Medresesi, 2001 yılında Kastamonu Valiliği’nin yaptığı düzenleme ile El Sanatları Çarşısı olarak turizme açılmıştır.
Nasrullah Camii’nin güneyinden başlayıp, güney-doğu köşesine doğru uzanan L şeklinde bir bina olan Münire Medresesi (Bayraklı Medrese), doğu köşesindeki Numaniye Medresesi ile bitişerek U şeklini almaktadır.
Numaniye Medresesi; 1688 yılında Cecelizade İbrahim Nurettin Efendi tarafından yaptırılmıştır. 1802 yılında Müderris Coruk Zade Ali oğlu Ahmet Efendi tarafından tamir ettirilmiştir. Numaniye Medresesi adını 1834 yılında medresede müderrislik yapan Hoca Numan Efendi’den almıştır.
İki bölümden oluşan medrese, kesme ve moloz taşı karışık olarak yapılmıştır. Güneyinde kubbeli inşa edilmiş olan kütüphane yer almaktadır. Bu kütüphaneden de 1245 adet kitap, İl Halk Kütüphanesi’ne devredilmiştir. Binanın kuzeyinde bulunan iki kubbeli kısım ise onarımlarda beton kiriş atılarak iki katlı bir yapı haline getirilmiştir.
Hatip Efendi Zade Tevfik Efendi tarafından yapılmış olan Tevfikiye Medresesi, Nasrullah Camii’nin kuzey doğu köşesine bitişiktir. 1824 yılından sonraki bir tarihte yapıldığı bilinen bina, kesme taştan inşa edilmiştir.
Beş bin yılın anılarını biriktirmiş Kastamonu, ziyaret edenlerde derin izler bırakıyor. Bu kentte gezip, görülecek ve burayla ilgili söyleyecek çok söz var. Göz ucuyla bakıp geçmek, soluk soluğa gezmek ve ayrıntıya girmeden, yalnızca yüzeysel anlamak haksızlık olur.
Kastamonu’yu gönül gözüyle görmek, akıl gücüyle irdelemek ve olabildiğince yazıp, kalıcı eserler bırakmak için çaba göstermek; bu derin kente borcumuz olmalı…
Mine Akçakoca Özgür